KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Mehmet BOZKUŞ: Avrupa Birliğininin Geleceği ve Çok Kutupluluk 3

Mehmet BOZKUŞ: Avrupa Birliğininin Geleceği ve Çok Kutupluluk 3

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
263 0

​Nato ve Varşova Paktı ile iki kutupa bölünen dünya soğuk savaş döneminin, SSCB’nin dağılmasıyla tek kutuplu tek küresel güç olarak sahnede kalan ABD kontrolünde 2000 yılların başına kadar gelmiş kendini dünyanın Jandarması olarak gören ABD ülkelere ya bendensiniz yada hiçsiniz diyerek kendini dünyanın her noktasında istediğini yapan, uluslararası kuruluşların dahi kararlarını uygulamayan kendi aldığı kararların uygulanmasını isteyen bir yapısıyla günümüze kadar bu etkin liğini devam ettirmektedir.

​Teknolojik gelişmeler ve ekonomik büyümeler ile ülkeler arasında güç dengelerinin silah gücünden çok ekonomik güce dönmesiyle yeni denge girişimlerinin oluşması ve zayıflayanların güçlenmesi güçlülerin karşısına çıkacak cesaret ve hak arayışlarına girmeleri, toplumların seslerini yükseltmeleriyle ortaya çıkan yeni oluşumlar, dünyanın çok örgütlü ve çok kutuplu döneminin başlamasıyla bu yeni dönemlerde bir çok yapıların değişmesine neden olacaktır.

​Oluşturdukları devlet politikalarıyla uzun dönem refah toplumu olarak bu durumlarını koruyan ülkelerin sonunun yaklaştığı ve yeni refah toplumlarının oluşmaya başladığı günümüzde AB’nin enerjiye ulaşmakta ABD’nin kontrolünden çıkmayı başaramaması ve güçlü liderlerinin olmayışı ile ABD’ye teslim olmaları ekonomik büyüklüklerini koruma ve üretimi artırma sıkıntılarını yaşadıkları süreçlerde yeni çıkış yollarının ABD dışında ararken Almanya ve fransa çekişmeleriyle Brexit sonrası siyasi istikrarı ve ekonomik büyümeyi istediği şekilde sağlayamayan İngiltere’nin ABD ile birlikte hareket etmesi bile istediğinin elde etmesini sağlayamayamamıştır.

​AB içinde Almanya ve Fransa’nın liderlik çekişmeleri diğer AB ülkelerine yansırken, AB’nin diğer ülkeleri enerji konusundaki yaptırımları kabul etmemekte ve kendileri için çıkış yolları aramaktadırlar.Enerjiye olan ihtiyaçlarını çözemeyen ülkelerin geleceklerinin parçalanma, iç karışıklık ve toplumsal eylemlerle devam edeceğini Varşova paktı sonrası AB’ye katılan ülkelerin içindeki Rusya yanlısı yapılarının güçlenmesine neden olacaktır.

​ABD için AB ve Avrupa’nın kendi kontrollerinden çıkması küresel güç merkezi konumunu tamamen kayıp etmesine ve ABD içindeki sorunların artarak parçalanmaya doğru hızla ilerlemesine neden olacaktır.

​Avrupayı kayıp eden ABD enerji fiyatlarını kontrol altına alarak kendisine çıkış yolları ararken, İsveç ve Finlandiya’yı Nato’ya almak istemsiylede Arktik bölgesinde hem söz sahibi olma hemde enerji kaynaklarında pay sahibi olma derdindedir.
​Kuzey akım boru hatlarında meydana gelen patlamalarda ABD ve İngiltere bütün dikkatleri üzerine çekerken ABD siyasi, ekonomik, finans ve güvenlik yapılarında kendine bağlı kontrol edebilen, istediğini ve yaptırım gücünü uygulayabilmesi için AB ve Avrupayı elinde bulundurmayı istemektedir.

​Ukrayna krizinde istediklerini elde edemeyen batı dünyası bumerang gibi kendi ekonomilerinin vurması karşısında Almanya’nın Çin’deki üretimlerinden vazgeçmek istememesiyle kapalı kapılar arkasında Rusya ile görüştüklerinin de habercisidir.

​ABD için Rusya Çin birlikteliği ne kadar büyük bir risk ise Almanya Rusya birlikteliğide ABD’nin Avrupa’da bütün kazanımlarının sonu anlamına gelir.

​Rusya Almanya yakınlaşması Alman ekonomisinin yaşadığı sıkıntılardan çıkması Avrupanın geleceği için kendi kendine karar vermesi ve dünyanın Avrupa üzerinden yeniden şekillenmesini ortaya çıkaracaktır.

​Almanya Rusya birlikteliği, ABD’nin Çin Tayvan,Türkiye Yunanistan,Azerbaycan Ermenistan Pakistan İran,Pakistan Hindistan ve Japonya Çin çatışmalarının ve krizlerinin açıktan ortaya çıkmasının habercisi olarak değerlendirilmelidir.
​ABD kendi güç kayıplarını yeniden kazanmak uğruna bütün dünyadaki kriz ve kaos noktalarını harekete geçirmek isteyecektir.Ancak yeniden örgütlü ve çok kutuplu dünya yapılanması için yeni ittifak oluşturan ülkelerin ABD’nin bu politikasına karşı şimdiden gerekli ittifaklar oluşturarak cevapları vermelidir.

Salgın krizi ve kapanmalar,
Lojistik sistemde yaşanan sorunlar nedeniyle üretim merkezi Çin’in ihtiyaçları karşılanmasında ulaşımdan hammaddeye kadar aksamalar,
Ukrayna Krizi,
Rusya ‘ya Yaptırımlar,
AB enerji sorunu ve bağımlılığı,
Asya ve Afrika’daki güç çekişmeleri
AB içinde çift başlılık,
AB’nin ABD’ye bağımlılıktan kurtulamaması,
AB’nin ve Avrupa’nın güvenlik arayışları
Polonya’nın ABD için yeni Avrupa’daki güç merkezi ve Rusya’ya karşı kullanabileceği vekil ülke konumundaki yeni aktörü,
Rusya’nın Polonya sınırındaki Belarus’u öncü kuvvet ülkesi olarak hazır hale getirmesi,
Enerji’de ve diğer alanlarda yönünü doğuya dönerek kendine çıkış yolları arayan Rusya,
Arktik Bölgesinin yeni güç merkezi konumuna gelmesi,yeni deniz ticaret yolu olarak kullanılmaya başlanması,Rusya’nın bölgeye hakim olması Avrupa’ya ve Asya Pasifik’e coğrafi konumu,stratejik olarak enerji bölgesi olması,yeni savunma sistemlerinin deneme alanı olması,
Asya ve Afrika’dan sonra yeni siyasi ve güç merkezi adayı olması ile ortaya çıkan yeni dünya düzeni kurulurken yaşanılan sorunlar aslında yeni dünya düzeninin kurulmasının aktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

​Küresel sistemde yeni güçler ortaya çıkarken genişleme ve birliktelik yapılarının geçmiş dönemlerden çok daha farklı bir şekilde şekillenmeye başlayacaktır. Almanya’nın Türkiye karşıtı tutumları ve Rusya Türkiye ilişkilerinde gelişmeler karşısında Rusya üzerindeki çıkarlarını kayıp etme korkusu önümüzdeki günlerde Almanya için siyasi ve politika değişimlerini beraberinde getirecektir.

​Rusya’nın Türkiye’yi enerji merkezi fikri ithalatçı konumundan 2023 yılında üretici konumuna gelecek olan Türkiye’nin dünya enerji piyasası için aynı zamanda enerji borsası konumuna gelmesini sağlayacak ve kendi kaynaklarını çıkardıkça ihraç eden ülke konumuna getirecek bu durum enerjide dışa bağımlı AB ülkelerinin Türkiye’ye bağımlı hale gelmesine ve siyaseten ve ekonomik olarak Türkiye’nin küresel aktör olmasını perçinleyecektir.

​Bu gelişmeler karşısında AB’nin diğer aktör ülkesi bu durumu daha önceden görmüş ve Nato içinde müttefik olan ülkelerin ilk defa yeni stratejik ortaklık anlaşması imzalayarak Nato içinde bir başka ülkeye karşı müttefiklik yapma sürecini Yunanistan ile başlatarak Türkiye’yi hedef ülke olarak seçen Fransa Ermenistan ile Kafkasya’da, Yunanistan ile ise Kıbrıs’ta sürece dahil olmanın peşindedir.

​Fransa ve ABD destekli Yunanistan Türkiye’ye karşı hamlelerine devam ederken Fransa’nın ABD’den bağımsız hareket edecek gücü kendisinde bulabileceği Ukrayna krizinde kendini göstermiştir.

​Küresel sistem üzerindeki ülkeler bu gün karar verici liderlerinin olmayışı nedeniyle sorunlar yaşamaktadırlar. Ülkelerin, siyasi partilerinin dünya sorunları karşısında çözüm üretmekten çok kendi çıkarları için çekişme halinde olmaları ve liderlik çekişmeleri siyasi karar almada yetersiz kalmaları, caydırıcı güç unsurlarını kullanma cesaretini göstermekten çok kendi ülkelerinde mevcut konumlarını koruyabilmeleri için her türlü hileye başvurdukları bir süreçle ülkeler karşı karşıya bulunmaktadır. ABD seçimlerinde Trump’ın seçimleri kayıp et(tir)mesi ile ortaya çıkan durum gelişmiş batı ülkelerinin tamamında kendini göstermiştir.
​Siyasi partilerin görevi ülkeleri için üretken, bilinçli toplum yaratma ve toplumu siyasallaştırmak olduğu kadar, siyaseti de toplumsallaştırmaktır.
​Bu gün dünya ülkeler batı hegemonyasına karşı bağımsızlık, milletler çıkış yolu ve kurtuluş, halklar ise yenilik ve devrim istemektedir.

Mehmet BOZKUŞ
KAFKASSAM
mehmetbozkus06@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir