Rusya Ukrayna krizi konusunda konuşulanları izlemekle yetinmekteyiz. Rusya’nın köprülü Fazıl Ahmet Paşası olan ve çökmekte olan Rus İmparatorluğunu eski parlak ve büyük günlerine döndürme hevesinde olan Putin’in girişimleri dünyamızda endişe ile izlenmekte. Bu süreçte NATO’nun gücü daha da ötesinde bir birlik olup olmadığı da test edilmektedir. Rusya’nın eski topraklarına dönme isteği politikası, Rusya gibi eski imparatorluk günlerinin hülyası ile yaşayan diğer ülkeleri de tetikler mi? Rusya’nın Kırım sonrası Ukrayna girişimleri ve bunda başarılı olması, daha da ötesi uluslar arası kabul görmesi, mesela Almanların Polonya sınırları içinde kalan kadim yurtları ya da Çekya sınırlarında kalan Bavyera’nın devamı niteliğindeki yine ata yurtları ilerleyen dönemde panzerleri harekete geçirir mi? Bu durumda uluslar arası diplomasinin tavrı ne olur? Rusya’nın hareketlerine göz yumup Almanlara hayır denilebilir mi? Ya da Türkiye’nin Halep, Musul ve Kerkük konusunda bir adım atması uluslar arası camiada nasıl tepki bulur ve uluslar arası hukukta durumu ne olur? Kırım’a, Doneks’e, Kiev’e göz yuman dünya, Türkiye’den böyle bir girişim gelirse sizin gazınız ve nükleer silahınız yok deyip çifte standart mı uygular? Yine aynı şekilde Çin’in Tayvan’a ya da Japonya’nın Kore ve Çin’deki eski sömürge bölgelerine dönme girişimine kim hayır diyebilir? Bu örnekleri uzatabiliriz. Rusya’nın Kırım’ı hukuksuz yere işgali ile pandora’nın kutusu açılmış oldu; bundan sonra olacakların günahı bu hukuksuzluğa o dönemde susanlarındır?
Oğuzhan Alpaslan