Azerbaycan-Türkiye işbirliği Güney Kafkasya’da her iki ülkenin aleyhine şekillendirilmiş 200 senelik stratejik dengeyi hem bölgesel barış ve güvenlik üretecek tarzda, hem de her iki ülkenin milli çıkarlarına uygun biçimde yeniden biçimlendirmeye başlamıştır. Bu stratejik işbirliğini hem küresel , hem bölgesel, hem de iç dinamikler içerisinde bozma veya araya mesafe sokma girişimleri her zaman olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Önemli olan her iki ülkenin karar alıcıları ve stratejistlerinin yukarıda belirttiğimiz bu stratejik realiteyi görmesi ve unutmamasıdır!
Bugünlerde Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış görüşmelerindeki son gelişmeler nedeniyle Azerbaycan-Türkiye ilişkilerindeki uyumu bozma çabaları yine artmış durumda. Özellikle Ermeni propagandası “İrevan’ın barışa hazır olduğu, fakat Azerbaycan’ın maksimalist çabaları ile bu işini olmadığını” iddia ederek Türkiye -Azerbaycan ilişkilerine zarar vermek için uğraşıyorlar.
Ermeni propagandasının “maksimalist” diye nitelendirdiği iki taleb ise şunlar:
1. Ermenistan’ın anayasal metinlerinde Azerbaycan’a yönelik toprak iddialarını değiştirmesi.
Bu konuda aşağıdakı hususları özellikle vurgulamak gerekiyor:
a) Ermenistan devleti ve siyasal iktidarları anayasal metinlerdeki toprak iddiaları nedeniyle Azerbaycan’ın yüzde 20’sini 28 yıl işgal etti ve tamamile yıktı, 1 milyon kişiyi sürdü, Azerbaycan’a en az bir kaç yüz milyar dolar zarar verdi. Sonunda da zorla Azerbaycan’dan atıldı. Yunanistan istemedi diye Batı’nın Atina’ya tek kurşun atmamış Makedonya’nın ismini değiştirtdiği bir dünyada Azerbaycan’ın işgalci Ermenistan’dan anayasa değişikliği talebi hem hakkaniyete, hem de uluslararası hukuka, hem de reel siyasete yeterince uyğundur!
b) Öte yandan, Azerbaycan’ın Ermenistan’ın anayasa metinine ilişkin değişikliyi müzakere masasına taşıması Türkiye bakımından da iki strateji meseleni siyasetin gündemine taşımak için altın fırsat sunmaktadır. Öncelikle, Ermenistan’da anayasal nitelikli metinlerde Türkiye’nin doğu vilayetleri “Batı Ermenistan” olarak tanımlanmaktadır. İkinci olarak, bu metinlerde “Osmanlı Türkiye’si ve dolayısıyla Türk Milleti soykırımcı” olarak tanımlanmakta ve Ermenistan devletinin politikalarında bu konuya özel önem atfedilmektedir. Türkiye bu süreçte ilgili bu iki sorunlu ve uluslararası ilişkilerinde başını ağrıtan durumun Ermenistan tarafından değiştirilmesinin isteme ve gerçekleştirme fırsatı yakalıyor.
c) Esasında anayasa değişlikliği Ermenistan Başbakanı Paşinyanın da istediği bir şey. Çünkü Paşinyan bu anayasa değişikliği süreci ile bölgeye sadece savaş ve yıkım getiren Taşnak anlayışı ürünü anayasa metnini yeniden yazma ve “Ermenistan’a tarafsız devlet” statüsü getirerek ülkesindeki Rus askerî varlığını tasfiye etmek için uyğun stratejik imkanı elde ediyor. Bu bağlamda Paşinyan gerçekte Azerbaycan’ın bu anayasa değişikliği isteğini kendi planları için bir STRATEJİK ÇAPA olarak kullanıyor.
2. Azerbaycan Karabağ sorunun çözümü için kurulmuş Minsk Grubunun lağvını istiyor. Bu talep de Ermenistan’ın “Karabağ Azerbaycan toprağıdır.” kabulünün mantığı gereğidir. Keza, Minsk Grubunun lağvi ABD, Rusya ve Fransa’nın Güney Kafkasya’da etkisini azaltan, dolayısıyla da Türkiye’nin bölgedeki rolünü arttıran bir gelişme olarak Ankara’nın stratejik çıkaranlarına uygun bir talepdir.
Bir an önce ve yukarıda belirtilen sıkıntılara rağmen “Azerbaycan -Ermenistan barışı imzalansın ve Türkiye de Ermenistan’la ilişkileri geliştirsin” diyenlere son 30 yıldan iki örneği hatırlatıyoruz:
1992 yılında Batıda ve Türkiye’de bazı çevreler Azerbaycan’ın Karabağ bölgesini Laçın Koridoru ile birlikte Ermenistan’a veren Pol Goble planını kabul etmesini istiyorlardı.
Yine aynı yaklaşım 2008-9 yıllarında da işgal devam ederken Türkiye ile Ermenistan arasında sınırın açılmasını öneriyordu.
2020 yılından itibaren Azerbaycan-Türkiye stratejik işbirliği gösterdi ki, yukarıda belirtilen her iki yaklaşımın gerçekleşmemesi hem Azerbaycan’ın, hem de Türkiye’nin stratejik çıkarlarına daha uygun olmuştur.
Küresel ve bölgesel jeopolitik gelişmeler gösteriyor ki, çok uzak olmayan bir zaman dilimi (benim tahminim 2 sene zarfında) içinde Ermenistan yukarıda belirtilen anayasa değişikliğini ve Minsk Grubu konulu talepleri de, Zengezur’a dair hususları da kabul edecek. Azerbaycan ve Türkiye işbirliğinin bir az daha strateji sabır göstermeye ve doğruları yapmağa devam etmesine gerek var.