Amerikan seçimleri tarihinde ilk kez, bir kere yenildiği halde ikinci kez Beyaz Saray’a dönme başarısı sergileyen Donald Trump’ın zaferi, en az kendi seçmenleri kadar Rusya’yı da memnun etti.
Ancak, çeşitli ağızlardan yapılan açıklamalarda Moskova, olanca gücüyle temkinli gözükmeye çalışıyor.
Amerikan medyasında Trump’ın “savaşı bitirme” planları havada uçuşurken ortaya atılan iddiaların büyük ölçüde Kremlin’in isteklerini yansıttığı görülüyor.
Bu iddialara göre:
ABD başkanının savaşı bitirmek için kolları sıvaması durumunda, işgal altında bulunan Ukrayna topraklarının tamamı Rusya’nın kontrolünde kalacak ve Ukrayna, en az 20 yıl NATO üyeliğini ancak rüyasında görebilecek. Ayrıca, yalnızca bu koşullar altında Batı’dan silah desteği alabilecek.
Moskova’nın ise Donald Trump’tan beklentileri her zaman daha yüksek olacak. Bu beklentileri yerine getirmek için Trump’ın gereken düzeyde kararlılık sergileyip sergileyemeyeceğini zaman gösterecek.
Trump’ın zaferinden sonra gözler Kremlin’in sahibine çevrilince, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “İlişkiler bundan daha kötü olamaz” şeklinde bir açıklama yapması, Beyaz Saray’ın eski ve yeni sahibinin 21 Ocak 2025’ten itibaren bu gidişatı kesinlikle durduracağına olan inancın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Her şeye rağmen, Rusya’nın 2014 yılının mart ayında ilhak ettiği Kırım’ın yanı sıra, aynı tarihlerde Ukrayna’dan bağımsızlıklarını ilan etmiş Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerini 22 Şubat 2022’de kendine ilhak etmesini ve 24 Şubat’ta Ukrayna’ya saldırdıktan sonra kendi kontrolüne aldığı Mariupol, Nikolayev ve Zaporojye bölgelerinin yanı sıra, Harkiv vilayetinde işgal ettiği bazı bölgeleri de kendi çantasındaki keklik sayıyor.
Onun için Trump’ın zaferinden sonra çıtayı yükselterek işi “yaptırımların ne zaman kaldırılacağı” noktasına taşıyor.
Örnek mi istiyorsunuz? Rusya Sanayici ve İşadamları Birliği (devletin kontrolündedir) Başkanı Aleksandr Şohin’in 7 Kasım’daki açıklamasına göz atmanızın isabetli olacağını derim.
Financial Times’ın 6 Kasım’da “Amerikan işadamları Rusya ile ticarete başlamak istiyor” başlıklı yazısına Aleksandr Şohin şu yorumu getiriyor:
Biliyor musunuz, buradaki formül basit değil. Daha iyiye ümit beslerken en kötünün temel alınması gerekir. Ve Rusya’nın büyük ticaret insanları da geçmişin deneyiminden hareket ediyor; yani kolay uygulanan yaptırımlar çok yavaş kaldırılıyor. Ve yaptırım baskısını korumak için farklı gerekçeler bulunuyor.
Yani, Donald Trump’ın geri dönüşüyle Ukrayna’yla savaşın büyük ölçüde kendi lehinde sonuçlanacağından emin görünen Rusya, farklı ağızlardan yaptırımların kaldırılması konusunu gündeme getirerek bu konularda ısınma hareketleri yapıyor.
Antremanların başlamasının da uzun süre almayacağından emin olabilirsiniz.
Donald Trump’ın, Rusyalı meslektaşıyla ilişkileri acaba ne kadar güçlü olmalı ki, Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov 7 Kasım’da yaptığı açıklamada 20 Ocak 2025’teki devir-teslim törenine kadar Beyaz Saray’ın yeni sahibinden telefon beklediklerini ifade etme gereği duyuyor?..
İşte Bay Peskov’un açıklamalarının bazı noktaları:
Ama kendisi, yemin törenine kadar Putin’i arayacağını söylemişti. İşte onun sözleri ortada duruyor, burada söylemeye farklı bir sözümüz bulunmuyor.
Kremlin sözcüsü, 20 Ocak’taki yemin törenine kadar telefon görüşmesi gerçekleştirebileceklerini ifade ederken, törene Rusya’dan birilerinin katılıp katılmayacağının henüz belli olmadığını sözlerine ekledi.
Donald Trump’ın seçim bürosuyla irtibat kurulup kurulmadığına ilişkin soruyu ise Dmitri Peskov, “Hayır, neden biz temas kuracakmışız?” şeklinde cevaplandırdı.
Kremlin sözcüsü buradan ustaca, ülke liderleri arasındaki buluşmanın koşullarına köprü salarak, “Her bir buluşmanın arkasında büyük bir uzman grubunun çalışması duruyor. Buluşmanın organize edilmesine ilişkin henüz hiçbir çalışma yapılmamaktadır. Hem de daha erken” şeklinde sözler sarf ediyor.
Bu kabilden açıklamaların her gün ve hem de defalarca yapılacağından emin olabilirsiniz.
Bu açıklamalar, Donald Trump’ın yeniden Beyaz Saray’a dönmesinin yanı sıra, Kongre’nin iki kanadında da Cumhuriyetçiler’in çoğunluğu ele geçirmesinin, Rusya yönetimini fevkalade mutlu ettiğini gösteriyor.
Yani “topal ördek” durumuna gelen Joe Biden’ın 20 Ocak’a kadar herhangi bir etkili adım atması söz konusu olamayacağı için, sadece tüm hesaplar 20 Ocak sonrasına göre yapılmıyor; dün bir, bugün iki, Donald Trump üzerinde şimdilik temenni ve niyet mealindeki açıklamalarla baskı mekanizması oluşturuluyor.
Gün geçtikçe bu baskıların daha güçleneceği ve hatta Vladimir Putin’in, ABD’li meslektaşıyla telefon görüşmesi gerçekleştirmesi için bile çok ciddi koşullar öne sürebileceği bu gidişattan rahatlıkla sezilebilir.
Hiç unutmuyorum, Sayın Erdoğan, milletvekili seçilerek başbakanlık görevini üstlenmesinden sonra CHP lideri Deniz Baykal ile televizyon tartışmasına çıkarken, muhalefet lideri kendisine peşpeşe “Şunun da yapılması gerekir, bunun da yapılması gerekir” deyince, Başbakan Erdoğan, “Az daha ‘Hükümeti yönetme yetkisini de bana verin’ diyeceksiniz, Sayın Baykal” diye sert tavır koymuş ve o sözüyle takdir toplayarak ülke yönetimindeki ağırlığını her geçen gün daha fazla hissettirmişti.
Şimdi Deniz Baykal’ın, afedersiniz, Vladimir Putin’in de ABD başkanına karşı aynı tavır içine girmeye hevesleneceğinden endişeliyim.
Donald Trump, Sayın Erdoğan’ın 2003 yılında kendisine peşpeşe tavsiyelerde bulunan ana muhalefet liderine karşı koyduğu tavrı, Rusya Devlet Başkanı’na karşı koyar mı?
Bunu büyük ölçüde Amerikan derin devletinin alacağı tavırlar belirleyecek.
Siz, Rusya’ya uygulanan yaptırımların kaldırılarak, dolar isimli para biriminin tarihinin en güçlü dönemindeki itibarından mahrum olacağına mı inanıyorsunuz?
Beyaz Saray’a yeniden dönen şahsın bunu yapmaya gücü yetecek mi?
Nasıl demişti Shakespeare;
“To be or not to be” mi?
Bağır, Türk şarkıcı Doğuş’un televizyoncu eski eşi Hoşkadem Hidayetkızı..
https://www.indyturk.com/node/748405/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/yoksa-moskova-art%C4%B1k-beyaz-saray%C4%B1n-eski-ve-yeni-sahibi-y%C3%B6nlendirmeye