Fırat Kalkanı Harekatı 16 ay önce başlamıştı. el Bab ele geçirilse de pkk terör örgütüne yönelik herhangi bir kayda değer hareket olmadığı için yaşanan çatışma ortamından yararlanıp Afrin ve Menbic bölgelerinde sınırlarını da genişlettiler. TSK desteğine rağmen Muhalifler’in saldırı girişimleri de hep başarısızlıkla sonuçlandı.
Harekat başladığında Suriye pkksı Menbic-Irak sınır arasında 35-40 bin, Afrin’de 6-7 bin militan, Şeyh Maksut’ta 2000 civarında olmak üzere toplamda 50 bini bulan bir militan gücüne sahipti. Afrin pkksı arazinin dağlık olması, tuzaklı bölgeler ve halk desteği gibi önemli bazı avantajlara sahiptiler ancak doğru düzgün zırhlı araca sahip değildi, bilindiği kadarıyla top ve Grad bataryalarına sahip değillerdi. Sadece 3 tankları ve birkaç BMP’leri vardı. 3 tankın 2’si Muhalifler, 1’i de terör örgütü IŞİD tarafından imha edilmişti. Ekipman olarak aşırı yetersizlerdi.
Ana grubun durumuna gelirsek 2014’te Ayn el Arab’ta verdikleri ağır kayıplar, 2015’te Haseke çarpışmaları ve IŞİD’in Tel Abyad-Ayn el Arab baskınları ve birkaç kere kantonları bölmesi gibi sorunlarda büyük kayıp vermişlerdi fakat kantonları birleştirmiş olmaları ve ABD desteği her geçen gün durumlarını iyileştirmeye başladı. Hava saldırılarına rağmen cephe hatlarında sürekli açıklar veren, çarpışmalarda çabucak dağılan pkkya sadece silah ve hava saldırısı yardımının da yetmeyeceğini anlamışlardı. İlk iş olarak Ayn el Arab’ın güney ve güneydoğusuna Sarrin ve Lafarge Hava Üslerini kurarak güney hattında aşılmasını istemedikleri bir çizgi oluşturdular ve özel kuvvetlerin istihkamcılarının da yardımı ile aceleyle toprak siperler ve hendeklerden oluşan hatlar kurdular ve onlarca kontrol noktası ve askeri bölge kuruldu. Amaçlanan şuydu, hava saldırıları zamanında yetişemezse köylerde ve açık alanlarda hemen dağılıyorlardı, peşi sıra savunma hatları oluşturarak jetler yetişene kadar dayanmayı başarsınlar ve geri hatlara kaçarak IŞİD’i oyalasınlar, jetler geldiğinde tamamen açıkta olan militanları çabucak avlamak mümkün oluyordu. Bu hatların çökmemesi için de bolca militana ihtiyaç vardı bu yüzden Haseke, Kamışlı ve Ayn el Arab’ta bulunan irili ufaklı üslere yenileri eklenmeye başladı ve bu üslerin ikmali ve koruyuculuğunu üstlenmesi içni Rumeylan Hava Üssü kuruldu.
ABD pkkya ve aşiretlere verdiği milyonlarca dolar sayesinde kısa sürede hevesli on binlerce potansiyel militan buldu ve 2015 yazında pkk ana grubunun tahminen 10-15 bin civarında olan militan sayısı 1 sene sonra 40 binleri aştı, 2017’nin ortalarında ise 55 bini geçti. Açıkçası ABD, pkkya her türlü yardımı yapıp askeri üsler açtığı halde militan sayısında böyle bir patlama yaşanacağını kimse tahmin etmiyordu.
ABD 2 senede pkkyı basit bir örgüt durumundan çıkarıp, tanksavar, hava savunma füze sistemleri ile donatılmış, topçu ve zırhlı birliklere sahip ufak ordu haline getirmişti. Özellikle örgütün zırhlı araç ve topçu yapılanması son 1 senede Rakka Harekatı bahanesi ile bölgeye giden en az 4000 bin tır ve bilinmeyen miktarda da havadan bölgeye bırakılan veya hava üslerine kargo uçakları ile indirilen yardımlarla oluşturuldu. 2014 sonbaharında ölüm kalım savaşı veren terör örgütü pkk, ABD ve diğer büyük batılı devletlerin yardımları ile 2017 sonbaharında sadece Suriye ana grubunda 60 binden fazla militana sahip iyi eğitim almış, bölge ülkelerine göre iyi piyade ve tanksavar silahlarına kavuşmuş bunun yanında kapsamlı bir pikap savaşı için binlerce Hummer ve pikap hibesi almış ufak bir ordu haline geldi.
Afrin’deki grup ise bu süreçte 2016 ocak-şubat başlarında Suriye Ordusu’nun Halep-Azez yolunu kesmek amacıyla yaptığı saldırıları desteklemiş, Rus hava desteği ile Tel Rıfat-Menagh gibi stratejik bölgeleri ele geçirmişti.
Afrin pkksı savaşın başlamasından ve bölgeyi ele geçirmesinden kısa süre sonra savaşta daha tarafsız bir tutuma bürünmüş, Muhalifler güçlüyken Muhalifler ile iyi ilişkiler geliştirmiş hatta Azez-el Rai-Cerablus’ta ortak kontrol sistemi oluşturarak, sınır kapılarını birlikte kontrol etmişlerdir (benzeri Tel Abyad’ta da yaşanmıştı) bu esnada da savaşta dengelerin değişebileceğini düşünerek kuşatma altındaki Nubl-Zahra’daki Suriye Ordusu’na el altından yardım etmişler, yaralılarını tedavi etmişler ve böylelikle Suriye Ordusu ile arasını iyi tutmuşlardı. Türkiye ile Rusya arasında kriz büyüdüğünde Rusya ve Suriye Ordusu’ndan silah-cephane yardımı aldıkları bilinmektedir. İlişkiler iyileştiği halde Rusya Afrin’de asker bulundurmak ve pkkya yönelik destekleyici açıklamalar yapmaktan geri durmamıştır. Suriye Ordusu’nun 2017 martında Menbic güneyine ulaşması ile kuşatma halinden kurtulmuşlar ve Menbic pkksının yolladığı ve el Bab güneyindeki Suriye Ordusu bölgesinden ATGM olmak üzere silah ve cephane yardımları kendilerine ulaşmıştır. Rakka Harekatı’na da 300 militan yollamışlar bu militanlar dönüşte daha kalabalık ve yanlarında Gradlar ve bolca yeni araçla dönmüşlerdir. Buradaki pkklı sayısı da geçtiğimiz senenin ortalarında yaklaşık 10 binken yerel halktan katılımlar ve ana pkk bölgesinden gelen yardımlarla 15 bine yaklaşmıştır ve yeni silahlara kavuşmuşlardır.
Şeyh Maksud pkksı ise savaşta bir Muhalifleri bir Suriye Ordusu’nu destekleyerek Halep’in bir mahallesinde tutunmayı başarmış ve Suriye Ordusu Halep’i ele geçirirken ordu birliklerine destek çıkmışlardır, buradaki birkaç bin kişilik az ama şehir savaşı konusunda deneyimli militanlar serbestçe Afrin’e gidip gelebildikleri biliniyor, olası Afrin Harekatı’nda pkkya yardım olarak bu bölgeden de militanlar gidebilir.
Afrin’e düzenlenecek bir harekatta hem Menbic-el Bab güneyi-Tel Rıfat hattından hem de Şeyh Maksud’tan Afrin pkksına yardım gidebilir, yaralıları ordu bölgelerinde veya pkk bölgelerinde tedavi edilebilir. Hali hazırda mart ayından beri bu 3 bölge arasındaki ikmal ordu bölgesi üzerinden sağlanıyor.
Dediğimiz gibi Afrin 9 aydır diğer pkk bölgelerinden ikmal alabiliyor, sahip oldukları ATGM ve zırhlı araç ile pikap sayılarında, militanlarda artış olduğu biliniyor. ABD’nin ana pkk grubuna verdiği araç-gereçlerle burada da karşılaşma ihtimalimiz var.
Afrin Harekatı’nda bizi zorlayacak temel meseleler şunlar:
Arazinin Güneydoğu Anadolu bölgemize benzer bir şekilde dağlık-çalılık olması
Nubl-Zahra üzerinden pkknın Suriye Ordusu ile irtibatının olması ve bu sayede diğer bölgelerden yardım alabilecek olmaları, bu bölge kesilirse de kırsal alanda sıkışacak pkklılar kaçacak yer olmadığı için direnişlerinde daha inatçı olabilirler. 2 türlü de bu ikmal hattı bizim için avantaj ve dezavantajlar yaratıyor.
Halk pkkyı destekliyor ve militanların çoğu yerel halktan bu yüzden kendi evimiz için savaşıyoruz düşüncesi ile daha inatçı olabilirler ve temel eğitim vermiş oldukları halktan çok sayıda yeni katılım alabilirler.
Arazinin dağlık olmasının yanı sıra savaşın başından beri bölgeyi kontrollerinde tuttukları için araziyi iyi biliyorlar ve 2015’ten beri bölgeyi sıkı şekilde Türkiye’den Muhalifler’den hatta Suriye Ordusu’ndan bir müdahale gelebilmesi ihtimaline karşın hazırlamaya başladılar. Rus uçağı krizi olduğunda da Muhalifler’e karşı kullanmaları için Suriye Ordusu’ndan ve Rusya’dan Afrin pkksına yardım yollandığı da bilinmektedir.
2016 başlarında Tel Rıfat ve çevresini ele geçirerek genişlemelerinin ardından ve Muhalifler’in başarısız karşı saldırılarından sonra savunma hatlarını daha ileriye taşıdılar. 2016’ın ilk 9 ayında bölgenin güney ve doğu hatları sadece Muhalifler’in tehlikesine göre hazırlanmışken Fırat Kalkanı’nın başlaması ile bölgedeki hazırlıklarını arttırdılar. Mayın tarlaları, tuzaklı bölgeler, hendekler, siperler vb. şeklindeki savunma önlemlerinin seviyesi ve bölgedeki militan sayısı TSK’nın kendilerine müdahale edebileceğinden çekinmeleri dolayısı ile her geçen gün arttırıldı.
En önemli meselelerden biri de arazinin dağlık olması sebebi ile militanların, silah ve cephanelerin dağlık arazideki tüneller ve mağaralarda saklanarak topçu ve hava bombardımanlarından korunabiliyorlar. 16 aydır gözle görülür şekilde hendek, siper, mayın tarlası gibi savunma hatlarının miktarını arttıran pkklılar boş durmamışlarsa özellikle ikmalin de açılmış olması ile bu tünel ağlarının hem yoğunluğunu hem de dayanıklılığını arttırmış olabilirler. Fırat Kalkanı Harekatı’nda el Bab’taki tünel ağlarının aceleyle hazırlanmış olması sayesinde önemli bir avantaj elde etmiş ve savunmada gedik açabilmiştik. Burada eğer zamanın bolluğu sayesinde adam akıllı şekilde tünel ağlarını gizleyebilmişlerse bizim için önemli bir sorun teşkil edebilir.
Kısacası 1.5 sene önce harekat yapılsa az çok bir sürpriz unsuru olabilecekken şu an her an saldırı olacak endişesiyle bekleyen ve kaçacak pek bir yeri olmayan bir terör örgütü ile karşı karşıyayız, bu yüzden temkinli olmamız gerek.
Afrin pkksı pkknın en güçsüz kantonlarından biriydi ancak son 9 ayda açılmış olan ikmal hattı ve Rakka Harekatı’nda destek diye gidip gelen militanların her seferinde daha kalabalık ve aralarında BM-21 Grad gibi araçlarla dönmeleri Afrin pkksının araç gereç miktarının arttığına işarettir. Ayrıca ATGM sayısı önceden pek fazla olmayan örgüt ikmal hattı açıldıktan sonra bolca ATGM’ye de kavuşmuştur, zırhlılarımızın sürekli ATGM atışına maruz kalma tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını unutmamalıyız. Arazi yapısını iyi kullanabilecek militanların keskin nişancı ve koordineli havan-roket atışları ve mayınlar ile tuzaklı bölgeler azımsanamayacak bir risk unsurudur.
Son günlerde harekatın ha bugün ha yarın olabileceğinin laflarının çıkması ile pkk da hazırlıkları arttırmaya başladı, ayrıca bu akşam Kamışlı ve Ayn el Arab’tan büyük bir takviye konvoyunun yola çıktığı söylenmektedir.
Arazinin ve destekçi nüfusun 10-15 bin kişilik militanın, bunca zamandır hazırlanmalarının ve son 9 ayda artan yardımların ardından pkklılar ciddi sorun çıkartabilirler. Olaya ABD ve Rusya karışmaz ve pkk bir çok militanını tahliye etmez yada hücre yapılanmalarına çevirmezse harekat sonuna kadar giderse uzun ve pek çok kaybımızın olacağı ancak pkklıların da aynı şekilde ağır kayıplar vereceği ve tüm arazinin temizlenmesi ile büyük kazanç elde edebiliriz ancak halk ne kadar hoşgörü ile bakar ve hücre yapıları ne kadar etkin olur bilinmez. Harekat bazı noktaların alınması ile yarıda kesilirse uzun vadede bu işten yine pkk karlı çıkar ve her geçen gün Hatay, Kilis hatta tüm Toroslar için artan bir tehdit olmaya devam eder, çünkü Afrin kantonu kurulduğundan beri Toroslar ve Amanoslardaki pkklı faaliyeti tavan yaptı.
Afrin Harekatının başlamasının ardından Fırat Kalkanı bölgesinin Menbic pkksı tarafından saldırıya uğrama ihtimali de artmaktadır. Fırat Kalkanı Harekat boyunca sadece tek bir bölgeye odaklanan onda bile TSK’nın bir an boş bıraktığı her anda anında toprak kaybeden Muhaliflerin doğudan kapsamlı bir saldırının gelmesi halinde nasıl bir direniş göstereceği belirsiz. Çünkü 2016 kışından başlayarak onlarca kez Kuzey Halep Muhalifler’inden pkkya kaçanlar oldu. Kimi zaman birkaç kişi kaçtı kimi zaman da yüzlerce kişi pkkya kaçtı. Ayrıca zamanında Tel Abyad’ı, Cerablus’u, Al Rai ve Azez’i ortak yönetmiş olan ÖSO’nun içerisinde pkk sempatizanı, pkk ve ABD ile doğrudan bağlantı içerisinde olan çok sayıda kişi bulunmaktadır.
Muhalifler’in pkkya karşı yapacağı her hareket önceden karşıya muhakkak uçmaktadır, bugüne kadar ABD’nin kısmi izni olmayan hiçbir Muhalif saldırısı pkkya karşı başarılı olamadı.
Örneğin Azez batısında küçük bir köy olan Ayn Daknah’a 2016 yılında Muhalifler kendi başlarına saldırı düzenlemek istediler, sonuç ne oldu dersiniz ABD’nin istihbaratı karşıya uçurması ile pusuya düşürülerek öldürülen onlarca Muhalifin cesedi tır dorselerinde gezdirildi ve Muhalif girişimleri kesildi. Fırat Kalkanı Harekatı’nın başlangıcında pkklı teröristler Cerablus güneyine kadar gelmişti, Muhalifelr istenen başarıyı gösteremiyordu ve asıl hedef IŞİD terör örgütü unutuluyordu bunun üzerine ABD Sacur çayını sınır belirledi ve ara ara 2 tarafın birbirine yaptığı sızmalar ve karşılıklı çatışmalar dışında bölge sessizliğe büründü. Azez-Tel Rıfat yönüne yapılan saldırı girişimlerinde sonuç alınamadı ve el Bab’a odaklanıldı. el Bab güneybatısındaki köylerde bazı çatışmalar ve saldırılar olsa da başarısızlıkla sonuçlandı. el Bab ele geçirildikten sonra Menbic’e kısmen yönelsek de Muhalifler 2-3 köy ele geçirseler de ilk fırsatta kaybediyorlardı araya ABD ve Rusya’nın girmesi ile burada da işler önlendi.
Muhalifler’in Fırat Kalkanı Harekatı’nda gösterdiği zaafiyetler, çok çabuk kaçmaları bize büyük sorunlar yaşatmış, başta zırhlı birlik ve küçük miktarda özel kuvvet desteği zamanla komandolar ve özel kuvvetlerin miktarının artması ile 4-5 binden fazla askerimiz bir şekilde kendini ön hatlara yakın halde bulmuştu, çok sayıda şehit ve gazi vermiştik.
Harekat için 20 bin Muhalif militan ve TSK personelinin hazır olduğu belirtiliyor. Muhaliflerin donanımı ülkenin diğer bölgelerindekilere göre oldukça iyi M113 ACV’ler bolca verilmiş makineli silah yüklü pikaplar ve hali hazırda ellerindeki BMP’ler ve tanklar ile kendileri bile Afrin kantonu karşısında sayı ve silah üstünlüğünü ellerinde bulunduruyorlar. Kaldı ki TSK’nın topçu, özel kuvvet ve zırhlı desteği ile eğer hava sahası kapatılmazsa hava kuvvetleri de eklenince ateş gücü açısından ibre bizden yana oluyor. pkknın sahip olduğu avantajları ise yukarıda zaten belirttiğimiz için değinmiyoruz ancak dağlık yapı ve ATGM’ler büyük sorunlar yaşatabilir.
Fırat Kalkanı Harekatı’nda TSK 60 tank ve ZPT, Muhalifler 30 kadar ZPT kaybı yaşadı. (Çoğu imha veya kullanılamaz hale gelmek üzere toplamda 90 araç vurulmuş oldu) Zırhlı birliklerimizin en iyisi Leopard 2A4’ler ATGM’lere karşı dirençli çıkmadı ve beklenmedik kayıplar verdiler. M60’ların Sabra modernizesi olmayanları ve ACV-15’ler de ATGM atışlarına karşı oldukça hassaslar. ATGM mevzilerine aman verilmemesi ve tuzaklı-mayınlı bölgelere karşı çok dikkatli davranmak gerekiyor.
Fırat Kalkanı bölgesinin doğrudan maruz kalacağı tehditlerin yanı sıra ülkemizin Irak ve belki Suriye üzerinden maruz kalacağı tacizler ve saldırılar olabilir. Kilis’e 6 km uzaklıktaki bölgeden kente roket atışları hatta topçu veya Grad atışları yapılabilir. Ülkemizdeki terör yandaşları saldırılar veya kalabalık halk eylemleri düzenleyebilir. Harekatın yaza sarkması halinde ülke içindeki ve Irak’taki en az 15 binlik dağ kadrosunun Suriye üzerinden gelecek takviyelerle cüretkar saldırılar deneyebilirler ve sayılarının yüz bine yaklaşmasının verdiği öz güvenle ve ABD’nin açık açık kendilerini müttefik görmesi Fırat kıyısına da sırtlarını yaslamalarının ve güneyde bir tehdidin kalmaması sayesinde alan hakimiyeti elde etmek için büyük çaplı ve kalabalık saldırılar deneyebilirler.
Afrin’deki pkk terör örgütü köşeye sıkıştırılmış kedi misali tehlikeli olacaktır ancak ne olursa olsun bu harekat yapılmalı ve bölgedeki tüm teröristler ortadan kaldırılmalıdır. Aksi halde Afrin’de kalmaya devam ettikleri sürece Hatay başta olmak üzere tüm Akdeniz bölgemiz tehlike altındadır. Harekatı bugün yapmazsak yarın pkk daha da güçlenecek halihazırda çok vakit kaybettik. Artık sınırımızın dibindeki terör yuvasından kurtulmamız gerekiyor.
İnşallah Afrin Harekatı başta olmak üzere ülkemizin güneyindeki tüm pkk terör bölgesine harekat yapılır ve alnımızın akıyla çıkarız, büyük devletlerin karşı çıkmasına rağmen bunu yapmazsak gemileri yakıp bu işe girişmezsek yarın işler çok daha kötü olacak.
Çağdaş Tarih