Afrika Kıtası tarihin her döneminde çekişme ve güç merkezi olan bir coğrafya olmuştur. İki Kutuplu Dünya düzeninden önce Avrupa Ülkelerinin ,iki kutuplu dünya düzeninde ABD ve SSCB arasında , şimdi ise Küresel Batı ve Küresel Doğu arasında çekişme ve güç merkezi alanında etkin olma mücadelesinin verildiği kıtadır.
Afrika kıtası Batı ile Doğu için rekabet ve üstünlük mücadelesinin uygulama merkezi ve strateji geliştirme alanı olarak kullanılmasının en büyük sebeplerinden birisi sahip olduğu önemli jeopolitik konumudur.
Afrika kıtası yeraltı ve yerüstü zenginlikleri,jeostratejik,jeopolitik konumu ve geçiş yolları,stratejik öneme sahip limanlarıyla deniz ticaretindeki önemi ile hem gündemde yerini almış ve güç çekişme merkezi olmuştur.
Bugün ise kendi benliklerine dönen Afrika Ülkeleri dünya siyasetinde sahip oldukları zenginliklerin farkına vararak mücadele alanında kendilerine yer açmak istemektedirler.
Afrika kıtası özellikle istikrarsızlığın merkezi ve bir çok insani sorunun, dramın ve ihlalin merkezi konumunda kalması küresel güç odakları tarafından istenmiş, bugün ise bu durumun devam etmesi istenmektedir.
Küresel Batı’nın (çatışmayan Küresel Batı ile Rusya dahil) uluslararası organizasyonları olan güvenlikten,ekonomiye kadar bir çok yapı üzerinden Afrika kıtasında istedikleri ülkeleri istedikleri gibi yöneten ve sömüren politikalar ile Küresel Batı günümüze kadar geldi.
Günümüzde ise Küresel Doğu’nun yükselen ülkelerinin Afrika Kıtasına yönelik kendi bağımsız politikaları ile ekonomiden güvenliğe ve kültürel benliklerinin kazanmaları da dahil olmak üzere bir çok alanda işbirliği sürecine girdikleri görülmektedir.
Kürersel Doğu’nun yükselen güçleri olan Türkiye,Çin,Rusya Afrika kıtasında kendi planlarına göre oluşturdukları, birbirlerinin alanına girmeden, çatışma kültürü yaratmadan, yeni politikalarıyla beraber güvenlikten yeraltı yerüstü zenginliklerine kadar, birçok alanda yeni işbirliği anlaşmalarıyla Küresel Batı’nın sömürdükleri tüm yapıların karşısında yer alarak Afrika Ülkelerinin kendilerinin olan ancak şimdiye kadar kendilerine verilmeyen değerlerin farkına varmalarını sağladılar.
2023 NATO Vilnius toplantısında NATO yeni stratejileriyle beraber üç stratejik bölge oluşturulmuş buna göre ;
1.Bölge İngiltere ve Norveç’i içine alana coğrafi bölgede bütün kontrollerin Küresel Batı tarafından kontrol edilmesi ve güvenlik dahil yeni stratejilerin belirlenmesi ve Küresel Doğu’nun güçlü ülkelerinin bölge etkinliklerine karşı stratejik işbirliği çalışmalarının yapılmasıdır.
2.Bölge Akdeniz’den Balkanlara ve Karadeniz dahil olmak üzere Kafkaslar ve Batı,Orta ve Doğu Avrupa’yı içine alan bölgedir. Bu bölgedeki esas amaçları Rusya ve Çin’in bütün yapılanmalarına karşı olmak üzere yeni cepheler oluşturmak ve Rusya ve Çin’in hedeflerine karşı mücadele alanı oluşturulmasıdır.
3.Bölge olarak ise Afrika Kıtası,Orta Doğu olmak üzere Sahel Bölgesi (Sahel Batı Afrika’da doğuda Atlantik Okyanusunda Kızıl denize kadar uzanan 5000 km’lik bir uzantı üzerinde Moritanya, Senegal, Mali, Nijer, Çad, Sudan, Burkino Faso ile Nijerya’yı içine alan bölgedir.) ve Sahra Altı Ülkeleri( Sahra Altı Afrika ülkeleri Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Somali, Güney Sudan ve Uganda’yı içine alan bölgedir.)
Sahra Altı Afrika coğrafi olarak Sahra Çölü’nün güneyinde yer alan bölgeyi; siyasi olarak, aynı bölgedeki Sudan harici ülkelerin tamamını ifade eder. Bölge Afrika’nın Arap Devletleri’n bulunduğu Kuzey Afrika dışında kalan bölgesidir.
Küresel Batı’nın Atlantik merjezli güvenlik yapılanması ile Afrika kıtasını kendi risk alanında görerek menfaatlerinin korunması politikası ile Afrika Kıtasının istedikleri kontrol etmek üzere planlarının ortaya konulmak istenmesidir.
Afrika kıtası, mevcut potansiyeline kıyasla küresel siyasetin ve ekonominin arka sıralarında bir konumda bulunsa da, değişen dengelerle beraber Küresel Batı ve Küresel Doğu’nun Ukrayna Rusya ve Filistin İsrail Savaşları sonrasında emperyalizmin en çok kayıp ettiği bölge olmasıdır. Giderek artan önemi nedeniyle büyük bir çekişme alanı olarak bugün yerini aldığını görmekteyiz.
Afrika Kıtasında bugün Batı destekli terör gruplarının Afrika’nın birçok Ülkesinde saldırılar düzenledikleri görülmektedir. Afrika Ülkelerinin Batılı sömürgeci ülkelere karşı aldıkları sert politika kararları ve ülkelerinden kovmalarıyla beraber şimdiye kadar Batı’nın sömürerek ayakta kalmasını sağlayan ekonomik kaynaklarından yoksun kalması Batı için birçok sorunu da beraberinde getirmektedir.
Küresel Batı için Ülkeler ve bölgeler arasında ticaretin yapılabilmesi için ham madde, üretim ve pazar olmak üzere üç unsura ihtiyaçları vardır.
Birbiriyle sürekli etkileşim halinde olan bu unsurlardan birinin eksik olması durumunda ticaret düzenli gerçekleşmez.
Afrika Kıtası Küresel Batı için son derece önem arz etmektedir.
‘’ Küresel GSYH’nin yüzde 3,5’ini temsil eden Afrika’da (2021 yılında bu oran yüzde 3,2 idi) dünya nüfusunun yaklaşık yüzde %18’i yaşamaktadır. (1,3 milyar kişi).
Ülkeler özelinde incelendiğinde, yaklaşık 217 milyon nüfusu ile Nijerya Afrika’nın en büyük nüfusa sahip ülkesidir. Mısır ve Etiyopya ise Nijerya’dan sonra 104 milyon nüfus ile ikinci ve üçüncü sırada yer almaktadır. Söz konusu ülkeleri Demokratik Kongo Cumhuriyeti (96,8 milyon),Tanzanya (61,5 milyon) ve Güney Afrika (60,6 milyon) takip etmektedir.
2022 yılı sonunda Afrika kıtasının toplam GSYH büyüklüğü 2,9 trilyon ABD dolarına ulaşmıştır.
Kıtanın en yüksek nüfusuna sahip olmasının yanı sıra dünyanın 9. büyük petrol ihracatçısı arasında yer alması sebebiyle 477 milyar ABD doları GSYH büyüklüğü ile Nijerya ilk sırada yer almaktadır. Bu ülkeyi GSYH büyüklüğüne göre sırasıyla Mısır, Güney Afrika, Cezayir ve Fas takip etmektedir. Bu 5 ülkeyi ise Angola ve Doğu Afrika ülkeleri takip etmektedir.
IMF, kıta nüfusunun gelecek 5 yılda (2027 yılı sonunda) yaklaşık 175 milyon kişi artacağını öngörmektedir. Bu süreçte, en yüksek nüfus artışının 28,1 milyon kişi ile Nijerya’da, 16,8 milyon kişi ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde ve 10,8 milyon kişi ile Mısır’da gerçekleşmesi beklenmektedir.
Doğu Afrika ülkelerinin toplam nüfusunun 34,8 milyon kişi artması beklenirken, Kuzey Afrika’nın 22,9 milyon kişi ve Batı Afrika’nın 44,5 milyon kişi artması öngörülmektedir.
Afrika ülkelerinin ihracat verileri incelendiğinde, 2022 yılında yapılan ihracatın dörtte birinden fazlasını (%27) tek başına ham petrol oluşturmaktadır. Ham petrolü doğal gaz (62,7 milyar ABD doları) ve altın (29,4 milyar ABD doları) takip etmektedir.
İlk 10 ürün içerisinde Cezayir’in ham petrolün işlenmesi sonucu üretilen yakıt ve petrol yağları ile Güney Afrika ve Fas’ın ihracatını yaptığı otomobil ürünleri haricindeki bütün ürünler madeni ve tarıma dayalı emtiadan oluşmaktadır.
2021 yılında Afrika’nın ihracatındaki ilk 10 kalem içerisinde nominal ihracat değeri en fazla artan ürün kömür ve doğalgaz olmuştur. En fazla düşüş ise demir ve altında gerçekleşmiştir. ‘’(IMF)
Küresel politikalarda Batı’nın coğrafi keşifleriyle Afrika kıtasının stratejik önemini ortaya çıkarmaktadır.
Afrika kıtası genelinde birçok terör örgütünün de oluşmasını beraberinde getirmiştir. Afrika Kıtasında terör saldırıları güvenlik, istikrar ve refahın önündeki en büyük engeli teşkil etmektedir.
Afrika kıtasında radikalleşen terör unsurlarının ve geçmiş dönemlerdeki sömürge politikalarının izlerini oluşturan felaketlerin artış göstermesi ABD ve AB güçlerinin gerekçe olarak kendilerine yer edinmelerine ve küresel politikada varlık göstermelerine etkin olmalarını sağlamaktadır..
Çin’in ekonomik büyümesi ile beraber ihtiyaç duydukları hammadde ve enerjiye ulaşmak için Afrika kıtasında yatırımlara ve işbirliklerine gitmesiyle beraber Küresel Batı Afrika Kıtasındaki kayıplarını keşfetmesi kıtada küresel ölçekli çekişmeleri terör örgütlerinin üzerinde oluşan politikalarla karşı karşıya getirmeye başlamıştır.
Çin Afrika Kıtasında ve dünya genelinde uyguladığı ekonomiye dayalı ve yatırım öncelikli stratejik bölgelerdeki yatırımlarıyla desteklemeye başlaması yeni krizleri ortaya çıkarırken ,Afrika Ülkelerinin kendilerinin farkına varmaları Küresel Batının elinde sömürülmek istemediklerinin açıktan ifade etme cesaretinin kendilerinde bulmalarını sağladı.
Afrika Kıtası gerek jeopolitik konumu, kaynakları ve uluslararası kamuoyundaki söz hakkı unsurları göz önünde bulundurularak küresel güç olma arzusu taşıyan devletlerin vazgeçilmez bir stratejik çekişme alanı olarak yerini almaktadır.
Mehmet BOZKUŞ Stratejist-Siyaset Bilimci KAFKASSAM
KAYNAKÇA
IMF( Ekonomik veriler)