Ömür Çelikdönmez: KKTC seçimleri ve bölgesel jeopolitik Federasyon mu iki devlet mi
Aylar önce (30-06-2025) Güney Kıbrıs’ta Türkiye’ye ve İngilizlere karşı devrim çağrısı yapan yeni bir örgüt ortaya çıktığını, buna karşılık Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye’yeiltihak çağrısı yapan sivil bir hareket kurulduğunu, Adada kutuplaşmanın derinleştiğini (“TİH’in hedefi büyük: Rum kesimi dahil tüm Ada için iltihak vizyonu!“) yazmıştım. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Adanın güneyindeki Rumlar gibi düşünenlerin olduğunu sizlerde biliyorsunuz. Öyle ki 1974 Barış Harekâtını, Türk Ordusunun adayı işgali gören marjinal gruplar dahi mevcut.
KKTC seçim sonuçları…
Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk yönetimi, yeni liderini seçmek için 19 Ekim Pazar günü sandığa gitti. Resmî olmayan sonuçlara göre seçimleri, ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman kazandı. Yüksek Seçim Kurulu(YSK), cumhurbaşkanlığı seçiminde 777sandıktan 753’ünün açıldığını duyurdu. Bu sonuçlara göre CTP lideri Tufan Erhürmanoyların yüzde 62,80’ini, mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise oyların yüzde 35,77’sini aldı.
KKTC vatandaşı birçok kişi, bu seçimi Türkiye ile daha derin bir uyum kurmak ya da Avrupa’nın geri kalanıyla daha yakın bağlara yönelmek arasında bir tercihle sandık başına gitti. Ancak gözlemciler, seçime katılımın düşük olduğunu belirtiyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, Kıbrıs’ta ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Tufan Erhürman’ın kazandığı cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “KKTC’de yapılmış olan seçim, çok düşük bir katılımla gerçekleşmiştir. Kıbrıs Türklüğünün kaderi bu katılımla temsil edilemeyecek durumdadır. Seçim sonucu, seçim kurulu tarafından açıklanmış olsa dahi KKTC Parlamentosu acilen toplanmalı; seçim sonuçlarını ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli; Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır.”
Ersin Tatar’ın seçim kaybettiren görüşleri…
Ersin Tatar, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm modelini savunuyor. 65 yaşındaki Tatar’agöre Kıbrıs Türk halkının geleceği, Türkiyeile tam uyum içinde hareket etmekten geçiyor. Bu çerçevede Tatar, Türkiye’ninsiyasi, ekonomik ve sosyal politikalarına daha yakın bir Kıbrıs Türk devletinin uluslararası alanda tanınması için çaba gösteriyor. Kıbrıs’ın kalıcı olarak iki devlete bölünmesini güçlü biçimde destekleyen Tatar, federatif bir çözümün artık gerçekçi olmadığını düşünüyor.
Tatar’ın çizgisi, Türkiye’nin Kıbrıspolitikasına da paralel. Seçim sürecinde Ankara’dan çok sayıda üst düzey isim —İçişleri eski Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma eski Bakanı Hulusi Akar, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ ve eski futbolcu Mesut Özil gibi— Tatar lehine kampanyalara destek vermek üzere Ada’ya gitmişti. Bu durum, Türkiye’nin özellikle iktidarın seçimlerdeki etkisini yeniden gündeme getirdi.
Tatar, 2020 seçimlerinde Mustafa Akıncı’nın rakibiydi. O dönemde Akıncı,kendisi ve ailesinin MİT aracılığıyla tehdit edildiğini, adaylıktan çekilmesinin istendiğini öne sürmüştü. Ancak Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği ve Ersin Tatar bu iddiaları kesin bir dille reddetmişti.
Tufan Erhürman’ın seçim kazandıran söylemleri…
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Tufan Erhürman ise federasyon temelli çözüm modelini savunuyor. Erhürman’agöre, iki devletli çözüm, Kıbrıs Türklerininekonomik ve siyasi izolasyonunu sonlandırmak için gerçekçi bir yol değildir. Bunun yerine, Kıbrıs Cumhuriyeti ile 2017’de kesilen resmi müzakerelere yeniden başlanmasını savunmaktadır.
