KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Mehmet Fatih Ceylan​: Güney Kafkasya’da barış Türkiye’nin çıkarlarıyla doğrudan uyumludur

Mehmet Fatih Ceylan​: Güney Kafkasya’da barış Türkiye’nin çıkarlarıyla doğrudan uyumludur

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 10 dk okuma süresi
102 0

Emekli Büyükelçi Ceylan: Güney Kafkasya’da bir an evvel barış, huzur, istikrar ve refah kuşağı oluşturulması Türkiye’nin çıkarlarıyla doğrudan uyumludur
Türkiye’nin eski NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan​, bölgedeki gelişmelerle ilgili Independent Türkçe’nin sorularını yanıtladı

Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan​, bölgedeki gelişmelerle ilgili Independent Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in Güney Kafkasya turu yapmasının amacı neydi?

Genel Sekreter Stoltenberg’in görevi bu yılın ikinci yarısında bitecek. Genel Sekreterler, görevleri sona ermeden NATO üyesi ülkeler ile mümkün olduğunca ortak ülkelere veda ziyaretlerinde bulunurlar. Bu olağan bir uygulamadır.

Diğer yandan, Stoltenberg’in üç Güney Kafkasya ülkesini kritik sayılacak bir dönemde ziyaret etmesi ilgi çekmektedir. Bu ziyaretin Karabağ’ın işgalden kurtarılması ertesinde ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barışa gidilen bir süreçte gerçekleşmiş olması önemlidir.

Ziyaret vesilesiyle Stoltenberg’in bölge ülkelerine verdiği mesajlar vasıtasıyla barış ve istikrar çağrısında bulunması, esasen üç bölge ülkesinin 1994’ten bu yana NATO ortağı bu ülkelerle olan, dolayısıyla son otuz yıldır gündemde tutulan telkinlerle uyumludur.

Ancak, konjonktür değişmiş, Azerbaycan işgâl altında tutulan topraklarını kurtarmış, bu bağlamda bölgesel barışa yol açabilecek bir süreç başlamıştır.

Bu sürecin daha da pekişmesi bölgesel barış açısından önemlidir. Diğer yandan, birtakım iniş-çıkışlara rağmen, Gürcistan’ın özellikle 2014 yılından bugüne kadar geçen sürede NATO’yla olan ilişkileri bir hayli gelişmiş olsa da Gürcistan’ın toprak bütünlüğü henüz sağlanamamıştır.

Bu çerçevede, uzun vadeye yönelik bir perspektifte Gürcistan’ın NATO ve AB üyelik beklentisinin canlı tutulması Genel Sekreterin bu ülkeyi ziyaretinin ana nedenlerinden biridir.

Özetle, ziyaret önemli bir dönemeçte yapılmıştır. Ortadoğu’daki durumun da etkilediği bölgedeki dengelerin değiştiği bir ortama denk gelmiştir.

Her üç ülkeyle de ortaklık ilişkisi bulunan NATO’nun en üst düzey yetkilisinin İttifakın kuruluşunun 75. yıldönümünde yaptığı ziyaretin anlamlı olduğunu düşünmek mümkündür.

Özellikle Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan süreçte Ermenistan’ın önce adım adım, şimdi ise hızlı biçimde Rusya’dan uzaklaşarak AB’ye entegre olduğunu, Azerbaycan’ın ise Rusya’ya daha fazla yanaşmaya çalıştığını görüyoruz. Bu durum Stoltenberg’in gezisinde de kendi gösterdi. Nasıl yorumlanmalı efendim?

Ermenistan’ın, Rusya’nın ülkedeki nüfuzuna karşı mesafe koymaya çalıştığı gözlenmektedir. Batılı ülke ve kurumlarla olan bağlarını arttırmaya yöneldiği de görülmektedir.

Öte yandan, Ermenistan’ın bu yöndeki arayışının daha sağlam bir zemine oturması için Azerbaycan’la olan ilişkilerini bir barış anlaşması imzalamak suretiyle pekiştirmesi orta-uzun vadede bölgesel çapta daha kalıcı bir yol oluşturacak ve mevcut arayışına ivme kazandırabilecektir.

Çok değişkenli ve çatışmaların arttığı bir ortamda Azerbaycan’ın Rusya’ya yaslanma görüntüsü vermesi, diğer bir anlatımla, Ukrayna’da saldırgan bir tavır sergileyen bir devletle ilişkilerini ileri seviyelere çıkarması kendi bileceği bir yaklaşımdır.

Ancak, görüldüğü kadarıyla, küresel sistemde ortaya çıkan çok sarsıntılı bir dönemde, fiiliyatta gerçek olmasa da, söylem düzeyinde Rusya’yla ilişkilerini idame ettirmeye yönelmesinin anlaşılabilir bir tercih olduğu söylenebilir.

Buna karşılık orta-uzun vadede Rusya bakımından meydana gelebilecek farklı bir durumu gözeterek somut biçimde revizyonizme kayan bir Rusya’yla ilişkilerinin dozunu kendi belirleyeceği bir dengede tutmayı, bu itibarla büyük güçler arasında uzun süreceği ortaya çıkan mücadelede bu büyük rekabetin öznelerinden biri haline gelmemeyi yeğleyeceği öngörülebilir.

Azerbaycan da, Ermenistan gibi, İran faktörünü ve İran’ın bölgede oynamakta olduğu rolü hesaba katmak durumundadır.

G7 ülkeleri Rusya’nın yurtdışında el konulmuş mal varlıklarından gelecek paranın Ukrayna’ya verilmesinin metotlarını ararken Avrupa Birliği kendi kontrolündeki Rusya varlıklarından gelen paraları artık Ukrayna’ya yönlendirmeye başladı. Bu süreç savaşın seyrini nasıl etkileyecek?

Rusya’nın yurtdışındaki varlıklarına el koyulması ve bunların bir nevi savaş tazminatı olarak kabul edilip, Ukrayna’ya kanalize edilmesi bir süredir Batı ülkelerinde uzun müzakerelere konu olmaktadır.

Bu bağlamda, meselenin hukukî boyutları düşünüldüğünde ortada tam bir görüş birliği olduğunu öne sürmek mümkün değildir.

Ukrayna’daki savaşın gidişatı ve hem savaş boyunca hem savaş sonlandığında Rusya’nın izleyeceği yollar ve yapacağı tercihler, yurtdışındaki mal varlıklarının akıbetini de tesir edecektir.

Ukrayna’ya yapılmakta olan askerî ve malî yardımların ağırlık merkezini Batı ülkelerinin bunun için ayıracağı parasal tahsisat oluşturacaktır.

Rusya’nın yurtdışındaki varlıklarına el koymak suretiyle savaşın durdurulmasının mümkün bulunmadığı son gelişmelerle birlikte anlaşılmıştır.

Her hâl ve kârda bu varlıkların dondurulmuş vaziyette tutulmaları ve bunların geleceğine Rusya’nın mevcut ve ileride alacağı tutuma göre karar verileceği öngörülebilir.

Ukrayna ordusunun en üst kademesinde yapılan değişiklik ve bir dönem NATO’da görev yapmış Sırski’nin komutanlığına getirilmesi nasıl yorumlanmalı?

General Sırski, hiç şüphesiz askerî kariyeri boyunca ve özellikle savaşta üstlendiği görevlerden edindiği tecrübeyle Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin önde gelen komutanlarından biridir.

Savaşın gidişatında Başkomutanların önemli roller oynadığı kuşkusuzdur. Ancak, bu rolün bîhakkın yerine getirilmesi için Başkomutana bağlı askerî imkân ve kabiliyetlerin yeterli olması ve bunların etkin komuta-kontrolü ön koşuldur.

An itibarıyla Ukrayna çok iyi ve fedâkârâne bir savunma uğraşı sergilemekle birlikte elindeki askerî yetenekler desteklenmediği takdirde Rusya karşısında gerekli direnci göstermesi güçlük arz edecektir.

Dolayısıyla, Başkomutan Sırski’nin sahada ortaya koyacağı başarı, Batıdan gelecek yardımların sürekliliğiyle doğru orantılı olacaktır.

Gürcistan ve Ermenistan’ın NATO üyesi olup da Azerbaycan’ın bu sürecin dışında kalması özellikle Azerbaycan’ın geleceğini nasıl etkileyecektir?

Toprak bütünlüğü bozulmuş Gürcistan’ın, 2008 NATO Brüksel Zirvesi kararına rağmen kısa-orta vadede NATO üyesi olamayacağı anlaşılmalıdır.

Toprak bütünlüğünden mahrum kalmış bir ülkenin NATO’ya üye yapılması, genişleme için bizatihi NATO’nun kendisinin belirlediği kriterlere uymamaktadır.

Üye ülkelerin birçoğu, toprak bütünlüğü bozulmuş bir ülkeyi, Vaşington Antlaşmasının ünlü V. maddesinin güvenilirliğinin sorgulanmaması için İttifak’a üye yapılmasını arzulamamaktadır.

Dolayısıyla, an itibarıyla bu meselede NATO içinde görüş birliğine varılması mümkün değildir.

Azerbaycan ve Ermenistan’ın NATO’ya üyeliği konusuna gelince; bu iki ülkenin de NATO’ya üyelik başvurusunda bulunmak gibi bir eğilime şimdilik sahip olmadıkları görülmektedir.

İkisi arasında kalıcı bir barış tesis olunduğu takdirde bu konuda nasıl bir tutum alacakları ise belirsizliğini korumaktadır.

Diğer yandan, mevcut şartlarda iki ülkenin NATO’ya üye olma ilke ve ölçütlerini karşılamadıkları aşikârdır.

NATO Genel Sekreteri’nin Güney Kafkasya gezisinden sonra Türkiye bölgeye nasıl bir yaklaşım içine girmeli?

NATO Genel Sekreteri’nin bölgeye yaptığı son ziyaret ve bölge ülkelerine verdiği mesajlardan bağımsız olarak Güney Kafkasya’da bir an evvel barış, huzur, istikrar ve refah kuşağı oluşturulması Türkiye’nin çıkarlarıyla doğrudan uyumludur.

Bu itibarla, Azerbaycan ve Ermenistan arasında kalıcı bir barışın sağlanması Türkiye için çözüme kavuşması gereken bir meseledir ve önceliklidir.

Barışa, müzakereler yoluyla ve öncelikle bölgesel temelde varılması amacıyla Türkiye olumlu ve cesaretlendirici bir yaklaşım sergilemektedir.

Özellikle Azerbaycan ve Ermenistan arasında gecikmeksizin bir barış anlaşmasına varılması hem her iki ülke hem Türkiye açısından önemli bir gelişme olacak, bölgenin ekonomik-ticarî ilişkilerine ivme ve içerik kazandıracaktır.

Bu bağlamda, Türkiye’nin Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün yeniden ihya edilmesine dönük tutumunun değişmesini beklemek mümkün değildir.

Bu çerçevede Türkiye’nin, Gürcistan’la olan sıkı ve yakın bağlarını koruyup, geliştirmeye çalışacağı beklenmelidir.

https://www.indyturk.com/node/712406/haber/emekli-b%C3%BCy%C3%BCkel%C3%A7i-ceylan-g%C3%BCney-kafkasyada-bir-evvel-bar%C4%B1%C5%9F-huzur-istikrar-ve-refah

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir