Musul’un terör örgütü IŞİD’ten temizlenmesi operasyonuna Türkiye hem bölgesel güç olması, hem Musul ile tarihsel, kültürel, etnik bağı hem de Musul’un geleceği nedeniyle söz sahibi olmak istiyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Musul operasyonuna katılacak gruplar arasında mezhepsel söylemlerde bulunması ve Şiileri hedef alması İran’ın tepkisine neden oldu. Amerika ise bölgeyi daha kolay şekillendirmek ve Türkiye’den Fırat Kalkanı harekatının acısını çıkarmak için Türkiye’nin operasyona katılmasını istemiyor. Bu nedenle Irak hükümetinin söylemleri üzerinden Türkiye’ye çeşitli mesajlar gönderiyor.
Türkiye özellikle son 15 yıldır Türkmenleri ihmal etmesinin ceremesini çekerken Irak Bölgesel Kürt Yönetimi üzerinden Musul’a dahil olmaya çalışıyor. Bu aslında Türkiye’nin Irak’ta izlediği yanlış politikaların bir sonucu olarak da karşımıza çıkmaktadır. Ancak Barzani yönetimi Türkiye lehinde açıklamalar yapılsa da Türkiye’yi Musul’da istemeyen önemli bir kesimde var.
Türkiye uluslararası ilişkilerde bazı Afrika ve Latin Amerika ülkeleri nazarında prestij kazansa da Ortadoğu’da ülkeleri için aynı durum geçerli değil. Karadeniz’den Irak’a, İran’dan Suriye’ye önemli derecede prestij ve güç kaybına uğradığı bir gerçektir. Bu nedenle dışa bağımlı yaşayan Irak hükümeti Türkiye’nin aleyhinde çok rahat şekilde açıklamalar yapabilmektedir. Türkiye’nin uğradığı güç ve prestij kaybı Türkiye’nin yaptırım gücünü önemli ölçüde zayıflatmıştır.
Türkiye, Musul operasyonuna katılmak için çalışmalarını sürdürürken ve tartışmalar devam ederken PKK aniden intihar saldırılarına hız verdi. Saldırılar artmasının iki nedeni olduğu öne sürülebilir. Bunlardan ilki Türkiye tarafından vurulan darbeler nedeniyle güç kaybeden PKK moral toplamaya çalışması ikincisi ise saldırı Musul tartışmaları ile direkt bağlantılı! Yani bölgeyi şekillendirme sürecinde Türkiye’nin ayak bağı olmasını istemeyen ABD, Türk siyasetini ve güvenlik güçlerini PKK saldırılarıyla daha çok meşgul ederek Türkiye’nin Musul için sarf ettiği enerjiyi minimuma indirmek neticede ise Türkiye’nin Musul operasyonuna katılmasını engellemek.
Türkiye bunun önüne geçmek için öncelikle dış politika da değişikliğine gitmelidir. Barzani gibi isimler yerine Irak merkezi hükümeti ile resmi temas kurmalı ve bu ülke ile bağlarını güçlendirmelidir. Daha sonra İran üzerinden geliştireceği diyaloglar ile bölgede elini güçlendirmelidir. AKP ayrıca Ortadoğu’da izlediği mezhepçi politikalardan vazgeçmeli ve Türkmenleri desteklemelidir. Bu politikaların yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan 1924- 1926 yılında yapılan anlaşmaları hatırlatmalı ve anlaşmaların bağımsız Irak tarafından onaylandığın da vurgulamalıdır. Suriye, İran, Rusya ile diyaloglarını güçlendirmelidir. Türkiye Fırat Kalkanı ile gösterdiği özveriyi göstermelidir. İç politikada ise Türkiye öncelikle terörle mücadele için bir yeni oluşum kurmalı ve terör konularında bu kurumun yoğunlaşmasını sağlamalıdır. Hem Musul hem de PKK saldırılarına yoğunlaşmak Türkiye’ye güç kaybettirecektir.
Amerika Araştırmaları ve Terör Uzmanı Emrah Kaya/ Kafkassam
Facebook- Twitter: @emrhky0407