Şimdi yükleniyor

Mehmet BOZKUŞ: İSRAİL- İRAN SAVAŞI TÜRK JEOPOLİTİĞİ

KRİZ KAOS İSTİKRAR VE GÜÇ EKSENİ 6

İSRAİL- İRAN SAVAŞI TÜRK JEOPOLİTİĞİ -3-

Türk jeopolitiği bölge dinamiklerini derin etkileyen İran İsrail

savaşında diplomasi ve bölgesel güç hinterlandı ile diplomasi

girişimi ve savaşın bölge ülkelerini derin etkileyeciğini, bu süreçte

bölge ülkelerinin ortak tutum ve politika belirlemelerinin İran İsrail

savaşının geleceğinde etkili olacağını göstermektedir.

Uluslararası Hukuk Kurallarını yok sayan İsrail ve yönetimi bölgede

bulunan bütün ülkeleri hedefine almakta ,yayılmacı politikalarıyla

Batı destekli süreci yönetmek ve bölgede tek güç merkezi

konumuna gelmek istemektedir.

Devleti Aliyye’nin yıkılması için oluşturulan Sykes-Picot

çerçevesinde Filistin’in işgal edilmiş topraklarında kurulmuş olan

işgal ve terör devleti İsrail, aşırı dinci yönetimi ile bölgede kriz ve

kaosların ana sebebi olmaya kurulduğu günden bügüne kadar

devam etmektedir.

İsrail devletini kuranların esas amaçlarının ;

İsrail’in güvenliğini,

İsrail ve Batı Karşıtı(ABD-İngiltere-Almanya-Fransa) yapıların

ortadan kaldırılmasını,

Petrol ve Enerji Finansal sistemlerinin kontrolünü,

Ticaret yollarının kontrolünü sağlamaktır.

Bölge stratejik öneminin korunması için Küresel ölçekli güç

merkezlerini tehdit eden yapıların karşıtlarını bölgeye entegre

ederek İsrail’in güvenlik konseptlerine destek verilmesini

sağlanması, tehdit eden ülkelerin ve unsurların vekil aktörler ile

etrafının çevrelenmesi, güç kayıp etmesini sağlayarak cetvelle

çizilmiş haritaları yönetenlerin kendilerine biat eden yapılarının

devam etmesini sağlamaktan geçmektedir.

Bölgemizde değişen denge unsurlarının 20. Y.Y ABD yüzyılı olduğu

iki kutuplu dünya düzeninde 2. Dünya savaşı sonrası iki kutuplu

düzen ile S.S.C.B. ve ABD arasında pay edildiği ve kurdukları

güvenlik yapıları olan Varşova Paktı ve Nato ile güvenlik doktrinleri

çerçevesinde yönettikleri dönemin bitmesiyle ortaya çıkan yeni

dünya düzeni ve güç kayıp eden küresel güçlerin yerini yükselengüçlerin almaya başlaması ABD,Avrupa ve İsrail için 21. Y.Y’da yeni

güçlerle beraber değişen savaş enstrümanları ve stratejilerinin rol

belirleyici döneminin başlaması din ve toplama devlet olan İsrail’in

geleceğini bölgede tartışamaya açmıştır.

1948,,1956,1967, Camp David süreci ile devam eden hakimiyeti ilk

kez 2006 Hizbullah İsrail savaşı ile sekteye uğramaya başlamış 7

Ekim Gazze süreci ile devam etmiştir.

Derleme ve toplama bir devlet olan İsrail derinliği olmayan işgale

dayalı topraklarda bu gelişmelerden sonra büyük bir nüfus kaybına

uğramaya başlamış Gazze süreci ile de 700.000 kişinin İsrail’i terk

ettiğidir.

Göç alan ülke konumundan göç veren ülke konumuna gelmesini

sağlamış bölgede oluşturduğu kriz ve kaosa dayalı Antisemitizm

algısı dünya halkları tarafından tersine dönmüş ve Gazze’de işlediği

suçlarla beraber İsrail’in gerçek kimliğini dünya kamuoyu

görmüştür.

Batı desteği, bölgesel işbirlikçileri olmadan işgal ettiği topraklarda

yaşamsının imkansız olduğunun farkında olan İsrail devamlı olarak

kendisine tehditler yaratmış ve bölgesel güç konumuna gelen

bütün ülkeleri Batı destekli izlediği politikalar ile işgal ve terörist

anlayışı ile yayılmacı politikalarla tehdit ve işgal etmiştir.

İran İsrail savaşı 1.Dünya Savaşlarının Siperler savaşı, 2. Dünya

Savaşının Tanklar ve Uçaklar savaşı olduğunu ancak günümüz

savaşlarının tamamen teknoloji savaşları olduğu süreçte İsrail

dünyanın en üstün teknolojilerine sahip algısı ile bölgeyi tehdit

etmeye devam etmiştir.

İsrail’in İran içinde ki yapılanmasının temeli olan teknoloji,istihbarat

ve suikastlar ile kara sınırı olmayan İsrail Savaş Uçaklarının

menzilinin dışında olan İran’a karşı havada yakıt ikmal uçaklarına

sahip Batı ülkelerinden destek alarak saldırı başlatmıştır.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu kararını kendisine meşruiyet

göstererek, uluslararası hukuku yok sayan, İran’ın nükleertesislerine müdahale ederek bölgesel ve küresel ölçekli risklerin

ortaya çıkmasına neden olmuştur.

İran İsrail savaşı bölge dinamikleri açısından bakıldığında;

İran’da oluşacak bir harita değişimi bölge ülkelerinin tehdit

boyutlarının içine girmesine neden olacak ve savaşın yayılması

anlamına gelecektir.

İran’da Batıya hizmet edecek yeni bir yönetim oluşması bölge

dinamiklerinde İsrail’in kontrolünde olan bir İran algısı yaratacak ve

bölge ülkeleri İran’a karşı şimdiye kadar izledikleri politikalara

yenilerini eklemek zorunda kalacaklardır.

Parçalanmış bir İran bölgesel haritaların Çin sınıra kadar

değişmesine neden olabilecek kriz,kaos ve savaşları beraberinde

getirecek ,Batı istediği hedefe ulaşırken bölge ülkeleri parçalanarak

devletsiz kimlikleriyle Batının kontrolüne gireceklerdir.

Bölge dünya enerji kaynaklarının ve zenginliklerinin %65-70

oranına sahip olup enerji ve zenginliklerin kontrolünün el

değiştirmesiyle beraber yükselen güçler güç kayıp edecek ve

tamamen Batıya biat etme riski ile karşı karşıya kalacaklardır.

Dünya ticaret yollarında riskler artarak devam edecek ve ülke

ekonomileri büyük enflasyonist baskılar ile karşı karşıya

geleceklerdir.

Dünya Enerji krizleri ve yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalacaktır.

İsrail için bu savaş Netanyahu ve onun siyasi geleceği ile devletin

geleceği için bütün riskleride beraberinde getirmektedir.

Hiç vurulamaz denilen İsrail devletinin en stratejik noktaları

yaptırımlarla karşı karşıya olan İran füze teknolojileri ile hava

savunma sistemleri yok edilmekte ve psikolojik olarak her savaşı

kazanırım algısı ile rahat dolaşan İsrail halkı sığınaklardan

çıkamamakta ve İsrail’den çıkışlar gemi yolu ile GKRY doğru

artarak devam etmektedir.Psikolojik harp üstünlüğünü kayıp etmeye başlayan İsrail yönetimi

Batıdan yardım isteyerek ABD Başkanı Trump’ı ve ABD’yi savaşa

dolayı destekle katılmasına rağmen direk katılmasını sağlayacak

hamlelerle ile Trump’ın siyasi geleceğini tehdit eden boyuta

ulaşmıştır.

İran İsrail savaşının Küresel ölçekli,Bölgesel ölçekli ve siyasal

sonuçlarının dünyanın her noktasını etkileyeceği görülmektedir.

ABD’nin Orta Doğu coğrafyasında büyük ekonomik maliyetlerle

oluşturduğu güvenlik mimarisinin yıkılması ABD için büyük

riskleride beraberinde getirecektir.

Orta Doğu ziyaretinde Trump İsrail’e uğramadan yapması ve

ABD’ye dönüşünde karşılaştığı Kaliforniya eyaletinde meydan

gelen toplumsal eylemlerle cevabını Siyonist ve Evanjelist yönetim

ve yapılar sahneye koymuş Trump’ın siyasi geleceğini baskı altına

almaya başlamıştır.

ABD son kamuoyu yoklamalarında destek oranı giderek azalan

Trump ve İsrail İran savaşında İsrail’e destek ve savaşa ABD’nin

katılmasını isteyenlerin oranı %32 savaşa hayır diyenlerin oranı

ise %54 olarak görülmekte ve MAGA Trump yanlıları ile küreselciler

arasında çekişme zirveye doğru yol almaktadır.

Yenilenen dünya düzeninde NTE ana aktör olarak caydırıcı güç

konumu kazanmakta ve NTE elementlerine bağlı olarak üretilen en

son savaş enstrümanlarına sahip olan ülkelerin Batı

teknolojileriyle savaş meydanlarında karşı karşıya gelmeye

başladığı Pakistan -Hindistan ,Azerbaycan -Ermenistan ve İran-

İsrail savaşında yükselen güç merkezi olan ülkelerin

teknolojilerinin giderek üstünlük sağ lamaya baş ladığ ı

görülmektedir.

İran İsrail savaşı Çin’in enerji ihtiyaçları, üretime devam etmesi ve

ekonomik kazanımlarının riskini ortaya çıkarmaktadır. Enerji

ihtiyaçlarının %55 bölgeden karşılayan Çin için bölgede gelişmeler

ve İran’ın topraksal bütünlüğü enerji kaynakları son derece stratejik

konumdadır.Çin bölgemizden geçen ticaret yollarınında aynı derecede stratejik

öneme sahip olması Çin’in bölge ile ilgili izlediği politikaların ABD

Çin çekişmesinde nasıl rol alacağının kararı ise ABD’nin direk

olarak İsrail’in yanında savaşa katılması belirleyecektir.

İsrail İran savaşı teknolojik bir savaş gibi gözüksede dünya

siyasetin geleceğini belirleyecek,yeni güç merkezi ittifak yapılarının

ortaya çıkmasını sağlayacak,algısal oyunların ve ortak hedef

hafızaların bir mücadelesi olarak geleceğin şekillenmesine yön

verecektir.

Türkiye için savaşın geleceği ve şekillenme süreci tehdit ve çarpan

etkisi olarak enerjiden,teknolojik savaş yeteneklerine, sibere,

bölgesel ve hinterlant alanındaki istihbarat ve diplomasine kadar

bir çok alanda güç dengesini belirleyecek ve Türk Jeopolitiğinin

bütün kollarının hareket halinde olmasıyla yön kazanacaktır.

Mehmet BOZKUŞ

Stratejist-Siyaset Bilimc

Share this content:

Yorum gönder