KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Musul- Kerkük Türkmen ili olmadıkça IŞİD yenilmez!

Musul- Kerkük Türkmen ili olmadıkça IŞİD yenilmez!

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 7 dk okuma süresi
333 0

Musul- Kerkük Türkmen ili olmadıkça IŞİD yenilmez!
ömür
Musul ve Kerkük’e ilişkin yasal statünün nasıl olacağına dair tartışmalar Türkiye’nin tarihten gelen ve uluslararası anlaşmalara dayanan haklı talepleri karşılanmadıkça, Uluslararası koalisyonun IŞİDle mücadelesi uzun yıllar devam eder. Neden mi? Irak ve Suriye’nin kuruluşunu gerçekleştiren Sykes-Picot Anlaşması, 1916 yılında Fransız ve İngilizler arasında imzalandı. Bu anlaşma özellikle Ortadoğu’nun bugünkü haline gelmesine sebep olması açısından önemliydi. Şimdi tarihin çöplüğünde yerini alıyor. Bölgede sular mecrasına akıyor, mecrasında akıyor.

Bir önceki Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun “Türkiye Sykes Picot’un bekçisi değildir” sözü, Türkiye odaklı örgütlerinde yeniden dizaynını gerektiriyor. Irak ve Suriye’nin parçalanması gündemde. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani’nin, Iraklı Kürtlerin bağımsız bir devlete sahip olmalarının hiç olmadığı kadar yakın olduğunu, Sykes-Picot Anlaşması’nın hükmünü yitirdiğini açıkladı ve bölgede artık yeni bir uluslararası anlaşmaya ihtiyaç olduğunu belirtmesi, bölgedeki yeni dönemin habercisi.

Dünkü yazımda belirttiğim gibi; Türkiye’nin terör örgütü PKK ile sorunlarına, anlaşmazlıklarına ve neredeyse yarım yüzyıla yayılan düşük yoğunluklu asimetrik çatışmasına takılıp kalmamak gerekiyor. Örneğin Türk yetkililerin terör örgütü olduğunda ısrar ettiği PYD, Türkiye ile ilişkilerinde kendisine biçilen uluslararası ve bölgesel role göre konum ve strateji belirliyor. PYD’nin Suriye’deki politikası Türkiye’nin hem elini güçlendiriyor hem işlerini kolaylaştırıyor. Bu kolaylık sadece Suriye ile sınırlı mı? Tabiki hayır! Musul ve Kerkük krizinde de PYDnin mevcudiyeti Türkiye’nin elini güçlendiren bir etken.

Süleymaniye’yi ziyaret eden PYD Eş Başkanı Salih Müslim, YNK ve Goran Hareketi’nin üst düzey yetkilileri ile bir araya gelmişti. Müslim, burada yaptığı açıklamada, ‘‘Kürd devletinin zamanı geçmiştir. Kürtlerin tek umudu Bağdat’a dönülmesidir’’ şeklindeki açıklaması tartışmaları ateşledi. Bu sözlerin açılımı şudur; Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Rojava kantonlarının federatif yapıya dönüşmesine her türlü desteği vermelidir. Ayrıca tek başına bu işin altından kalkamaz. Türkiye’nin Musul ve Kerkük’e bakış açısını unutmayın. Kürtler ne kadar devlet kurma hakkını kendilerinde görüyorsa Türkmenlerde görür.

Irak-Kürt çatışmasının Ninova’da yani Musul’da patlak vermesinin beklediği bu günlerde Salih Müslim’in Kerkük ve Süleymaniye ziyareti daha farklı bir anlam kazanıyor. Musul’un çevresi Kürtler için bilhassa önem taşıyor. Stratejik derinlik sağlayan bu bölge, Irak Kürdistanı’nın başkenti Erbil (Hewler) ile son 10 yıldır sürekli istikrasız olan Musul şehri arasında bir tampon bölge işlevine sahip. Nitekim Musul’daki durumun yakın zamanda düzelmesi pek olası görünmediği gibi, bölgedeki anlaşmazlıkların IŞİD sonrası dönemde de sürmesi kuvvetle muhtemel.

Türkiye’nin Musul ve Kerkük’ün geleceğine dönük seri toplantılar gerçekleştirdiği Fars Haber Ajansının gündeminde. Ajans; Iraklı kaçak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi ve Rafi İsavi’nin Ninova’nın (Musul) kaçak valisi Asil Necifi ile birlikte iki gün önce İstanbul’da Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile bir görüşme gerçekleştirdiklerini, Felluce operasyonu, Musul’un kurtuluşu ve Sünni bir devletin kuruluşu gibi konuların, yani özetle Irak’ı parçalama planının tartışıldığını, bir sonraki oturuma Irak’tan diğer bazı şahsiyetlerin de katılmasının kararlaştırıldığını belirtiyor. Ayrıca bu gizli toplantıya Türk Silahlı Kuvvetlerinden bazı generallerinde Felluce ve Musul operasyonlarını incelemek üzere katıldıkları kaydediliyor.

Her güç odağının Musul ve Kerkük’ün statüsü için farklı yönetim projeleri var. Mesela; Kürtler, Irak merkezi hükümetinin bilhassa da Halk Seferberlik Birlikleri çatısı altındaki Şii milislerin Musul’un kurtarılmasından faydalanarak Bağdat’ın bölgede yeniden otorite kurmasını istemiyor. Benzer durum Kerkük içinde geçerli. Bazı Kerküklüler, Kerkük’ün tümünün Kürdistan’ın mülkü olmasını isterken, KDP Erbil’e bağlanmasını, KYB Süleymaniye’ye, Kerkük Valisi Necmeddin Kerim ise Kerkük idaresine bağlanmasını istiyor. Kerkük Valisi Necmeddin Kerim, Kerkük’ün “özerk bölge” olmasına ilişkin, “Türkiye’de dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’yla bir toplantı yaptıklarını, daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşüldüğünü, Türk yetkililerin açık bir şekilde Kerkük’ün özerk bir bölge olmasını talep ettiklerini söylüyor. Bana kalırsa Türkiye Necmettin Kerim’e özerk Kerkük bölgesinin başkanlığını destekleme sözü vermiş olmalı.

Bölgedeki güç odaklarının da Kerkük üzerinde kendi çıkarlarına göre planları mevcut. Irak, petrolünün çekiciliğinden dolayı Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’ne bağlanmasını istemiyor. Her defasında Kerkük’ü bir Irak kenti olarak tanımlıyor. Kerkük’te hâkimiyet kuramamaları ihtimalinde ise Kerkük’ün özerk bir bölge olmasını istiyor. İran ise Kerkük’ün Bağdat’a yakınlaşmasını istiyor. bu isteği gerçekleşmemesi halinde Celal Talabani’nin partisi Yekîtîya Niştimanîya Kurdistan yani Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin denetimindeki Süleymaniye’ye yakınlaşmasını tercih ediyor. Türkiye baştan tavrını koydu, Kerkük’ün özerk olmasını, özerk olmaması halinde ise Erbil’e bağlanmasını istiyor. Ancak Irak Türkmen Cephesinin Fedaratif Türkmen İli projesini de yabana atılmamalı.

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir