Colani, Taliban örneğinden farklı olmak amacıyla hareket etmek yerine cihatçı isimlere yönetiminde yer vererek aslında Suriye yönetiminin hem içeride hem de dışarıda itibar kaybetmesine neden oldu. Alevilere yapılanlar sonrasında belirtmek gerekir ki, Esad rejiminin geçmişte yaptıklarının acısı hiçbir mezhepten çıkarılamaz. Suriye’deki istikrarsızlık başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu bölgesindeki devletlerin aleyhine gelişecektir. Bundan dolayı, bölge ülkelerinin önceliği Suriye’deki etnik ve mezhepçi saldırıların sonlandırılması olmalıdır.
Kıt ideolojisinden kaynaklı olarak Suriye’de birleştirici ve kapsayıcı politikalar uygulamazsa Suriye yönetimin İran’daki molla rejiminden bir farkı da kalmayacaktır. Bu durumun Suriye açısından yeniden istikrarsızlık sahası olması ihtimali karşısında Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve üniter yapısının korunması noktasında Irak örneğinden farklı olarak gelişmesi için insiyatif almak zorunda kalabilir. Çünkü Birinci ve İkinci Körfez Savaşlarından sonra Irak’ın toprak bütünlüğü ve üniter yapısı bozulmuş, sonrasında da bölünmüştür. Bu bölünme sonrasında Kuzey Irak’taki otorite boşluğunu dolduran terör örgütü ise Türkiye’nin güvenlik problemleri yaşamasına neden olmuştur.
Suriye’deki iktidar değişikliğinden sonra gerçekleştirmiş olduğu hava saldırılarıyla Suriye’nin askeri altyapısını yok etmiş olan İsrail, Golan Dürzilerini savunduğunu iddia ederek de Suriye’deki askeri varlığını kalıcılaştırmaya çalışmaktadır. İç güvenliğini dışarıda karışıklıklar yaratarak sağlayabileceğini sanan mevcut İsrail yönetiminin tutumu bölgenin içinde bulunduğu durumun asıl nedenidir. Suriye’deki HTŞ yönetimi ise yaşanan karışıklıklara müdahale edebilecek hava kuvvetlerine sahip olmadığı için Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duymaktadır.
Türkiye’nin Suriye-Türkiye sınır hattı boyunca güvenlik koridorunun sağlanması noktasında bir tek Fırat’ın doğusu kaldı. Buranın da temizlenmesi şarttır. Buna ek olarak, Türkiye’nin Suriye’de oluşturmayı planladığı askeri üslerinin Hama, Humus ve Halep’te olması muhtemeldir. Bunlardan Humus, zengin petrol rezervlerine sahip olması nedeniyle stratejik önemdeki bölgelerden biridir.
Ancak ABD’nin desteğini arkasına alan ve Fırat’ın doğusunu kontrol eden SDG ise kendisini tasfiye etmeyip Suriye merkezi hükümetine karşı durmaktaydı. Ancak ABD, kendi çıkarlarına sorun yaratmayan bir Ortadoğu oluşturmaya çalışmaktadır. Bu doğrultuda ABD’nin girişimiyle SDG ile Suriye merkezi hükümeti arasındaki yapılan anlaşmada bunun bir örneğidir. Bu anlaşmanın ilerleyen süreçte ABD’nin Irak’ta oluşturduğu gibi Kürt bir Cumhurbaşkanı ve Kürtlere bakanlık kontenjanı verilecek bir sistemin Suriye’de de uygulanması söz konusu olabilir.
Buna karşın Türkiye ise Suriye, Irak, Lübnan ve Ürdün ile bir bölgesel girişim oluşturmaya çalışarak SDG’nin varoluş gerekçesini ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Çünkü ABD, IŞİD ile mücadelede SDG’ni kullanmaktaydı. Bu bölgesel girişimin faaliyete geçmesi ABD’nin de bölgeden çekilmesini sağlayacaktır. Ancak SDG ile merkezi hükümet arasındaki anlaşmanın Türkiye’nin bu girişiminin önünü alması olasılığı vardır.
Suriye’nin güneyinde ise merkezi hükümete bağlı güçler İsrail’in desteklediği Dürzilerle mücadele etmektedir. Görüldüğü gibi, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve üniter yapısının korunması için hassas bir dönem yaşanmaktadır.
Sonuç olarak, İsrail, kendi güvenliğini Suriye’de Dürziler ve Kürtler üzerinden yeni karışıklıklar çıkartarak sağlamaya çalışmaktadır. Böyle devam ederse bölgenin ihtiyacı olan uzun vadeli bir çözüme ulaşılamayacaktır. Çözüm için İsrail’de radikal iktidarın değişmesi ve İsrail’in dönüşmesi sonrasında Türkiye’nin de dahil olacağı bölgesel bir uzlaşının sağlanması gerekir. Türkiye’de kendisine ileride problem yaratmayacak bir Suriye oluşturmaya çalışmaktadır. Bu Suriye’nin laik Türkiye Cumhuriyeti’ni mi örnek alacağı yoksa dini bir rejimi mi örnek alacağı ise bölgenin geleceği açısından da önemli bir soru işaretidir.
N. CEM TABANLI
N. CEM TABANLI: SON GELİŞMELER IŞIĞINDA SURİYE’NİN DURUMU
11 0

Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.