KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. N. CEM TABANLI: NASRALLAH SUİKASTINDAN SONRA LÜBNAN’DA YAŞANAN MÜCADELE

N. CEM TABANLI: NASRALLAH SUİKASTINDAN SONRA LÜBNAN’DA YAŞANAN MÜCADELE

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 5 dk okuma süresi
19 0

2006 yılında İsrail’i Lübnan’dan çıkartan örgütün lideri olarak İsrail açısından
öncelikli tehdit olarak görülen Nasrallah 2024 Eylül ayında bir İsrail suikastı ile
öldürüldü. Sonrasında yaşanabileceklerin öngörülememesi nedeniyle, infaz için bu
kadar uzun süre beklenilmişti. Ancak 2020 yılında ABD’nin Kudüs Gücü Komutanı
Kasım Süleymani’ye düzenlemiş olduğu suikaste karşı İran’ın sınırlı bir tepki vermesi,
İsrail açısından Nasrallah’a karşı düzenleyeceği suikast sonrası tepkilerden
çekinmesine gerek olmadığı yönünde cesaret verdi.
2024 yazı boyunca Hizbullah üst yöneticilerine suikastler düzenleyen İsrail son olarak
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’a 27 Eylül’de bir saldırı düzenleyerek
örgüte ağır bir darbe vurmuş oldu. Özellikle Batı ve İsrail kamuoyunda, Hizbullah’ın
bu aşamadan sonra varlığını sürdüremeyeceği yönünde görüşler olmasına rağmen
Uluslararası Adalet Divanı Eski Başkanı olan Nawaf Salam’ın 8 Şubat’ta kurmuş
olduğu hükümette Emel Hareketi’nden 3 ve Hizbullah’tan 2 bakan yer aldı. Emel
Hareketi, Lübnan’daki kriz dönemindeki en önemli bakanlıklardan biri olan Ekonomi
Bakanlığını da aldı.
Burada en önemli husus, hükümet kurulmadan önce Amerikan yönetiminin Hizbullah
ve Emel Hareketi’nin hiçbir şekilde hükümet içinde yer almaması yönündeki
taleplerinin sonuçsuz kalmış olmasıdır. Elbette Amerika tarafından yapılan
yardımların kesilerek Lübnan’a bir mesaj verileceği açıktır. İsrail’in işgal etmiş
olduğu bölgelerden çekilmesi konusunda da Lübnan’ın güçlü bir siyasi duruş
sergileyemeyip dış destekle bunu gerçekleştirmeye çalışması da devletin içinde
bulunduğu zor durumu göstermektedir.
Nasrallah, Hizbullah’ın yalnızlaşan bir siyasi hareket olmaması için çeşitli partilerle
diyalog kurarak Lübnan’da bir güç olarak yerleşmesini sağladı. Hizbullah’ın
karşısında bir cephe olsa da Nasrallah’ın Hristiyan, Arap ve Dürzi partilerden
bazılarıyla kurmuş olduğu müttefiklikte şu an için yalnızlaşmasını önlemektedir.
Yeni dönemde Hamaney’e bağlılıkları sorgulanmayacak olan Devrim Muhafızları’nın
Lübnan siyasetinde Hizbullah üzerinden etkide bulunabileceği bir dönem yaşanacaktır.
Ancak Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ile İran siyasetindeki ılımlı görüşlere sahip
kesimin Ortadoğu’da Yemen, Lübnan ve Suriye’de İran çıkarları doğrultusunda
vesayet savaşları yürüten örgütlere desteğini kesmesine ek olarak Suriye’deki Esad ve
Baas rejiminin tasfiye edilmesiyle Hizbullah’ın varlığını devam ettirmesi de giderek
zorlaştıracaktır. Körfez Savaşları sonrasında Irak’ta Saddam Hüseyin ve Baas
rejimlerinin tasfiye edilmesi Amerikan varlığını güçlendiren gelişmeler olduğu gibi
Suriye’deki bu tasfiye de böyle okunmalıdır.
Cumhurbaşkanı Joseph Aoun ve Başbakan Nawaf Salam, İsrail baskısı karşısında,
sivil İran uçaklarının Beyrut havaalanına inmelerine Avrupa Birliği’nin İran’a karşı
uygulamış oldukları yaptırımları gerekçe göstererek izin vermediler. AB kararını
dayanak göstererek meşruiyet yaratmaya çalışmalarına karşın, Lübnan’da İran
destekçisi gruplar protesto gösterilerine başladılar. Yaşanalar karşısında ülke iç
siyaseti yeni bir problemle karşılaşmış oldu.
İsrail’in Lübnan’dan sınırlı çekilme kararı da kendileri için öncelikli tehdit olan
Hizbullah’ın varlığını devam ettirmesine neden olacaktır. Hatta 2006 yılındaki İsrail-
Hizbullah Savaşı’nın sonrasındaki gibi Hizbullah’ın askeri varlığını büyütmesine dahi
neden olabilir. Burada da İran’daki Devrim Muhafızları ile Hizbullah arasındaki ilişki
belirleyici olacaktır. Ancak Esad rejiminin sonlanmasıyla birlikte İran’ın Hizbullah’a
Suriye üzerinden askeri ekipman desteklerini ulaştırması sonlandı. Aslında İsrail
açısından Hizbullah Lübnan’a müdahalesini meşrulaştırmada kullanacağı bir sebeptir.
Çünkü Hizbullah kurulmadan önce de İsrail Lübnan’a defalarca kez saldırmıştı.
Lübnan Başbakanı Nawaf Salam’ın İsrail’in Lübnan’dan çekilmesi ve Birleşmiş
Milletler kararına uymasını isteyen açıklamaları da, İsrail’den bir karşılık
bulmayacaktır. Çünkü mücadelesini Hizbullah’a karşı verdiğini açıklayan İsrail
açısından Hizbullah’ın halen daha hükümette yer alıyor olması kullanabilecekleri
geçerli bir bahane olacaktır. Buna ek olarak, Başbakan Salam’ın kendisinden önceki
hükümetlerin de ifade ettiği ve tekrarlanagelen Hizbullah’ın silahsızlandırılması
hedefi de gerçekleştirilemeyecektir. Çünkü siyasi ve diplomatik güçten yoksun kalan
Lübnan’da İsrail’e karşı duruş sergileyebilen tek örgütlü güç Hizbullah olmuştur.
Trump gibi İsrail yanlısı bir Başkan’ın varlığı Ortadoğu bölgesinde kurumlar
üzerinden ilerletilebilecek olan diplomasiyi öldürmektedir. Sahip olduğunu
düşündüğü kendi karizması ve müzakere yeteneğiyle sorunları çözebileceğini sanan
Trump aslında çözümsüzlüğe neden olmaktadır.
N. CEM TABANLI

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir