KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. İran
  4. »
  5. Mark Almond: Putin, İran’la nükleer sırları paylaşmış olabilir mi

Mark Almond: Putin, İran’la nükleer sırları paylaşmış olabilir mi

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
24 0

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın Ukrayna’nın Rusya’ya karşı daha uzun menzilli Batı füzeleri kullanma olasılığını görüşmek üzere Washington’a yaptığı ziyaret sönük geçti ama ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Rusya’nın İran’la nükleer teknoloji paylaştığı yönündeki suçlaması Washington’la Moskova arasındaki canlanan nükleer restleşmeye dair endişeyi artırdı.

Ukraynalılar için kötü haber, İran’ın Rusya’ya kendilerini bombalaması için yeni füzeler sağlıyor olması. Dünyanın geri kalanı içinse asıl alarm, Vladimir Putin’in Kremlin’in nükleer silahların yayılmasına karşı onlarca yıldır sürdürdüğü karşıtlığı bir kenara bırakmaya istekli görünmesi.

Eski Sovyetler Birliği, Doğu-Batı Soğuk Savaşı’nın en şiddetli döneminde bile nükleer silah teknolojisini paylaşmamıştı. ABD, Britanya’ya Polaris sistemini (ve yakın zamanda Trident’i) sağlarken, dönemin Sovyet lideri Nikita Kruşçev, Çin’le nükleer teknolojisini paylaşmayı reddetmiş ve bu durum Mao’nun 1960’ların başında Kremlin’le yollarını ayırmasına neden olmuştu.

Çok sayıda Batılı yorumcu Putin’i hemen jeopolitik davranışlarında eski bir soğuk savaşçı olmakla suçluyor. Oysa öyle değil. Kremlin’deki Stalin’in ofisindeki selefleri, büyük liderin kendisi de dahil, acımasız ama temkinliydi.

Putin yaşlandıkça, toprak bütünlüğüne ve dünyadaki yerine yönelik Batı destekli tehditlere (kendisi öyle görüyor) karşı güvenli bir Rusya bırakabilmek için riskleri artırmakta giderek daha istekli hale geldi.

Saldırganlık genellikle genç erkeklere özgü bir özellik olmuştur. Büyük İskender ya da Napolyon, Putin’den neredeyse 50 yaş daha gençken fetih kariyerlerine başladı.

Yaşlıların agresif risk almasını açıklamayı psikiyatristlere bırakalım ancak Putin 70’ine yaklaşırken, genç bir KGB subayı olarak kendisine aşılanan ihtiyatı bir kenara bıraktı ve yoldan çıktı. Şubat 2022’de Ukrayna’yı istila etmesi, geçmişten net bir şekilde kopuşunu işaret ediyordu.

2008’de Rus ordusunu sınırın ötesine, Gürcistan’a gönderdiği doğru ancak bunu, Gürcistan ordusu Rusya yanlısı ayrılıkçı Güney Osetya bölgesine saldırdıktan sonra yapmıştı. O zaman bile Putin 5 gün sonra kendi güçleri Gürcistan’ın güçlerini bozguna uğrattığında savaşı durdurmuştu. Tüm ülkeyi işgal ederek her şeyi riske atmamıştı.

Rusya’nın “küçük yeşil adamları” 2014’te Kırım’daki üslerinden çıkıp bu stratejik yarımadayı ele geçirdiğinde bile Putin yine Ukrayna’ya karşı topyekün savaşa girmekten kaçınmıştı.

Şimdi yaşlılık döneminde, 1999’da Kremlin’e girdikten sonra savunduğu uluslararası normları terk etti.

O dönemde Putin’in Rusya’sı, şeffaf olmayan nükleer programı nedeniyle İran’a yaptırım uygulanması için Batı’yla işbirliği yapmıştı. Kremlin neden şimdi bu politikayı tersine çevirsin ki? Putin’in Rusya’sı aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi’nin Kuzey Kore’ye şimdiye kadarki en ağır yaptırımları uygulayan kararlarına da lehte oy vermişti ki o zamandan beri Kuzey Kore alenen yeraltında nükleer denemeler yapıyor ve ABD’ye ulaşabilecek füzeler fırlatıyor. Ancak son zamanlarda Putin, Kim Jong-un’la görüşüp anlaştı ve Ukrayna’ya karşı ateşlemek üzere Kuzey Kore’den mühimmat ve füzeleri ithal etti.

İran’da olduğu gibi şimdi de Rusya’nın gelişmiş nükleer ve füze güdüm teknolojisini konvansiyonel yardım karşılığında Pyongyang ve Tahran gibi paryalarla paylaştığından şüphe ediliyor.

Özellikle İran, sürekli zenginleştirdiği uranyumunu Rusya’nın teknik desteğiyle kullanılabilir bir bombaya dönüştürme hedefini önemli ölçüde hızlandırabilir.

1979’da İslam Devrimi’yla devrilen nefret edilen Şah rejiminden ironik bir devamlılık, mollaların kullanılabilir bir nükleer silah elde etmek için onun üç bölümlü yaklaşımını benimsemesi ve Ayetullahlar rejiminin Washington ve İsrail’in baskısı artarken şimdi yapıyor olabileceği şey.

1970’lerin sonlarında Şah üç ayrı projeye izin vermişti: Uranyum zenginleştirme, füze geliştirme ve üçüncüsü (kullanılabilir bir nükleer silahta genellikle unutulan hayati bir bileşen) patlamayı tetikleyecek infilak teknolojisi. Komşusu SSCB ya da Irak’la yaşanacak bir krizde bu üçünü hızla bir araya getirebileceğini umuyordu.

Şah düştü ama onlarca yıl sonra Ayetullah Hamaney nükleer silahlara yönelik İslami teolojik kınamasından vazgeçmek üzere olabilir. Ancak İran’ın yeraltında yapacağı bir bomba denemesinin küçük bir depreme neden olacağının ve özellikle İsrail’i İran’ın kullanılabilir bir nükleer silah elde etmesinin yakın olduğu hakkında uyaracağının farkında olacaktır.
https://www.indyturk.com/node/745314/yazarlar/putin-i%CC%87ranla-n%C3%BCkleer-s%C4%B1rlar%C4%B1-payla%C5%9Farak-kendi-k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1-%C3%A7izgisini-a%C5%9Fm%C4%B1%C5%9F-olabilir

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir