KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Mehmet BOZKUŞ: GÜÇ VE GÜÇLE HEGEMONYA DÖNEMİ

Mehmet BOZKUŞ: GÜÇ VE GÜÇLE HEGEMONYA DÖNEMİ

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
39 0

21.Y.Y Yeni Dünya Düzeninde çok kutuplu dünya düzeni, güçlü dünya
düzeni ile beraber yol almaktadır. Küresel güç olan ülkelerin karşısında
tek başına dünya hegemonyasını ve yönetimini 11 Eylül saldırıları
sonrası dünyaya ya benimlesiniz ya da teröristlerle berabersiniz söylemi
ile tehdit ederek dünya jandarmalığına soyunan ABD, Trump’la beraber
yeni güç ve güçlenen ülke olarak tekrar hakimiyet kurma içine girdiği
görülmektedir.
İnsan Hakları,Barış,Özgürlük ve Demokrasi sihirli sözcüklerini kullanarak
girdikleri bütün ülkelerde kriz ve kaos alanları yaratarak ayrılan ve
kendilerine biat eden yönetimler yerleştiren emperyalist düzen, yeni
dönemde işgal politikaları ve teknoloji üretimi için stratejik öneme sahip
ham madde ve zenginlere sahip olan ülkeleri işgal ve tehdit ederek biat
etmeye ve yeniden dünya hakimiyetinde yol almak istemektedir.
ABD yeni yönetiminin 21.YY’da devam eden imparatorluklar olarak
değerlendirdiğimiz ,Britanya ‘yı Kanada üzerinden AB’yi ise Grönland
üzerinden biat etmeye zorlarken Orta Doğu’da ise 1.Dünya Savaşının
kapanmayan hesapları üzerinden kendine yol açmaktadır.
Uluslararası Kuruluşların bir öneminin kalmadığı aldıkları hiç bir kararın
Batı çıkarlarına ters olmadığı, olduğu takdirde ise yaptırım ve uygulama
alanlarına güçlü olanların izin vermediği süreç yeni dönem dünya
düzeninde GÜÇ HEGEMONYASI politikası ile beraber yürümektedir.
Güç hegemonyası tamamen güce dayanan hiç bir hukuk kuralı
tanımayan sadece kendi çıkar ve menfaatlerinin ön planda olduğu bir
yönetim ve uygulama modeli olarak ABD tarafından sahneye konulduğu
görülmektedir.
Güç hegemonyası güçlü olabilmek adına gelişen dünya teknolojilerine
hakim olmaktan geçmektedir.
Teknolojik Feodalizm döneminin başladığı bu süreçte teknolojik olarak
üstünlük sağlayan her alanda kendilerine karşı oluşabilecek tehditlerim
karşısında istedikleri şekilde saldırı düzenledikleri yeni dönem olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Teknolojik Feodalizm karşısında teknoloji üretimi için gerekli olan ham
maddelere ulaşma önem arz etmektedir.
Teknolojik üretim merkezine sahip olan ülkelerin ham maddeye sahip
olan ülkelere karşı acımasızca bir güç mücadelesi içine girdikleri
görülmektedir.
Denizlere hakim olanların dünyayı yönettiği dönemlerden uzaya hakim
olanların dünyayı yöneteceğe döneme geçilmiş durumdadır.
Hipersonik füze teknolojisiyle denizlere hakim olmanın pek bir öneminin
kalmadığı günümüzde, deniz ticaret yollarının önemini kayıp etme
korkusu yaşayan ve bütün ticaret yollarını kara yolları üzerinden
planlayan Çin’e karşı ABD teknolojik feodalizm gücünü kayıp etmek
istememektedir.
Ham madde için savaşan ülkelerin Afrika’dan Asya Pasifik ve Latin
Amerika kıtası dahil olmak üzere her alan ve bölgede kendilerine alan
açmak adına hukuksuz ve güçlü olarak her yolu denedikleri
görülmektedir.
Afrika,Asya Pasifik ,Latin Amerika ‘da sömürgeci yapıların güçlü olarak
istediklerini elde ettiklerini, bugün ise ticaret yolları ve yer altı ve yer üstü
zenginlikler üzerinden çekişmenin en üst seviyeye çıktığı görülmektedir.
ABD,Rusya,Çin için bu bölgeler hem ticaretleri için önemli bir pazar
hem de üretim için ihtiyaç duydukları ham maddeye ulaşım için stratejik
öneme sahip alanlardır.
Çin’in yapay zeka teknolojileri üzerinden kurduğu hakimiyet karşısında
ABD geri kalmışlığının göstergesi olarak Trump’ın 500 milyar dolar yeni
yatırım bütçesini bir gecede yok eden yeni yapay zeka modellerini
kullanıma süren Çin karşısında savunma teknolojileri anlamında da çok
geride kaldığını söylemek doğru olacaktır.
Çin’in savunma alanlarındaki yatırımlarına bakıldığında ABD’deki
Pentagon benzeri ve çok büyük bir yapı ile kendini hazırladığı
görülmektedir.
Nükleer güç anlamında ulaştığı nokta ise hem deneysel anlamda hem
de uygulamalı ürün noktasında açıklanmayanlarla beraber ABD’nin
önüne geçtiği yönünde basında yer alan bilgilerle doğrulanmaktadır.
Şimdiye kadar kendisini dünyanın en güçlü ülkesi olarak gören ABD’nin
yeni Başkanı Trump’ın ABD anakarası için hipersonik ve kıtalararası
füzelere karşı hava sahasını korumak amacıyla Hava Savunma Sistemi
kurulmasını istemesi ABD için hiç de rahat bir dünya olmadığını
göstermektedir.
Gazze’de kayıp eden İsrail için Gazze’yi kazanma adına sahneye
konulan yeni plan kayıp edenlerin güçlerini açıktan birleştirmeleri
gerektiğini ortaya koymaktadır.
Güçle, Orta Doğu’da işgal ettikleri topraklarda istedikleri rahat hayatı
yaşayamayanların tekrar güce başvurmalarının en büyük nedeni ise
içine düştükleri güçsüz durumdur.
Ukrayna’da kayıp eden AB-D yeni çıkış yolları aramakta Trump’ın siyasi
geleceği ve inandırıcılığı için Ukrayna savaşının geleceği önem arz
etmektedir. Trump’ın güce ve tehditlere dayalı Hollywood senaryoları
karşısında,karşı tarafta duran ve birlikte yol alan ülkelerin yeni senaryo
merkezleri oluşturduklarını görmeyenler kayıp edeceklerdir.
Çin’in Tayvan’a hamlesi Pasifikte de kayıp eden bir ABD yaratır ki bu
durum Güney Kore, Japonya ve Avusturalya’da dahil olmak üzere hak
iddia ettikleri bir çok bölgede kayıp etmeleri ve ABD geleceği için büyük
bir teknolojik felaket olarak yerini alacaktır.
Güce dayalı modelde dünya hakimiyeti isteyen ABD şimdiye kadar
ekonomi,yaptırım,askeri tehdit ve teknoloji kartlarını kullanarak kendine
çıkış yolu buldu.
Yeni savaş teknolojilerinin bir çok alanda dengeleri değiştirmeye
başlamasıyla beraber, yeni teknolojiye sahip olan ülkelerin, yeni
ekonomik pazarlara ulaşarak pazar yaratmaları ve sömürgeci güçlerin
bölgeden çıkmasına, ekonomi yatırımlarıyla kazan kazan politikası ile
paylaşımcılığa, teknoloji transferleriyle ülkelerin kalkınmasına, veri ve
bilgilerin doğru kullanılmasını sağlayarak milli benlik ve uyanışı
desteklediklerini gördüğümüzde güce dayalı tehditlerin güce dayalı yeni
sömürgeci zihniyete karşı büyük bir mücadele döneminin başladığını
göstergesi olarak yerini aldığıdır.
Güçü sadece güçsüzlere karşı kullanmak isteyen güçlü yapılar cesaret
ve inanç karşısında hangi teknolojik zeka ürününe sahip olurlarsa
olsunlar kayıp etmektedirler.
İnanç ve Cesaret Akıl ile birleştiğinde güç kayıp eden olacaktır.
Mehmet BOZKUŞ
Stratejist-Siyaset Bilimci

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir