Rusya-Ukrayna askeri ihtilafının çözümüne ilişkin müzakerelerin bir turu bugün Riyad’da gerçekleşecek. Ancak öncekilerden farklı olarak bu kez ABD’nin arabuluculuğunda, Ukrayna ve Rusya’nın katılımıyla gerçekleşecek. Doğrudur, partilerin heyetleri ayrı odalarda oturacak ve Amerikalılar aralarında “mekik diplomasisi” yürütecek.
Bu “kırık telefon” pazarlık formatının başarılı olup olmayacağı önümüzdeki günlerde belli olacak.
Ancak Rusya’nın heyetinin yapısı, Rusya’nın açıkladığı şekliyle, ilk başta gerçek niyetlerinin ciddiyeti konusunda ciddi şüpheler uyandırıyor.
Zira Vladimir Putin, böylesine önemli bir sürece katılımı, birincisi, Amerikan ve Ukrayna delegasyonlarının diplomatik varlık düzeyine uymayan yetkisiz yetkililere emanet etti.
Böylece Rusya, müzakerelerde Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Grigori Karasin ve Rusya FSB Beşinci Servisi’nin başkanlığı döneminde Ukrayna yönetimini başarısızlıkla denetleyen ve bunun bedelini de mevkisiyle ödeyen FSB Müdürü Danışmanı Sergey Beseda tarafından temsil edilecek.
Yani görüşmelerde Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan hiçbir temsilci bulunmayacak.
Ukrayna’nın görüşmelerde, ele alınan konularda yetkin olan Savunma Bakanı Rustem Umerov ve Cumhurbaşkanlığı İdaresi Başkan Yardımcısı Pavlo Palisa tarafından temsil edileceği belirtilirken, heyette enerji uzmanları ve Zelenskiy’nin ifadesiyle “liman altyapısı konusunda derin bilgiye sahip kişiler” de yer alacak.
Amerikalı müzakereciler arasında Marco Rubio’nun politika planlama direktörü Michael Anton’ın yanı sıra Kellogg’un danışmanları ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz’un temsilcileri de yer alacak.
Öte yandan Rusya, Zelenskiy’in denizde ve havada ateşkes önerisi ile Trump’ın kara ateşkesi seçeneğini görüşmeyi başlangıçta reddetti ve masaya sadece enerji sistemine yönelik saldırılardan ve Karadeniz’de askeri harekâttan vazgeçilmesini koydu.
Bu durum, esas itibariyle sadece Ukrayna’ya karşı Karadeniz’de acı bir yenilgi yaşayan, kendi filosuna bile sahip olmayan ve Ukrayna’ya ait insansız hava araçlarının sürekli olarak petrol rafinerileri ve diğer Rus enerji tesislerine yönelik saldırılarına maruz kalan Rusya’nın çıkarlarına uygundur.
Bugün Moskova için, karadaki askeri operasyonları kısıtlamaktan çok, filosunun ve petrol tesislerinin kalıntılarını uzun menzilli insansız hava araçları saldırılarından korumak daha önemli; karada bir avantaja sahip ve küçük adımlarla da olsa büyük kayıplar pahasına da olsa ilerlemeye devam ediyor. Rusya’nın askeri ve ekonomik açıdan nefes alacak alana ihtiyacı var. Rusya’nın Ukrayna güçlerinin büyüklüğünü ve teçhizatını sınırlama konusundaki ısrarı, Kremlin’in kendi ordusunu yenileyip yeniden kurduktan sonra tekrar işgal etme niyetinde olduğunun bir işareti.
Ukrayna’nın şehirleri, sivil altyapıyı ve halkı günlük drone ve füze saldırılarından koruması gerekiyor. Bu arada, müzakere süreci ve Putin’in Trump’a ateşkes sözü vermesiyle birlikte bu olaylar daha da sıklaştı ve yoğunlaştı. İmzalı bir belge olmadan söylenen sözlerin, şeref sözü olmadıkça, hiçbir kıymeti olmadığı doğrudur. Ancak Rus topraklarında Rusları öldürmeyen ve sivil altyapısına zarar vermeyen Ukrayna için, dün gece olduğu gibi, insansız hava araçlarının Odessa’yı tahrip etmemesi ve Kiev sakinlerinin evlerine uçup onları diri diri yakmaması için bu konuda bir anlaşmaya varılması önemlidir.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tammy Bruce, Perşembe günü yaptığı açıklamada, Ukrayna ve Rusya’nın “tam bir ateşkese sadece bir taş atımı uzaklıkta” olduğunu ve Riyad’daki görüşmelerin “kalıcı bir barışa” yol açabileceğini söyledi. Trump’ın beceriksiz ekibinin Putin’in hedeflerini ve yaptıklarını anlamakta zorluk çektiği, sadece düşüncelerini değil, sözlerini de okuyup analiz etmekte başarısız olduğu anlaşılıyor.
Aksi takdirde, çözümü olmayan bir denklemin ortak paydasını bulmak için kıtalararası bir uçuşta zaman kaybetmez ve odalar arasında koşturmazdım. Hele ki tarafların istekleri uyuşmuyorsa ve odalardan birinde yetkisi olmayan kişiler oturuyorsa. Tıpkı İstanbul’da hiçbir şeye karar vermeyen, hiçbir şeye etki edemeyen Medinsky’nin başmüzakereci olarak atanması gibi.
Amerikalılar başlangıçta bir miktar uzlaşma sağlamayı başarsalar bile, Rusya’nın Ukrayna’yı tam kapsamlı işgaliyle sonuçlanan talihsiz Minsk sürecinin gelecekte tekrarlanmayacağının garantisi nerede?
30 günlük ateşkesi kim ve nasıl garantileyecek? Trump’ın, göreve geldiği 100 gün içinde Ukrayna’daki savaşı sona erdirme konusundaki başarıları hakkında en azından bir rapor verme telaşı ve Zelenskiy’e yönelik yoğun baskı, Rusların Ukrayna’yı istikrarsızlaştırmayacağı ve düşmanlıklara yeniden başlamayacağı yönündeki etkili izleme ve garanti konularını gölgede bıraktı. Bu izlemenin Batılı uçaklar ve istihbarat bilgisi toplayan uydular tarafından yapılması planlanıyor.
Amerikalılar ise yaptıkları açıklamalara bakılırsa bu görevi müzakere masasına bile oturtulamayan Avrupalıların omuzlarına yüklemek istiyorlar. Yani, Trump ile Zelenskiy arasındaki Beyaz Saray görüşmesinde ve sonrasında zaten gösterildiği gibi, Zelenskiy’e baskı yapıyorlar, yardımları kesmekle tehdit ediyorlar; Putin’in şartlarını Ukrayna’ya dayatmak; Tehlike bölgesinde bulunan Avrupa’nın çıkarlarını dikkate almıyorlar ama işgalciyle yaptığı anlaşmaları savunmaya zorluyorlar.
Ukrayna’nın Putin-Trump ikilisinden sağ çıkıp çıkamayacağını zaman gösterecek ve bu da bugün başlayacak…