KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Nedim Kuteyş: Nükleer suikast dört sanrıyı açığa çıkardı

Nedim Kuteyş: Nükleer suikast dört sanrıyı açığa çıkardı

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
246 0

İran’da güvenlik alanındaki her gelişme, “İran sorunu” hakkında düşünürken düşülen hataların boyutunu gösteriyor. İranlı bilim adamı Muhsin Fahrizade’nin suikastı veya Şarku’l Avsat’ın haklı olarak ‘İran’ın nükleer projesinin kara kutusu’ diye isimlendirdiği durum, bu hataları açığa çıkaran son ışıktan ibarettir. Şimdi bu hataları dört başlık altında özetleyeceğim:

1- Diplomasi çözümdür

Eski ABD başkan adayı Bernie Sanders, Fahrizade suikastının ‘vahşice, kışkırtıcı ve yasadışı’ olduğunu söyledi. Ayrıca ülkede yeni yönetimin iktidara gelmesinin arifesinde gerçekleştirilen suikastın, iki ülke arasındaki diplomasiyi zayıflatma girişimi olduğunu belirtti. Sanders şüphe götürmez bir güvenle ‘ileri doğru adım atmanın en iyi yolunun cinayet değil, diplomasi olduğunu’ düşünüyor.

Sanders’ın Twitter hesabından yapmış olduğu paylaşım, ABD başta olmak üzere Batı’daki liberal aklın maruz kaldığı stratejik hafıza kaybının en açık ifadesidir ve İran canavarını evcilleştirebilecek diplomasi büyüsünün liberal anlatısını saran bir körlüktür.

İran’la imzalanan nükleer anlaşmayı üreten diplomasi, rejim içerisindeki suç odakları için ilerlemenin en iyi yoluydu. Anlaşmanın ardından öldürülen General Kasım Süleymani, İran dış politikasının yüzü oldu ve reformist olarak adlandırılan seçkinler karar alma yeteneğini kaybeden zayıf figürlere dönüştüler.

İran’ın Ortadoğu’daki düşmanca eylemleri söz konusu diplomasi dolayısıyla daha da kötüleşti. Suriye, Irak ve Yemen’deki yıkım alanını genişletmek için mezhepçi milislere duyulan itimat arttı. Diplomasinin marjinalleştirmede ve sesini alçaltmada rolü olduğunu düşünen seçkinler arasında, dört Arap başkentini işgal etmekle övünenler var. Radikaller, suikasttan olduğu kadar diplomasiden de yararlanıyorlar. Fakat bunu kendi payları için yapmıyorlar. Zira rejim, anayasal ve siyasal mekanizmaların yanı sıra kurumsal ilişkiler gibi araçlarla reformistlerin rejimi aldatıcı ve yanıltıcı süslerle bezemekten fazlasını yapmasına izin vermiyor. Devrim Rehberi ve Devrim Muhafızları asıl karar mercidir.

İran sarıklı askeri diktatörlük haline geldi.

Reformistlere gelince onların zaten irapta mahalli yok…

2- Suikast geniş çaplı bir savaşa yol açacak

Eski ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Başkanı John Brennan, Bernie Sanders’ın izinden giderek ve yine onun kadar emin bir şekilde, söz konusu suikastın bölgede ‘ölümcül bir karşılığı ve bölgesel bir çatışmayı tetikleyebileceğini’ iddia etti. Bunlar, şayet bu yılın başında karar verme gücüne sahip olsaydı Kasım Süleymani’nin öldürülmesine izin vermeyeceklerini söyleyen seslerle aynıdır. Bu bağlamda ileri sürecekleri gerekçe ise ‘İran’ın tepkisi ve Ortadoğu’nun karışması’ olacaktı. Ayrıca bu sesler, suikasttan sonra verilecek tepkinin sonuçlarına karşı yaptıkları uyarılarla basın organlarını çınlatan seslerin aynıdır.

İran, Süleymani’nin öldürülmesi karşısında Irak’taki bir dizi teatral tepkiden öteye geçmedi. Korku, kafa karışıklığı ve gerginlik o dereceye ulaştı ki askerleri yanlışlıkla Ukrayna’ya ait bir sivil uçağı düşürdü. Ardından suçu itiraf etmek yerine örtbas etmeye çalıştılar. Fahrizade suikastının ardından yapılan resmi ve yarı resmi yorumlarının çoğu, tepkiye verilecek cevap için uzunca bir zaman olduğuna işaret ediyor.

İran bitkin, zayıf ve küçük düşmüş durumda. Ekonomik çöküşten korona salgınına kadar çeşitli unsurlar gerek içerde gerekse de dışarda karşılık verme gücünü tüketti. Suriye’deki güçleri ve müttefik milisleri bombalanıyor. Tesisleri hedef alınıyor. Natanz tesisinde yaşananlar ve nükleer arşivin çalınması bunun örneklerindendir. İsrail’in sahte bir kimliğin ardında gizlenmesine rağmen el-Kaide’nin ikinci adamı olan Ebu Muhammed el-Masri’yi öldürmesi ülke iç güvenliğinin ihlal edildiğini göstermektedir. Şu anda ise İsrail’in tüm tehditlerine rağmen Fahrizade’yi korumakta başarısız oldu.

3- İran milliyetçisi kimliğine hakaret geri teper

İran hakkında gözden kaçırılan hususlardan biri, İran milliyetçisi kimliğinin iç bölünmelerin ciddiyetine bakılmaksızın dış müdahaleyi reddetmede oynadığı rolle ilgilidir. Amerikalıların 1953’te Muhammed Musaddık hükümetini devirmesi ve Şah yönetimini güçlendirmesi hadisesi bu varsayımı teyit eder. ABD basın ve araştırma merkezlerinde bulunan İran ‘diasporası’ bu varsayımın süresiz olarak geri dönmesine katkıda bulundu. Bu hipotezin yanlışlığı ve yaşadığı ömrün kısalığı, İranlıların ‘Humeyni’yi kucaklayan Fransa’ya teşekkür gösterilerindeki şükran düzeyini’ ortaya koymaktadır.

Fahrizade suikastının ortaya çıkardığı ‘rejimin halk tabanında karşılık bulduğu alanın darlığı’ meselesi, çok daha ciddi bir meseledir. Bir dizi karmaşık ve seri halindeki güvenlik operasyonlarının bir parçası olarak suikast, içeride yüksek düzeyde birtakım temaslar olmaksızın mümkün değildir. 1950’lerde doğru olan bugün doğru değil. Özellikle İranlıların rejimin elinden maruz kaldığı vahşet açısından bakıldığında bu durum çok daha açık bir şekilde görülür. Yaklaşık bir yıl önce gerçekleşen toplu katliamda Hamaney, güvenlik güçlerine sokakları işgal eden gösterilere, rehberin ve yoldaşlarının fotoğraflarının yakılmasına son vermeleri için ‘mümkün olan her şeyi yapmaları’ emirini verdi. Reuters’in aktardığına göre bin 500 genç bu vahşice katliam sırasında öldürüldü.

4- ‘Sivil’ Fahrizade’nin öldürülmesi suçtur

İran’ın sivil ve askeri propagandası eski ve çürümüş bir durumda. Buna rağmen birçok Batılı gözlemci kasıtlı veya kasıtsız olarak bu tuzağa düşüyor. Öldürülen İranlı bilim adamının yayınlanan biyografisine göre kendisi, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (UAEA) her zaman görüşmek istediği yetkililerin başında yer alan isimlerden. Batı ve İsrail istihbarat teşkilatları ise onunla teknoloji geliştirme ve nükleer bomba üretmek için gerekli bilgileri edinme çabalarında kilit bir figür olarak ilgileniyor. Ayrıca UAEA tarafından yayınlanan bir rapora göre kendisi 2002 ve 2003 yılları arasında, uranyumla ilgili araştırmalar yapmak ve füzeleri nükleer savaş başlıklarıyla donatmak amacı güden Amad Projesi’nin icra direktörü olarak görev yaptı. Ayrıca Fahrizade, BM’nin 2007’de yayınladığı raporda ‘İran’daki nükleer ve balistik faaliyetlerde yer alan bir figür’ olarak kaydedildi.

Cinayetine verilen tepkilere gelince, bu adamın Hamaney’den tam destek aldığı görülüyor. İran’ın siyasi propagandası suikastın ardından hayal gücüne veya tercihe fazla bir şey bırakmadı. Çünkü Fahrizade’nin İran askeri sistemindeki pozisyonunun bir göstergesi olarak onun Süleymani ve Ebu Mehdi el-Mühendis ile birlikte bulunduğu renkli bir poster yayınladı.

Fahrizade suikastı, İran meselesi ve buna dair sanrılarla ilgili tartışmayı düzeltmek için bir fırsattır.

Nedim Kuteyş
Lübnanlı gazeteci şarkulavsat

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir