Şimdi yükleniyor

ORHAN FİDAN: COĞRAFYA KADERDİR, KEDER DEGİLDİR. ORTADOĞU’NUN KADERİ TÜRKİYE YÜZYILI İLE KEDERDEN DİPLOMASİ SANATIYLA ARINACAKTIR.

Toplumsal huzurun temelinde birlik ve beraberlik vardır. Birlik ve beraberlik dirliğin temel yapı taşıdır.

İbn-i Haldun “Coğrafya Kaderdir” derken “keder” demiyor. Coğrafya kaderinin keder olmaması için dirlik ve düzenin bütünlük içerisinde olmasına gayret etmeliyiz.

Dirlik dengesi toplumsal huzur, toplumsal bütünlük, sorunların yerinde çözülmesi ve düzeni bozan hususlara karşı gerekli tedbirlerin temin edilmesi doğrultusunda sağlanır.

Bütünlük değerini temin etmek demek devletin millete imkan sunması, hayatı kolaylaştırması, sorunların çözülmesi, sorunsuz bir toplum ekseninde hayatın idame edilmesi için eğitim, kültür, medeniyet, sağlık, spor, sanat, bilim ve teknoloji alanında gelişmelerin artırılmasıyla temin edilir.

Bu değerler aynı zamanda emniyet ve güvenlik güçlerinin işlerini kolaylaştıran ve nizamı koruyan adımlar olacaktır.

Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda ülkemizde insan gelişimi, zihinsel dönüşüm ve ruhsal dengelerin korunması hususunda gerekli adımlar medeniyet değerlerini muhafaza ederek atıldığı zaman o coğrafyada sulh kendini sadelikle inşa eder.

Eğitim ile, sanat ile, kültür ile, medeniyet ile spor ile hemhal olan bir toplumda huzur zihinsel, ruhsal ve fikirsel olarak galip gelir.

Karanlık Ortaçağ dönemine baktığımız zaman 100 Yıl Savaşları ve Çifte Gül Savaşları bir asrı aşan süredir devam ederken Avrupa’da talan olan toplum yapısına rehberlik edip toplumsal mutabakat ekseninde kendilerini yenilemesi, zihinlerin tazelenmesi, çatışma yerine sulhun galip gelmesine Horasan ve Mezopotamya’nın sosyo-psikolojik ve sosyokültürel yapısının öncülük ettiğini unutmamalıyız. Bu değerler aynı zamanda Anadolu’nun koruyucu denge unsurudur.

Günümüzde halen toplumun değerlerinin yaşatılması, insana insan gibi değer verilmesi, sorunların çözülmesi, hastaya şifa, meftaya taziye, düğün ve dernek etkinliklerinin bütüncül yaklaşımla tertip edilmesi dünyada en güzide şekilde Anadolu topraklarında Güney Doğu Anadolu Bölgesinde yaşatılan toplumun değişmez geleneğidir.

Bu zengin kültür atmosferinin temelinde bir medeniyet gerçeği yatmaktadır. Ayrışmayan, uzaklaşmayan, samimi duygular ile tevazu geleneğinin devam ettiği bir yaklaşım yeni yüzyılın Türkiye Yüzyılı olması için üzerinde durması önem teşkil eden bir adımdır.

Günümüzde İslam Coğrafyası olarak ele aldığımız toprakların temelinde Suriye, Irak, İran, Filistin, Ürdün, Lübnan, Mısır ve Arap Ülkeleri ön plana çıkarken bu coğrafyada sulhu temin edip medeniyeti koruyan dengenin merkezinde Selçuklu ve Osmanlı olmuştur.

Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Selçuklu ve Osmanlı mirasçısı olan kadim bir devlet olarak Ortadoğu’da sulh ve nizamı temin etmek için atacağı adımları “Türk Dış Politikası” ekseninde diplomasi lisanı eşliğinde güçlü politikalarla kazanıma dönüştürmelidir.

Türk Dış Politikası ve Milli Güvenlik Politikaları için Cizre stratejik bir konuma sahiptir. Dinler tarihi açısından bakıldığında huzur ve sukunetin merkezidir, Hz. Nuh tarihi buna açık bir örnektir.

Medeniyet tarihi açısından bakıldığında ilk robotik teknolojiyi insanlığa sunan Elcezire Cizre’lidir.

Mimarlık, mühendislik, fizik ve geometri alanında dünyaya öncü olan adımlar bu coğrafyaya tarih boyunca Cizre güzergahı bir köprü olarak hizmet etmiştir.

İpek yolu, kervansaray, ticaret vb. gelişmeler bu coğrafyanın değerlerine değer katarken Cizre bu süreçlere ev sahipliği yapmıştır.

Sanat denilince tarihte yer edinen Mem-u Zin bu coğrafyada yaşamış dünden günümüze halen aynı hassasiyetler hissedilmektedir.

Cizre demek “Ay Hanı” demektir. Aydınlığın, ferahlığın, huzurun, sukunetin barış ve başarının merkezi demektir.

Cizre İyiliğin kervanı, nezaketin sarayı ve medeniyetin mihengidir. Bir tarafta Suriye, bir tarafta Irak bir tarafta Türkiye’nin olduğu ve bir ortak kümede birleştiği yerin adı Cizre’dir.

Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde Cizre İl olmalıdır.

İklim Değişikliği ve Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından Cizre tarihe uygun mimari bir bakış açısıyla aslına rucu edecek şekilde restore edilmelidir.

Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde Cizre’de eğitim ve toplumsal bütünlük çalışmaları için son derece hassas adımlar atmalıdır.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı nezdinde Cizre’de ailenin korunması, çocuk gelişimi ve kız çocuklarının eğitimde elde edeceği başarılar için kapsamlı projelere hız vermelidir.

İçişleri Bakanlığı nezdinde Cizre’de Turkiye Yüzyılı ve Toplumsal Huzur Politikaları” için daha etkin bir şekilde Hayme Ana ve Yeni Nesil Baciyan-i Rum Modeli eşliğinde emniyet ve jandarma eşliğinde kadın memurlar eşliğinde ailelere, çocuklara ve eğitim gören  kızlara hitap eden projelerle ilerlemelidir.

Dışişleri Bakanlığı nezdinde Cizre’de Türkiye Yüzyılı ve Türk Diplomasisinin engin başarıları için müzakere ve misyon müzakerelerini bölgede inşa etmelidir.

Kültür Bakanlığı nezdinde Cizre’de Hz. Nuh Türbesi, Mem-u Zin ve Elcezire Müzesi güçlü bir tarihi değer olarak restore edilmelidir.

Tüm bu gelişmeler savunma harcamalarında ısrarla mücadelenin önüne geçerek bilimsel, teknolojik ve yeni dünya düzeni ekseninde kazanımların ülkemiz, milletimiz ve devletimiz nezdinde artmasına vesile olacaktır.

Nitekim Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda atılan bu güzide adımlar 50 yıllık süregelen “Türkiye’nin İç Göç Süreci” için büyük bir çözüm noktası olacaktır.

İklim değişikliği ve kuraklık günümüzde dünyanın en büyük sorunları arasında yer almaktadır. Bu süreç içerisinde gıda, tarım, hayvancılık, arıcılık vb. mesleklerin artırılarak geleceğin zorlu günleri için hazır bir şekilde olmamız gerekiyor.

Bunun için en uygun yer Güney Doğu Anadolu Bölgesidir. Fırat ile Dicle arasında yer alan topraklar yeniden huzur ve bereketin merkezi haline geldiği zaman Türkiye’de başlayan bolluk ve bereket Ortadoğu ülkelerine, dost ve akraba topluluklarına Türkiye öncülüğünde bütünlük sağlayacak güç dengesi olacaktır. En önemli Dış politika kazanımımız bu olmalıdır.

Nitekim Güney Doğu Anadolu Bölgesinin en stratejik noktası olan Cizre tarihteki önem teşkil eden yerini aldığı zaman büyük başarılar elde edeceğiz.

Toplumsal huzur ve bütüncül yaklaşımlar içerisinde sorunlara yerinde tespit ile çözüm stratejilerini ele almalıyız. Havasını, suyunu, huyunu, özünü, sözünü, gözünü gördüğümüz değerlerin kıymetini her zaman muhafaza ederiz.

Bu topraklar Celal erdemini simgeler. Celâl Allah’ın en yüksek seviyede ululuğunu ifade eden değerdir. Yeni yüzyılın Türkiye Yüzyılı olması için coğrafyanın “Celal” değerini “Ercan” ile buluşturmalıyız. Ercan ismi “yiğit, kahraman, güçlü can” anlamına gelir. Türkiye Yüzyılı hedeflerinde güçlü adımlar ile ulaşmak için kaderimiz olan coğrafyayı kederden arındırmamız gerekiyor.

Bunun için bölgenin ve Ortadoğu Coğrafyasının en stratejik noktası olan Cizre’in kadim tarihinin yeniden gün yüzüne çıkmasıyla adım atmalıyız.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti için medeniyet demek bunlara yön verecek gücün adıdır. Bu güç kültür ve sağlığı temin eder. Kültür ve sağlık bizlere barış ve birliği sunar. Barış ve birlik dirliğin temel direğidir. Dirlik olan yerde ilim ve irfan olur. İlim ve irfan olan yerde nifak ve dedikodu olmaz. Nifak ve dedikodu olmayan yerde başarı olur. Bu başarılar bizleri yeni yüzyılın Türkiye Yüzyılı olmasına götürecek adımlardır.

ORHAN FİDAN
ARAŞTIRMACI YAZAR

Share this content:

Yorum gönder