KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Nesrin Sipahi Kıratlı: BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN PARADOKSAL SİYASETİ

Nesrin Sipahi Kıratlı: BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN PARADOKSAL SİYASETİ

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
35 0

1989 olayları 35 yıldır bayat bir siyasal iletişim stratejisi olarak devam etse de, günümüzde yaşananlar ile karşılaştırdığımızda etkisini ve heyecanını yitirdiğini görmekteyiz.
Bugün, Bulgaristan’ da kalan Türklerin anadiline ve kültürüne duyarlılığı giderek zayıflıyor, anadili “bulgarca” olan Türkler modeli doğuyor. Kimlikleri için şehit olanların köylerinde anadilimiz okunmuyor. Öyleyse bu eskimiş siyasal iletişimin yenilenmesi gerektiğini düşünenlerdenim.
Bir diğer husus ise, halk ile iletişimi olmayan, partinin bölünmesine sebep olan bireylerin tekrar aday gösterilmesi o partinin veya liderin ideolojik duruşunu zedelemektedir. 35 yıllık bir zaman dilimi içinde toplumun beklentilerine cevap vermeyen bir politik atmosferle karşı karşıyayız. Bu nedenle 1989, Bulgaristan tarihinde en aptalca ve kanunsuz olan, unutulmaması gereken travmatik bir eylem ancak eskimiş bir savunma mekanızmasıdır.
Dolayısıyla halk aynı terenennilerden, aynı şarkıyı dinlemekten bıkmış, usanmış ve yeni bir şarkı söylemeyi arzu etmektedir.
Bazı Türk siyasetçileri popülerliği saygınlık ile karıştırsa da halk gerçeği görmekte ve yenilik istemektedir.Toplumda en saygın siyasetçiler, onuruyla başlayıp onuruyla görevini tamamlayanlardır.
Gerçek itibar, siyasetçilerin görevden sonra kazandıkları itibardır.
Maalesef Bulgarisdtan’ da siyasetçilerin çoğu halkın durumunu görmezden gelip kendi kazanımlarını halkın kaybı üzerinden kurgulayanlardır. Tam da bu sebeple kadim DPS/HÖH Hak ve Özgürlükler Hareketi kendi arasında bölündü. Bu esasen halkın algısına hitap eden bir meydan okumadır. Tam da bu sebeple demokrasiye alışamayan Bulgaristan’ da siyasi istikrar sağlanamamakta, kabak tadı veren seçimler tekrarlanmaktadır..
Seçime doymayan Bulgaristan’ da yine bir seçim atmosferi geldi çattı. Bu atmosfer, sadece siyasi değil aynı zamanda psikolojik bir ortamdır. Aynı zamanda Bulgaristan Türklerinin sosyo – kültürel seviyelerini yaalın bir şekilde gösteren bir ortamdır.
Fahri başkanlarına karşı tutum ve davranışlarını incelediğimizde sosyal bilimlere örnek teşkil edecek pekçok konu ile karşılaşmaktayız.
Bir tarafta fahri başkanı ilahlaştıranlar, diğer tarafta ise fahri başkanı ezenler. Aynı toplumun bir siyasetçiyi gereğinden fazla övmesi ve aynı toplumun aynı siyasetçiyi gereğinden fazla ezmesi, ciddi bir sorun göstergesidir.. Bulgaristan Türk toplumunu çürüten, 35 yıllık siyasi kavgaları, kadim bir topluma yarınları kaybettirmiştir..
1995 yılından sonra Bulgaristan Türklerindeki milli şuur ideolojisi zayıflamış, 1990 ‘ daki birlikteliğin güçlendirilmiş etkisi de giderek azalmıştır.
Bugün yaşananlara hiç şaşırmamak gerek.. O gün ile bugün kıyaslanamaz! Bugün hangi hak hangi özgürlük? İdeoloji yok!..
Siyaset, sokakların ve halkın nabzını yoklayarak yapılır, sokaklardan ve halktan koparak kaybetmek kaçınılmazdır.
Bulgaristan halkı kaliteli bir siyaset anlayışına susamış ve siyaset simsarlarından bıkmış usanmıştır. Halkın geçmiş acılarından prim yapan değil, halka yakın olan, halkın sorunlarına inen ve çözecek olanın kazanması elzemdir..
Tarihe baktığımızda Mete Han dan – Atatürk’ e kadar her nerede olursa olsun Türklerin biirliğini savunmuşlardır. Bulgaristan Türklerinin kendi aralarında bölünmesi, birbirilerini karalaması esef vericidir. Bu travmatik ve müzmünleşen özelliğin yüzyıllardır devam etmesi, inovasyondan bahsettiğimiz çağda da Türklerin kültürel ilerlemesine engel teşkil etmektedir…
Siyaset ve din bir tercihtir. Kimlik ise kaderdir. Görünen o ki, Bulgaristan Türkleri, tercihlerine odaklanmış kaderlerini, milli kimliklerini bugün görmezden gelmişlerdir..Siyaseti her olgunun üstünde görmektedirler.
Hiç kimse düşman ve nefret duygusuyla doğmaz.
İnsanoğlu, sonradan düşman üretir..
Esasen düşman, siyasetin ihtiyaç duyduğu birşeydir ancak bugün, Bulgaristan’ da Türklerin kendi aralarında bölünmeleri , siyaseti özene özene bir düşman üretme sahasına çevirmişlerdir. Dün, fenomen deyip kongrede iki elini kaldıranların kısa bir süre sonra karşı duruş sergilemeleri ciddi bir sorun göstergesidir.
Bölünen her iki kanatta da anadili çalışmalarıma destek veren kıymetli kardeşlerim vardır. Her nerede olursa olsun Türklerin bölünmeleri şahsımı derinden üzmektedir.
Kazasız, belasız ve halkımızın kazanacağı bir seçim olmasını diliyorum..
29.09.2024
Nesrin Sipahi Kıratlı

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir