KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Mehmet Bozkuş: GAZZE SONRASI STRATEJİLER VE TÜRKİYE

Mehmet Bozkuş: GAZZE SONRASI STRATEJİLER VE TÜRKİYE

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 11 dk okuma süresi
164 0

Türkiye Ankara merkezli izlediği politikalar ile bölgemizdeki gelişmelere karşı kendi dinamikleriyle beraber hareket etme yolunu tercih ettiği bir dönemden geçmekteyiz.

Bölgemizdeki bütün gelişmelerin batı endeksli ve sömürgeci zihniyetin planları olduğu aşikardır. Hamas’ın son çıkışı ile bölgedeki batı planlarının darmadağın edildiği bu yeni dönemde batının siyasi ekonomik politika baskıları Hamas’ın son mücadelesiyle yeni boyut kazanmış ve İsrail Teolojik bir savaş alanı yaratma gayreti içine girmiştir.

İsrail’in son çıkışı ile dinler savaşının yeniden başlamasını ve bunun haçlı-hilal savaşına çevirme gayretleri batının bölgemizde kendine son çıkış noktası olarak gördüğüdür.

Bölgemizdeki gelişmeler dünyanın bütün küresel devlerinin Akdeniz’de savaş gemilerini göndermesiyle nasıl bir süreci başlatacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

İnsan haklarının yok edildiği, soykırımın yaşandığı Gazze’deki gelişmeler aslında insanlığın bitiş noktası olarak görülmelidir.

Kundaktaki bebeklerin dahi hedef alındığı bu durum tarih sahnesinde insanlığın yüz karası olarak İsrail adına yazılacaktır.

Gazze’deki gelişmeler ile bölgemizdeki bir çok dinamiklerin değiştiği sürecin başladığını görmekteyiz.

Bölgemiz ülkeleri ve bölge dışı ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda bölgeyi dizayn etme çekişmelerini görmekteyiz.

Bölgenin yeniden dizayn edilme sürecin de batı istediği sonuca ulaşamaz ise savaşın yayılacağı tehditini ortaya koyarak bölge ülkelerinin kendi kontrolünde hareket etmelerini istemektedir.

İsrail iç dinamiklerinde yaşadığı siyasi krizleri, kendi kurumlarında ayrıştırma süreci ile yaşarken, Gazze’deki gelişmeler Benyamin Netanyahu hükümetinin yeni bir çıkış fırsat olarak görmesine ve bir savaş hükümeti kurarak uluslararası destek arayışına girmesini sağlamış olup Siyonist devlet yönetimlerinin desteklerini almayı başarmışlardır.

Kamuoyu baskısı karşısında ile siyonist yapıya sahip yönetimlerin kamuoyu baskılarına ne kadar dayanacağını halkların kararları belirleceğidir. Bu durum batıda bir çok yönetimin değişmesine de neden olacaktır.

Gazze sonrası bölgede bir çok stratejilerin değiştiği ve yeniden dizayn etme sürecinin başladığını görmekteyiz.

7 Ekim Hamas Taaruzu ile 75 yıldır savunmada olan bir millet baskı ve zülümlere dur diyerek güçlü İsrail algısını yerle bir etmiştir. Bu durum İsrail üzerinden bölgede kazanımlar elde eden bir çok ülkeyi rahatsız etmiştir.

ABD, İsrail’in güvenliği üzerinden bölgede yürüttüğü Orta Doğu dizaynı çalışmaları tamamen sekteye uğramıştır. ABD bölgedeki yönetimleri kendi kontrolünde tutmak için yeniden nasıl dizayn edebilirim çalışmalarına yöneldiği görülmektedir.

İsrail İstihbarat yapılanmaları olan dış,iç ve ordu istihbarat yapılanması MOSSAD, ŞABAK (Shin Bet) ve AMAN’dır. Ayrıca polis teşkilatının da bir istihbarat birimi bulunmaktadır. Bir istihbarat devleti olan İsrail’in bütün güvenlik anlayışı yerle bir edilmiştir.

İsrail’in bölgesel üstünlüğünü Gazze sonrası tamamen kayıp ettiğini görmekteyiz. Stratejik ve Psikolojik üstünlüğün Hamas’a geçmesiyle bütün bölgede bir diriliş ve benlik kazanımlarının ortaya güçlü şekilde çıkması Gazze halkının Gazze’yi terk etmeyerek ortaya koydukları tutum ile ,İsrail ne yapacağını şaşırmış durumdadır.

ABD’nin bölge için oluşturduğu iki yüzlü politikalarının sonunun gelme süreci başlamıştır.

Gazze’deki gelişmeler Arap ülkelerinin gerçek yapılarının ortaya çıkmasını sağlayarak yönetimleri ile halk arasında fikir ayrılıklarının ortaya çıkarmıştır. Yönetimleri ise nasıl bir tutum alacaklarının kararını vermekte zorlandıkları görülmektedir.

İran bölgedeki varlığı ve izlediği politika ile kimlere ve kimlerden yana olduğunun tartışılmaya başladığı sürecin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Rusya, Karadeniz’de hipersonic füzeler yüklediği uçakları ile ABD’ye bölgedeki gelişmeleri yakından takip ettiğini, bölgedeki bütün huzursuzlukların sebebinin ABD olduğunu ifade etmiş ve gerektiğinde güç kullanmaktan çekinmeyeceğini ortaya koyacağı politikalar ile cevap vermektedir.

Çin Gazze öncesi bölgede yürüttüğü diplomasi ataklarıyla, bölgeyi yeni döneme hazırlarken yaptığı enerji anlaşmalarıyla bölgeye duyduğu ihtiyacı ortaya koymuştur.

Enerji anlaşmalarını Yuan üzerinden yapmasıyla ABD’nin petro dolar hakimiyeti karşısında yer almıştır.

Bölgedeki en ufak bir enerji kirizi Çin’in ekonomisini derinden etkileyeceği ortadadır.

Çin daha önce ekonomik ve diplomasi girişimleriyle var olduğu bölgeye askeri yapıyla da yer alarak 6 gemi göndermiş ve enerji ve kendi çıkarlarına koruma gayreti içine girerek ABD’ye karşı tavrını İran’ın yanında yer alarak açıklamıştır.

İran bölgede huzurun yaklaştığı bir dönem de bölgede kriz ve kaos çıkması İran için kendi çıkarlarına hizmet etmektedir. İran,Gazze halkını sınırlar dışına çıkartılmasıyla ortaya çıkacak bir durumda kendi menfaatleride zarar göreceğinden İran bölgesel bir savaş olması durumunda ABD üslerini tehdit ederek tavrını ortaya koymaktadır.

Bütün gelişmeler Çin,Rusya ve Türkiye’nin bölgeye bakışlarının değişmesine neden olurken,Çin ve Rusya’nın açıktan ABD karşıtı durumlarını açıktan beyan etmelerini sağlamıştır.

Türkiye, diplomasi ve söylemlerle bölgede var olduğunu ortaya koymuş tarihsel süreçleri dünya kamuoyuna hatırlatarak bölgede kendisi dışında alınacak kararların etkili olmayacağını beyan etmiştir.

Bu durumu batının sömürgeci yapısına karşı çıkarak Hamas’ın kendi topraklarının savunan bir mücahidler ordusu şeklinde dünyaya deklare etmesiyle batının bölgedeki ticaret yollarından,enerjiye,Akdeniz’e ve petrol ülkeleri üzerindeki hakimiyet anlayışlarının tartışma konusu olacağı yeni dönemi başlatmıştır.

ABD ve Avrupa’nın Orta Doğu’da Türkiye’yi dışlayan politikalarının sonun gelmesi ,ABD’nin kendi güvenliğini sağlamak için ortaya koyduğu yeni dünya güvenlik şemsiyesinin bölgedeki oluşmasını engelledi,

Arap kamuoyunun İsrail’e karşı birleşmesini sağladı,BM Genel Sekreteri Guterres’in çıkışı ile dünya kamuoyları İsrail’in gerçek yüzünü gördü,ABD’nin uzun vadeli yürüttüğü bütün politikaların sonunun gelmesini hazırlayarak Türkiye’nin bölgedeki etkisinin artmasına ve bölgenin yeniden dizayn edilmesinde etkin rol almasının sağlamasının önünü açmıştır.

Türkiye bölgede huzurun gelmesi için diplomasi atakları ve çözüm önerileri sunmakta Garantör Ülke çıkışıyla bölgedeki gelişmelere karşı planlı bir şekilde politikalar üretmektedir.

Garantör ülke, güvence veren ve bunun gerçekleşmesini gözeten ve denetleyen devlet anlamına gelmektedir. Garantör ülke başka bir ülkenin anlaşma ya da adımları üzerinde söz sahibi olabilir ve bunu denetler.

Bölgesel güç konumu ile tarihten gelen bağlarıyla bölgeyi 4 asır huzur ve barış içinde yöneten Osmanlı Devletinin devamı olan Türkiye bölgedeki bütün aktörleri bölge huzuru ve barışı için bölge dinamikleriyle hareket ederek sorunun çözümünden yana olduğunu ortaya koymuştur.

Türkiye izlediği politikalar ile bölge ülkeleri tarafından oluşturulacak bir ittifak ve bölge sorunlarının sadece bölge ülkelerin adımlarıyla çözülebileceğini önererek bölge ülkelerin baskılar karşısında daha cesaretli tavır almalarını sağlarken batı İsrail yanlısı tutumlarıyla uluslararası arenada İsrail karşıtı bütün kararlara karşı veto ve baskılar ile cevap vermektedir.

Filistin için Barış Konferansı ve Bölge ülkeleri tarafından oluşturulacak bütün yapıları destekleyen Türkiye barış konferansı yapılmaması veya bölge huzuru için yeni yapılar oluşturulmaz ise Batının planlarının bütün bölge için bölünme ve parçalanma getireceğini ortaya koymaktadır.

Gazze gelişmeleri aslında bütün ülkelerin güvenlik anlayışlarının yeniden dizayn etmeleri gerektiğini ortaya koymuş ve sınırları ve zenginlikleri tehdit eden Batının bölge hakimiyetinin önüne geçmeleri gerektiğinin farkına varan halklarıyla beraber hareket ettiklerinde kazançlı çıkacaklarını görmeleri gerekmektedir.

Garantör devlet yapılanması aslında batının elindeki kriz ve kaos ortamı yaratma politikalarının ellerinden alma ve aynı zamanda bölgedeki zenginliklerin bölge ülkelerinin menfaatleri doğrultusunda pay edilmesiyle siyasi,ekonomik,insanlık adına bir daha utanılacak politikaların olmaması anlamına gelmektedir.

Türkiye 5000 yıllık devlet geleneği ve bölgeyi 4 asır yönetmesi,tarihsel bağlarının hala devam etmesi bölgeye huzurun gelmesini sağlayacak ülke konumunda oluğunu, İspanya’dan sürgüne gönderilenleri kabul ederken ve bölgeyi yönetirken açıkça ortaya koymuştur.

Mehmet BOZKUŞ
KAFKASSAM

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir