KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Rusya
  4. »
  5. Mavaşev: Ülkeler eşit derecede birbirine muhtaç

Mavaşev: Ülkeler eşit derecede birbirine muhtaç

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 5 dk okuma süresi
381 0

Mavaşev: Ülkeler eşit derecede birbirine muhtaç
yuriy
Doğu bilimci, Türkolog, Kafkasya Jeopolitik Kulübü uzmanı Yuriy Mavaşev, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e gönderdiği özür mektubunu ve bu bağlamda iki ülke arasındaki ilişkileri değerlendirdi.
Türkiye Cumhurbaşkanı, Rus mevkidaşına gönderdiği mektupta, düşürülen Rus uçağın pilotunun ailesine taziyesini iletti ve üzüntüsünü dile getirdi. Bu mektup Rusya’yı tatmin eder mi?
Şu an için Kremlin’in tepkisine bakarsak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mektubu olumlu karşılandı. Gerçekten de Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, mektup haberini verdikten sonra birkaç saat boyunca çelişkili bilgiler gelmeye başladı. Rus ve Türk haber dünyası, Erdoğan mektubunda ‘özür’ kelimesinin geçip geçmediğine dair söylenti ve spekülasyonlarla sarsıldı.
Ancak birkaç saat sonra konuya açıklık getiren Peskov, ‘özür’ kelimesinin ifade edildiğini bir kez daha doğrulayarak tüm şüpheleri giderdi. Kremlin’in girişimiyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türk lideri Erdoğan’ın telefon görüşmesi yapması, iki ülke dışişleri bakanlarının ise Soçi’de yapılan Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) zirvesi sırasında görüşmesi tesadüf değil. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da Ankara’nın bu adımını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.
Söz konusu mektubun Kremlin tarafından farklı algılandığına dair iddialar gerçeklere dayanmadığı için anlamlı görünmemekte. Zira, mektubun asıl içeriğini sadece Rus ve Türk liderler biliyor. Attığı adımlar ise ortada. Moskova, talepleri ile Türk yönetiminin yaptığı arasında bağlantı kuracak kadar bu konuda tutarlı davrandı.
Özrün ifade edildiğinden şüphelenmek için hiçbir sebebimiz yok. Yani Moskova’nın talepleri yerine getirilmiştir. Bu arada, Rusya’nın bu özrü en baştan itibaren bir niyet deklarasyonu olarak gördüğü de açık. Elbette özür, somut müzakereler için bir başlangıç veya bir temel. Rusya ayrıca düşürülen uçağın tazminatını da bekleyecek. İkili ilişkileri normalleştirme çerçevesi içinde atılacak yeni adımlar, iki ülke diplomatları ve siyasetçilerinin yaratıcılığına bağlı.
Erdoğan, mektubunda, Türkiye’nin krizi aşmak için mümkün olana her şeyi yapmaya hazır olduğunu yazıyor. Türkiye bu konuda ne yapabilir?
Taraflar, büyük ölçüde, ilişkilerin normalleşmesine pragmatik gözle bakıyor. Bazı Rus siyasetçiler Ankara’nın dış politikasını temelden değiştirmesi gerektiğini söyleseler de Türkiye’nin bağımsız politika yürütme hakkına sahip egemen bir devlet olduğu herkese açık. Bu egemen politikanın Rusya’ya karşı olmaması gerektiği başka bir konu. Bu özellikle Türkiye’nin son zamanlarda etkinleşen yumuşak güç unsurlarını ilgilendiriyor.
Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, son açıklamalardan birinde, komşularla ilişkileri geliştirmek niyetinde olduklarını açık bir biçimde söyledi. Türk hükümetinin bu adımları umut verici. Yıldırım’ın ‘çok dost, az düşman’ sloganı eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun biraz belirsiz olan ‘komşularla sıfır sorun’ politikasının yerini almalı.
Halihazırda çıkar dengesi ne durumda? Türkiye’nin Rusya’ya mı Rusya’nın Türkiye’ye mi daha fazla ihtiyacı var?
Eminim bugün ülkeler eşit derecede birbirine muhtaç. Mesele sadece Rusya’yı ekonomik olarak boğarak izole etmeye çalışan Batı’nın en büyük baskısıyla karşı karşıya olmamız, Türkiye’nin ise neredeyse tüm partnerlerini kaybetmesi değil.
Küresel ve bölgesel sorunlar Rusya ve Türkiye’yi uluslararası politikanın en karmaşık sorulara ortak yanıt bulmaya itiyor. Bu bağlamda, Rus medeniyet yolunun Türk yoluyla kesişmediğini iddia etmek garip olurdu. Milyonlarca vatandaşımız, Müslüman olmanın yanında Türk dünyasının temsilcileri. Bu objektif realite. Türkiye’ye gelince, bu ülke Avrasya dünyasının tam üyesi haline gelmeden hiçbir zaman küresel veya önemi bir bölgesel güç haline gelemez. Rusya ile yapıcı ilişkiler kurmadan da Türkiye’nin Avrasya dünyasıyla kaynaşması mümkün gözükmüyor. Örneğin, gelecek nesillere devredilebilecek Büyük İpek Yolu 2, Türk Akımı ve diğer birçok altyapı ve ulaşım projeleri.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir