Yunanistan’ın Deniz Parkı projesi ile Adalar Denizinde nelerin peşinde olduğu açıklamadan Türkiye’nin karasularını da kendi karasuları görerek Türkiye’den izin almadan uluslararası hukuka aykırı olarak başlattığı Deniz Parkı projesi ile dünya kamuoyu önünde çevreci bir kimlik ile kendini göstermek istemektedir.
Dolayısıyla Türkiye’yi çevreci karşıtı ve karasularını işgal eden ülke konumuna sokarak dünya kamuoyu önünde dün olduğu gibi bugünde toprak ve karasularını genişletme gayret içindedir.
AB’nin çevreci projeleri içinde 3.5 milyar Euro ile desteklediği ve GKRY,Portekiz, Polonya dahil ülkelerin bu fondan yararlanarak denizlerde çevreci temizlik projesi ile ortaya koyulan proje algıda çevreci bir proje olarak Türkiye’nin önüne çıkarılmaktadır.
Yunanistan’ın İon’ya ve Adalar Denizinde ilan ettiği alanlarda böyle bir çevreci proje ile 870 milyon Euro ile AB’den alacağı finansı adı çevre temizliği ile adlandırmaktadır.
Lozan Antlaşması dışına çıkararak karasularını 6 mile çıkaran ve kazanımlar elde eden, Yunanistan yeni kazanımlar elde etme peşinde olduğu görülmektedir.
Bu durum Adalar Denizinde statüsü belli olmayan ada ve kaya parçacıklarını çevre projesi ile ele geçirme harekatı olarak ortaya çıkmaktadır.
Stratejik öneme sahip olan boğazların önünde masum görünen bir plan ile set çekme harekatıdır.
Atina deklarasyonu ile başlayan yumuşama politikasını kötüye kullanmaktır.
Dışişleri Bakanı Dendias’ın açıklaması ile 12 mile karasuları çıkarma planlarını hep gündemde tutan Yunanistan ,Türkiye ile gergin atmosfere tekrar dönmek isteyen açıklamaları bu proje ile kendine yeni bir çıkış yolu olarak yer bulmaktadır.

Türkiye’nin zafiyet ve hassasiyetlerini dün olduğu gibi bugünde yok sayan anlayışın asla son bulmayacağının son dönemlerdeki önemli göstergesidir.
ABD ve AB destekli proje ile Girit üzerinden oluşturulmak istene kelepçe Yunanistan’ın Türkiye’nin KALKINMA YOLU Projesi öncesi sahneye çıkması manidar.
Yunanistan buna göre ;
Kara sularını genişletme,
Egemenlik kazanma,
GKRY ve Akdeniz’de kendine ait olmayan haklarını tekrar gündeme getirmektir.
Dolayısıyla AB tarafından Yunanistan’ın desteklenmesi AB’nin Türkiye’den istediği Akdeniz’de sondaj yapılmaması ve GKRY’nın haklarına saygı gösterilmesini istemesiyle ateşe doğru yönlendirme yaptığı görülmelidir.
Montrõ’de istediğini elde edemeyen ve Karadeniz’e giremeyen , ABD ve AB Karadeniz’e ulaşamayınca yeni stratejiler ile oyununu ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin bir Yunanistan sorunu yok ancak Yunanistan’ın Türkiye sorunu olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla çevre ile ortaya çıkan Yunanistan, eğer çevre temizliği ile var olacak ise ortak plan çerçevesinde işbirliği ile bu sorunu Türkiye ile beraber çözebilir.
Uluslararası deniz hukukuna göre bir Ada devleti olmayan Yunanistan sadece ADASI olan bir devlettir.
Mehmet BOZKUŞ Stratejist-Algısal Siyaset KAFKASSAM