Hamas, İran ve Türkiye arasındaki karmaşık ilişkiler ve bölgesel dinamikler, son dönemlerde oldukça dikkat çekici bir hal almıştır. Yahya Sinwar’ın Hamas liderliğine geçişi ile İsmail Haniye’nin ölümü arasında bir bağlantı olup olmadığı, bölgedeki karmaşık ilişkiler ağı içinde önemli bir sorudur. Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye’nin İstanbul’dayken İsrail’e yönelik bir saldırının gerçekleşmesi ve bu saldırının İran ve Rus istihbaratı tarafından Türkiye-İsrail ilişkilerini bozmak amacıyla yapıldığı iddiası, bölgedeki güç dengelerini anlamak açısından kritik öneme sahiptir. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının çıkarılıp Avrupa’ya satılması, Rusya ve İran’ın enerji silahını devre dışı bırakmak amacıyla hızlandırılmış bir operasyon düzenlendiği iddialarını da beraberinde getirmiştir.
Türkiye-İsrail İlişkileri: Türkiye-İsrail ilişkilerinin zedelenmesi, Kasam Tugayları’nın Hamas’ın alt birimlerini oluşturan yapı üzerinden İsrail’e karşı bir eylem gerçekleştirmesi ile başlamıştır. Türkiye’deki İslamcı camia, Kudüs ve Filistin konusuna İran ve Hizbullah gözüyle bakmakta, bu nedenle başlangıçta bu eylemi büyük bir cihat olarak karşılamıştır. İran, 1979’daki Humeyni devrimiyle rejimini ihraç etmek için Filistin, İsrail, Kudüs, Hamas, Gazze, Hizbullah gibi kavramlar üzerinden bir aura oluşturmuştur. Türkiye ise İsrail ve Filistin’e yönelik ideolojik söylemler geliştirmiştir.
Diplomatik Gelişmeler: Eylül ayında Birleşmiş Milletler toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer ülkelerin liderleri ile yapılan görüşmeler sonucunda Türkiye-İsrail ilişkilerinde bir iyileşme süreci başlamış ve büyükelçilikler seviyesinde diplomatik ilişki üst noktaya çıkarılacaktı. Ancak Hamas’ın saldırısı Türkiye tarafından önce şaşkınlıkla karşılanmış, daha sonra bunun İsrail’e karşı bir cihat eylemi olduğu söylemi oluşturulmuştur. Bu durum Türkiye-İsrail ilişkilerini bozduğu gibi, iki ülke arasındaki ticari hareketliliği de devre dışı bırakmıştır.
İsrail ve PKK: İsrail, Türkiye’nin Hamas’a verdiği desteği gerekçe göstererek PKK’ya destek olmaya başlamış ve özellikle 7 Ekim’den sonra Irak’ın kuzeyinde iki büyük karakol saldırısı gerçekleşmiştir. Bu saldırıların PKK’nın içine sızmış İsrail istihbaratı tarafından yapıldığı artık açık ve net bir şekilde ortadadır. İran, Türkiye’nin kontrolündeki Hamas’ın içine sızarak yaptığı eylem ile İsrail ve Türkiye’yi karşı karşıya getirmiş ve İsrail’e karşı vekalet savaşı yürüten tüm organları harekete geçirmiştir.
💬 İsmail Haniye Suikasti: İsmail Haniye’nin öldürülmesi, başlangıçta bir Mossad operasyonu olarak ifade edilse de, bunun bir İran suikasti olduğu düşünülmektedir. İran, Devrim Muhafızları üzerinden İsmail Haniye’yi öldürerek Hamas’ı tamamen kontrolüne almak istemiştir. Yeni seçilen İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın dış politikada daha iyi ilişkiler sinyali vermesi ve İran yanlısı bir Hamas liderinin seçilmesiyle dış mücadelenin devam etmesi konusunda Devrim Muhafızları gayret içine girmiştir. Ancak Pezeşkiyan’ın dış politikada ciddi bir değişim gerçekleştireceği ve Devrim Muhafızlarına rağmen vekalet savaşı yürüten yapıları tasfiye edeceği öngörülmektedir.
Türkiye’nin Dış Politikası: Türkiye’nin dış politikada İran’ın söylemlerinden bağımsız bir politika yürütmesi ve PKK/PYD’ye karşı operasyonlar yapması gerekmektedir. İsrail bölgede sıkışmış durumda olup, suikastler ve vekalet savaşları üzerinden ayakta durmayı denemektedir. Türkiye, İsrail’e, Kudüs’e, Filistin’e bakışını İran penceresinden değil, kendi çıkarları ve bakış açısına göre gerçekleştirmelidir. Türkiye’nin acilen PKK’ya ve PYD’ye operasyonlar yapması gerektiği, aksi takdirde İsrail’in PKK/PYD kartını kullanmak isteyeceği açıktır.
Sonuç: Bölgedeki karmaşık ilişkiler ağı, güç dengeleri ve vekalet savaşları, Türkiye’nin dış politikasında dikkatli ve stratejik adımlar atmasını zorunlu kılmaktadır. İran ve İsrail’in kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederken, Türkiye’nin de kendi ulusal çıkarlarını gözeterek bağımsız bir politika yürütmesi gerekmektedir. Bu süreçte diplomatların daha fazla ön plana çıkması, ideolojik söylemlerden uzak durulması ve bölgedeki gelişmelerin yakından takip edilmesi büyük önem arz etmektedir.