Donald Trump, ABD başkanlık seçimlerinde Kamala Harris’e karşı zaferini ilan etti ve tarihi bir siyasi geri dönüşün eşiğinde olduğunu duyurdu. Florida’da düzenlenen bir kampanya partisinde coşkulu destekçilerine “Amerika için yeni bir altın çağ” başlatacaklarını söyledi.
Trump Netanyahu için Kral Davut soyundan gelen kurtarıcı
Bu itikat/akaid noktasında olmasa bile siyaseten böyle. Çünkü ABD’de yaşayan Rahip Tom Horn, İsrail’deki pek çok hahamın Yahudi inancına göre tekrar dünyaya gelecek Mesih’in, Donald Trump olduğuna inandığını dile getirmişti. Horn’a göre Donald Trump, kendisini İsrail’i korumaya adamış kral ve savaşçı benzeri bir liderdir.
Hiç şüphesiz Trump’ın başkanlığa dönüşü en çok İsrail kasabı Netanyahu’yu sevindirdi. Trump’ın kazanması onun için can suyu oldu. Çünkü Joe Biden yönetimi ile arası hiçte iyi değildi. .
Joe Biden’ın yardımcısı Demokrat başkan adayı Kamala Harris, ‘siyasi baskı için İsrail’e askeri yardımın kesilmesi’ fikrindeydi. Eğer Harris kazansaydı İsrail’e yardımları periyodik olarak askıya alacaktı.
Netanyahu; birkaç gün önce görevden aldığı savunma bakanı Yoav Gallant’ın, Biden yönetimi ile işbirliği içinde kendisine karşı askeri darbe hazırladıklarından şüpheleniyordu. Hatta eşi ve oğlu bu yönde açıklama yaptılar.
17-01-2024 tarihli İsrail’in savaş kabinesi çatırdıyor! başlıklı yazımda, İsrail kasabı Netanyahu’nun, Savunma Bakanı Yaov Gallant’ın, İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad Şefi David Barnea ile Gazze’deki İsrailli rehineler meselesini görüşmesini engellediğini, ABD’nin, kendi küresel çıkarları için savaşın uzamasından rahatsızlığını her fırsatta İsrail hükümetine ileterek baskı yaptığından söz etmiştim.
Nitekim 27-06-2024 tarihli bir başka değerlendirmemde, İsrail ordusu adına, İsrail Savunma Bakanı Yaov Gallant’ın Netanyahu’yu darbeyle uzaklaştırmak için Washington’la görüşmelerde bulunduğundan söz etmiştim.
Yaov Gallant bu darbeyi başaramadı ama Netanyahu onu bakanlıktan uzaklaştırdı. Banu Alkan’ın neydi bir şarkı sözü vardı, kaldıramazsan kaldırırlar gülüm. Ee boşuna dememişler erken kalkan yol alır diye.
Avrupa Birliği hem hasta hem de kara yasta
Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinin sonucunu endişeyle bekliyordu. Brüksel, Trump’ın kazanması halinde Ukrayna’nın kendi başının çaresine bakmak zorunda kalacağından korkuyordu. Korkunun ecele faydası yok. Korktuğu başına geldi.
Trumpın kazandığı seçimlerin sonucu gümrük vergileri, ve sanayi sübvansiyonlarından dijital gözetim ve antitröst soruşturmalarına kadar bloğun politikalarının hepsini olmasa da birçoğunu altüst etme potansiyeline sahip.
Bu derin tedirginlik, Amerika’nın hırpalanmış ülkeye yani Ukrayna’ya yaptığı yardımdan duyduğu hoşnutsuzluğu gizlemeyen Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın sözlerinden kaynaklanıyordu. Şimdi acı gerceklerle yüzleşmenin tam sırası.
Bu yılın başlarında, ABD Kongresi Ukrayna’ya 60 milyar dolar askeri malzeme tahsis eden bir dış yardım paketini görüşürken, Trump yardımın hibe yerine kredi olarak yapılandırılması için bastırarak prosedürü etkilemeye çalışmıştı.
Türkiye de Cumhur İttifakı kabineye Trump ayarı vermeye hazırlanılıyor
Obama döneminde beyzbol sopası ile özdeşleşen Ankara -Washington arasındaki anlaşmazlık, Trump’ın başkanlık döneminde sürdü ama Joe Biden’in başkan seçilmesi iki ülke arasındaki soruları çözmediği gibi, kriz iyice derinleşti.
ABD Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen PKK/ PYD’yi terör örgütü ilan etmedi tam tersine silahlandırmayı sürdürdü. Bu üç başkan döneminde Ankara daha çok Londra ile iyi ilişkiler geliştirdi ve iki ülke ABD’yi kıskandıracak şekilde birbirinden strateji müttefik olarak söz etti.
Seçimden bir gün önce sizlerle paylaştığım yazımda, Türkiye’deki iktidar partisi parelelinde hareket eden Türklerin çoğunlukla Trump’a oy vermelerinin beklendiğini, hatta ABDdeki Türk lobisinin işi şansa bırakmadığını, Federal Seçim Komisyonu (FEC) verilerine göre bu seçim dönemi için “Turkish American Coalition” gibi isimlerle oluşturulmuş yardım kampanyasından söz etmiştim.
Amerikalı Türklerle bağlantılı aktif beş PAC bulunmasına rağmen toplanan para ve donör sayısının oldukça sınırlı olduğunu, bu beş komitede çoğu Cumhuriyetçi adaylar için harcanan 146 bin dolar toplandığını paranın neredeyse tamamının iş insanları Eren ve Fatih Özmen’den geldigini belirtmiştim.
Trump’ın başkanlığı kazanması durumunda Türkiye için birçok fırsat sunuyor gibi algılanmasına rağmen Ankara ve Washington arasında çok yüksek risk getirmesi söz konusu olabilir. Bu nedenle yeni dönemle birlikte ABD ile Türkiye arasında yeni bir sayfa açılmasını beklemek beyhude olur.
Yeni Kabinede kimler var?
Ancak Türkiye’nin NATO konsepti kapsamında Pentagon ile diyalog arayışı sürecektir. İyi niyet gösterisi olarak zaten değişmesi beklenen bakanlar kurulunda ABD politikalarına uyumlu isimler arzı endam edebilir.
Bu kapsamda Erdoğan’ın damadı, maliye eski bakanlarından Berat Albayrak ve ekibinin yeni kabinede etkin olacağı, hatta onunla birlikte içişleri eski bakanlarından Süleyman Soylu’nun da yeni kabineye duhul edeceği söyleniyor. Bu demektir ki topyekün bir değişiklik kapıda.
Deneyimli Gazeteci Fuat Safarov’un Moskova’dan haberleştirdiği gibi, Moskova’da yayınlanan Vedomosti gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’de yapılan başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump’a gönderdiği mesaj üzerinden Washington’a imalı bir hatırlatmada bulundu.
Haberin içeriğinden anlaşılan Ruslar Trump’ın kazanacağından oldukca eminlermiş. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanlığının, Moskova’nın seçimi kazanan Trump ve yeni Kongre’nin konusunda herhangi bir yanılsamaya sahip olmadığını açıklaması bunu gösteriyor.
Gürcistan-Moldova seçimleri: Avrupa ile daha derin bir entegrasyon mu Rusya’ya yakınlaşma mı ?
Güney Kafkasya ülkesi Gürcistan’da, Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili’nin yapılan parlamento seçimlerinin sonuçlarını tanımayacağını açıklamasının ardından siyasi kargaşa yaşandı.
Seçim; oyların %53,92’sini alarak iktidardaki Gürcü Rüyası partisine zafer getirdi, mecliste 89 sandalye kazandı ve hükümeti kurma yetkisini yeniledi. Cumhurbaşkanının desteklediği önde gelen muhalefet partileri, oyların %37,78’ini alarak toplamda 61 temsilciye sahip oldu.
Seçim sonuçları, Rusya ile bağları sıkı olan Gürcü Rüyası’na karşı kaybeden Batı yanlısı muhalefet için darbe etkisi yarattı. Gürcü muhalefeti, seçimi “Avrupa ile Rusya arasında bir tercih” olarak nitelendiriyordu.
Sonuç olarak, özellikle ana muhalefetin hâlâ mevcut cumhurbaşkanı olması nedeniyle, güçlü bir revizyon girişiminde bulunulabilir. Ancak başarının ön koşulları pek de uygun değil. Deneyebilirler. SSCB’de dedikleri gibi, hayatta kahramanlığa her zaman yer vardır.
Gürcistan’ın 2024 parlamento seçimleri ‘Maidan’ aşamasına girdi” denilebilir. Şu anda Tiflis’te yaşananlar ile Kiev’deki mevcut rejimi iktidara getiren sağcı darbe arasında bir karşılaştırma yapmak mümkün.
Neden mi? Çünkü Gürcistan’daki iktidar destekçisi seçmen tabanı, seçime adeta “Batı ile Rusya” arasında bir tercih meselesi olarak görmüştü. Gürcü muhalefeti açısından seçimler, AB’ye entegrasyon ve NATO’ya üyelik sürecinin önemli bir adımıydı. Hevesleri kursaklarında kaldı.
MOLDOVA’DA CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ SONUÇLANDI – Avrasya’dan – Haber – TRT Avaz
Avrupa’nın en yoksul ülkesi Moldova’da Moskova yanlısı sosyalistler kaybetti
Rusya’nın Moldova’daki nüfuzunu koruma girişimleri, AB üyeliğini öne çıkaran Avrupa yanlısı eski Dünya Bankası ekonomisti Maia Sandu’nun çabalarıyla heba oldu, boşa çıktı. Moskova’nın Ukrayna örneğindeki saldırgan tutumu, bu algıyı pekiştirdi denilebilir. Avrupa da bu hususta sütten çıkmış ak kaşık sayılmaz.
Küçük Avrupa devleti Moldova, NATO’nun Rusya’ya karşı savaşının girdabına giderek daha fazla çekiliyor, taraf olmaya zorlanıyor. Ülke seçimden mi çıktı savaştan mı çıktı belli değil? Oy kullanma hakkı olanların yarısından biraz fazlası katılım sağladı ve seçmenlerin %50,39’u AB üyeliğini desteklerken, %49,61’i karşı çıktı.
M.Sandu, ülkesinin AB’ye entegrasyon vaadinde bulunarak seçimleri ikinci turda kazandı. Ama nasıl kazandı? Rusya Federasyonu topraklarında açık olan sandık sayısı 49’dan ikiye düşürüldü. Moldova yönetimi kasıtlı olarak Rusya’da yaşayan 300 bin Moldovalının oy kullanma hakkına erişimini kısıtladı. Ülkenin eski Başsavcısı Rusya yanlısı ve etnik Gagauz Alexander Stoianoglo‘yu yendi.
Böylelikle Moldova yeni Soğuk Savaş’ın rehinesi oldu. Sandu’nun zaferi Moldova’daki siyasi bölünmeye katkıda bulundu. Bu durumdan en çok rahatsız olanlar Gagauz Özerk Bölgesi halkı.
Kartlar Rusya’nın elinde Transdinyester Moldova Cumhuriyeti
Ancak gerçek şu ki, Kremlin’in ağırlığı, Avrupa’nın en fakir ülkesi olan, NATO ya da AB üyesi olmayan, ancak komşu Ukrayna gibi Rusça konuşan önemli bir azınlığın bulunduğu Moldova’da hâlâ hissediliyor.
Bu duygu, SSCB’nin çöküşünden sonra bağımsızlığını ilan eden Rusya yanlısı bir bölge olan Transdinyester’de bin kişilik küçük bir Rus askeri üssünün varlığıyla daha da şiddetleniyor.
Rumencede “Dinyester Nehrinin Ötesi anlamına gelen Transdinyester Moldova Cumhuriyeti, her an aktif fay hattına dönüşebilir. Halk refaranduma gider ve Rusya Federasyonuna bağlılık sürecini gercekleştirebilir.
Moldova istihbaratı: Rusya, 2023’ün başlarında Moldova’yı işgal etmeyi planlıyordu | Ukrhaber
Romanya Moldovayı ilhak etmek mi istiyor ?
Referandum sonuçlarının yarattığı huzursuzluk ve karşılıklı suçlamalar nedeniyle eski Başsavcı Alexander Stoianoglo, ilk turda elde ettiği sonucu (%25,95, Sandu’nun %42,49’u) zafere dönüştürmeyi umuyordu., olmadı.
Rusya ile bağların kesilmesine karşı çıkan küçük adayların birliği, diasporanın kitlesel seferberliğinin yarattığı etkiyi ortadan kaldırmaya yetmedi. Alexander Stoianoglo, Moldova için “dengeli bir dış politikanın çok daha ilginç olacağını” öne sürerek referandum sonuçlarının boykot edilmesi çağrısında bulundu. Şimdilik ortalık sakin gibi.
M.Sandu’nun Modovanin seçim sonrası statüsü ile ilgili, bağımsız bir entegrasyon mu yoksa Romanya ile birlik mi olacağı konusunda net bir açıklaması yok. Lakin genel kanaat, AB ile entegrasyonu bahane, Romanya ile birlikte olmak şahane şeklinde.
Aslında Romanleşme temayülüne karşı halk arasında tepki söz konusu çünkü Rumenlerin Moldovalıları ikinci sınıf vatandaş olarak algıladıkları kanaati baskın. Bu algı Gagauz Türklerinde daha baskın.
Adım adım Romenleşme
Kazıklı Voyvoda’nın torunları kıtalar geziyor. Nitekim 2 Mart 2024’te ilk okullarda, anayasa da dahil olmak üzere tüm yasal düzenlemelerde “Moldova dili” ibaresinin “Romen dili” olarak değiştirilmesini öngören bir yasa tasarısı kabul edildi.
Moldova’da Rus dilinin statüsünü düşüren federal kültürel politikalara itiraz eden Türk-Hristiyan bir etnik azınlığın yaşadığı Gagavuzya’nın seçilmiş valisi Evgenia Gutul, Moskova kuklası olmakla suçlanıyor.
Aynı gün, bilgi ve güvenlik görevlisinin statüsüne ilişkin yasada değişiklikler yapıldı – belgenin yeni versiyonu, Moldova özel servis çalışanlarının AB ülkeleri vatandaşlığına sahip olmasına izin veriyor. Öncelikle çoğu kişinin sahip olduğu Romanya vatandaşlığının yasallaştırılmasından bahsediliyor.
Romanya Başbakanı Marcel Ciolacu’nun son dönemde “Moldova ile Romanya’nın birleşmesini desteklediğini ve bunun AB içinde gerçekleşeceğine inandığını” ifade etmesi, Moldova’nın Romanya’ya ilhakı yani Romanyalaştırılması konusunu gündeme getirdi. Bunun AB içinde yapılacağını da belirterek tabi.
Aslında bu istek reel politik değil. Bükreş AB ve ülkedeki ABD askeri üslerine güvenerek Rus nüfuzuna efeleniyor ama Ukrayna örneği de canlı olarak gözünün önünde.
Rusça konuşulan Moldova’nın, dil haklarının korunmasını ve hatta asgari özerkliğin korunmasını hiçbir zaman sağlayamayacak olan birleşik bir Romanya’nın parçası olarak hayal edilmesi neredeyse imkânsızdır.
Sonuçta Moldova’nın jeostratejik konumu, ülkeyi ABD ve AB’nin savaş hesaplarının ve Rusya’yı parçalama ve boyunduruk altına alma çabalarının merkezine yerleştirdi. Mayıs ayı sonlarında, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Moldova’nın enerji güvenliğini desteklemek ve Rusya’ya karşı koymak için 135 milyon dolarlık bir yardım paketi sözü verdi. Bu resmen kışkırtma.
NATO ülkede birçok program yürütüyor ve askeri eğitiminde merkezi bir rol oynuyor. İttifakın Karadeniz ülkesi için ülke sayfasında listelediği çabalar arasında, “ülkenin silahlı kuvvetleri içinde kamu bilgilendirme uzmanlarının eğitimine destek” de var. Amerikan yanlısı propaganda uzmanları iş başında. Bu böyle gitmez.
Ömür Çelikdönmez