Erhürman, Kıbrıs sorununda iki toplumlu, iki bölgeli ve federatif bir çözüm modelinin hem Ada’da kalıcı barışı sağlayacağına hem de Kıbrıs Türklerinin uluslararası toplumda eşit ortak statüsünü güçlendireceğine inanıyor. Bu yaklaşım, CTP’nin uzun yıllardır benimsediği “Birleşik Kıbrıs” vizyonuyla da örtüşüyor.
Sosyal demokrat çizgiyi temsil eden Erhürman, seçilmesi durumunda Birleşmiş Milletler’in uzun süredir desteklediği federal çözüm çerçevesinde yeni bir müzakere süreci başlatacağını açıklamıştı. Ona göre müzakere masasına dönüş, doğrudan ticaretin ve temas kanallarının açılması kadar, Kıbrıs Türk halkının uluslararası meşruiyetinin güçlenmesi açısından da önem taşıyor.
Kıbrıs’ta seçim sonrası gelişmelerin Ankara boyutu…
Kuzey Kıbrıs’taki seçim sonuçları, sadece Ada’daki siyasi dengeleri değil, Türkiye’nin Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Rusya ile olan ilişkilerini de yakından ilgilendiriyor. Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri Tufan Erhürman’ın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması yönünde yeni bir umut doğurdu. Federasyon temelli çözüm vizyonunu savunan Erhürman’ın zaferi, Avrupa Birliğive Kıbrıs Cumhuriyeti nezdinde olumlu karşılandı. Çünkü Brüksel ve Lefkoşa,uzun süredir iki toplumlu ve iki bölgeli federal bir çözümü destekliyor. Bu durum, Türkiye-AB ilişkilerinde doğrudan bir dönüşüm yaratmasa da, diplomatik atmosferin yumuşamasına zemin hazırlayabilir.
AB açısından bu sonuç sembolik bir önem taşıyor. Kuzey Kıbrıs’ın uluslararası statüsünde kısa vadede bir değişiklik beklenmiyor; ancak Erhürman’ın müzakere isteği, Avrupa fonlarının, doğrudan ticaretin ve insan hareketliliğinin önünü açabilecek teknik kolaylıklar sağlayabilir. Brüksel,süreci dikkatle izleyecek ve olası ilerlemelerde somut adımlar atılmasını isteyecektir.
İngiltere açısından bakıldığında, ülkenin garantörlük statüsü nedeniyle Kıbrıs’takiher gelişme Londra’nın güvenlik politikalarıyla doğrudan bağlantılı. İngilizyönetimi, Ada’da istikrarın korunmasını öncelikli görüyor. Bu nedenle federasyon yönelimli bir liderin seçilmesi, İngilteretarafından temkinli bir iyimserlikle karşılanabilir. Londra’nın tavrı büyük olasılıkla “müzakerelere destek” ve “istikrar vurgusu” ekseninde kalacaktır.
Bununla birlikte, sürecin Türkiye için doğurabileceği fırsatlar da göz ardı edilemez. Erhürman’ın Türkiye ile yakın istişare içinde olacağını vurgulaması, yeni dönemde diyalog kanallarının açık kalacağını gösteriyor. Eğer müzakereler yeniden başlarsa, Ankara hem garantörlük rolünü sürdürerek bölgesel pazarlıklarda etkili olmayı hem de enerji, ticaret ve güvenlik konularında yeni işbirliği alanları yaratmayı hedefleyebilir.
Ada’da İsrail’in sessiz etkisi var mı?
KKTC seçimlerinde İsrail faktörü de kritik bir boyut oluşturuyor. Ada’da hem Güney hem de Kuzey Kıbrıs’ta Yahudi vatandaşlar bulunmakta ve küçük olmalarına rağmen ekonomik ve diplomatik ilişkiler açısından etkili bir konumda yer alıyorlar. İsrailşirketlerinin enerji, teknoloji, turizm ve inşaat alanlarında her iki kesimde de önemli yatırımları mevcuttur. Bu durum, KKTC’dekisiyasi gelişmelerin yalnızca iç siyaseti değil, aynı zamanda bölgesel ekonomik dengeleri ve uluslararası işbirliği ortamını da doğrudan etkileyebileceğini göstermektedir.
Federasyon temelli çözüm yaklaşımı, İsrail’in yatırımlarının güvenliğini artırabilir. İki taraflı ilişkilerin normalleşmesi, enerji altyapısı, ortak ticaret ve turizm projelerinin sürdürülebilirliği açısından öngörülebilir bir ortam yaratır. Özellikle Doğu Akdeniz’dekidoğal gaz ve enerji işbirliği projelerinde, federasyon modelinin uygulanması, İsrail’inhem Kuzey hem Güney Kıbrıs’takiekonomik çıkarlarını korumasına ve riskleri minimize etmesine imkân tanır. Buna karşılık, iki devletli çözüm modeli belirsizlikleri derinleştirebilir. Resmî tanınma eksikliği ve siyasi izolasyon riski, yatırımların güvenliğini tehdit ederken, enerji ve altyapı projelerinde planlama ve yatırım kararlarını zorlaştırır.
Bu nedenle KKTC’deki seçimler sadece Ada içi siyasi tercihleri değil, Ankara’nınbölgedeki jeopolitik hesaplarını ve büyük güçlerle olan ilişkilerini de doğrudan etkileyen bir parametre olarak okunmalıdır. Erhürman’ın zaferi, federasyon görüşmelerinin yeniden başlaması olasılığını güçlendirirken, Türkiye’nin stratejik hamleleri, Doğu Akdeniz enerji politikaları ve diplomatik ilişkileri açısından kritik bir dönemeçtir. İsrail’in ekonomik yatırımları ve Rum Kesimi’ne yönelik askeri destekleri, bu sürecin uluslararası boyutunu daha da derinleştirerek, Ada’daki siyasi kararların çok katmanlı bir jeopolitik çerçevede değerlendirilmesini gerektiriyor.
Rum Yönetimi ve Ankara’dan Erhürman’a ilk mesajlar…
KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı seçilen Tufan Erhürman’a hem Rum Yönetimihem de Türkiye’den tebrik mesajları geldi. Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, Erhürman’ı tebrik ederek, kendisiyle görüşmeyi sabırsızlıkla beklediğini belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise sosyal medya paylaşımında, “Türkiye olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını ve çıkarlarını Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle birlikte her türlü platformda savunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Her iki mesaj da, KKTC’deki seçimlerin hem Ada içi diplomasi hem de Türkiye-Rum Yönetimiilişkileri açısından dikkatle izlendiğini ortaya koyuyor.
Ankara’da yetişti, Kıbrıs sorununa hakim: Tufan Erhürman…
Tufan Erhürman, 11 Eylül 1970 tarihinde Lefkoşa’da doğdu. Orta ve lise eğitimini Türk Maarif Koleji’nde tamamladı. Mezun olduğu Türk Maarif Koleji, 1964 yılından bu yana aktif olup, Kıbrıslı Türklerin 1963’tebaşlayan toplumlararası sorunlar nedeniyle Lefkoşa’nın kuzeyine yerleşmeleri sonucu kurulan ve başlangıçta “Köşklüçiftlik İngiliz Okulu” adı verilen bir eğitim kurumudur. 1967 yılında Maarif Dairesi’nedevredilmiştir.
1988’de mezuniyetin ardından hukuk eğitimi için Ankara Üniversitesi’ne girdi. Burada lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi gördü. 2001 yılında “İdarenin Yargı Dışı Denetimi ve Ombudsman” başlıklı teziyle doktorasını tamamladı. 1995-2001 yılları arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’nde kamu hukuku alanında öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Erhürman, 2013 genel seçimlerinde milletvekili seçildi ve 13 Kasım 2016’da Cumhuriyetçi Türk Partisi genel başkanı oldu. 2018 genel seçimlerinde yeniden milletvekili seçilen Erhürman, Halkın Partisi, Toplumcu Demokrasi Partisi ve Demokrat Parti ile kurduğu dörtlü koalisyonun ardından 2 Şubat 2018’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti başbakanı olarak göreve başladı. 8 Mayıs 2019’da Halkın Partisi’nin koalisyondan ayrılması üzerine istifasını sundu ve 22 Mayıs 2019’da Cumhuriyetçi Türk Partisi genel başkanı olarak yeniden Ana Muhalefet Partisi lideri oldu.
19 Ekim 2025 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, resmi olmayan sonuçlara göre oyların yüzde 62,80’ini alarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçildi. Seçim, Erhürman’ın federasyon temelli çözüm yaklaşımını ve Kıbrıs Cumhuriyetiile müzakerelere dönüş vaadini ön plana çıkardı.
.
Ömür Çelikdönmez
Share this content:










Yorum gönder