KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Malik Hasa: Arnavutluk genel seçimlerinde Türkiye’nin etkisi

Malik Hasa: Arnavutluk genel seçimlerinde Türkiye’nin etkisi

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
16 0

Arnavutluk 11 Mayıs’ta genel seçime gidiyor. Hal böyle olunca bu hafta da seçim kampanyalarının en yoğun haftası yaşanıyor. Yıllardır Arnavutluk’ta gazetecilik mesleğini icra eden biri olarak bugüne kadar birçok seçime şahitlik ettim, ancak bu seçimlerde durum farklı.
Peki bu seçimleri farklı kılan nedir? Balkan genelinde ve Arnavutluk özelinde seçim süreci söz konusu oldu mu seçimlere katılan siyasî partilerin tanıttığı program veya ileriye yönelik projelerin yanı sıra genellikle hangi milletvekili adayın hangi dünya gücünü arkasında aldığı bir şekilde ortaya konulur ve bu noktada da neredeyse tüm milletvekili adaylarının ortak bir noktası da belli olur. O da hepsinin seçim kampanyaları sürecinde Amerikan bayrağını kullanmış olmaları ve kendileri onun bulunduğu platformlarda tanıtmalarıdır.
Kulağa pek garip gelse de hakikat budur ne yazık ki.
Yani bunca seçim sürecini yakından analiz etme şansına sahip biri olarak kişisel kanaatim o yöndedir ki Arnavutluk’ta siyaset dünyasına dahil olacaksınız evvela global düzeyde ABD ile ilişkileriniz pek iyi denecek düzeyde olmalı, Avrupa düzeyinde Almanya ile ilişkileriniz iyi olmalı, ancak illa ben milletvekili olarak seçileceğim diyorsanız o zaman da Türkiye ile mutlaka irtibatınız olmalı…
Benim kişisel görüşüm bu yönde olmasına rağmen sokakta ve seçmenler arasında hissedilen ya da bilinçli olarak halka hissettirilen kısım sadece ABD ile ilgili olan noktadır. Yani nereden bakarsanız bakın bir milletvekili adayına sorulan asıl soru şu: ABD’nin yanında mı yer alıyorsunuz yoksa karşınızda mı? Bu durum yeni mi diye sorarsanız cevabım ‘hayır’ olur. Zira bu durum 90’lı yılların başında komünizm döneminimn devrilmesiyle beraber oluşan ve hâlâ varlığını devam ettiren bir durumdur. Hep böyle mi kalacak diye sorarsanız da yine ‘hayır’ derim, aksini desem akla mantığa ters olurdu. O yüzden bu durumun böyle kalmayacağına dair düşüncelerim de aynen devam ediyor.
Meslek olarak gazeteciliğin hayatımın önemli bir parçası olduğu 2013 yılından beri diyebilirim ki ilk gazetecilik yıllarımda siyasetçilerin Türkiye hakkında konuştuklarını duymak nadir sayılan bir olaydı. Kapalı kapıların ardından konuşulanları bir kenara bırakacaksak halkın karşısına çıktıklarında siyasetçilerin genel tavrı kendilerini ABD sevicisi olarak tanıtmak olurdu. Ancak devir gitgide değişti ve artık Türkiye’nin yükselen itibarı, sahip olduğu ‘yumuşak gücü’ ve bölgedeki güçlü ve tartışılmaz konumu siyasetçilerin seçim hazırlıklarında Türkiye’ye bambaşka bir yer kazandırdı.
Eskiden hayal sayılabilecek şekilde artık Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevdiği, hatta onu birçok konuda örnek aldığını ifade eden bir başbakanımız var. Artık bunu meydanlarda ve kalabalık kitlelerin karşısında sık sık dile getirmese de bunun böyle olduğu net bir şekilde bilinmektedir. Eskiden oy peşine düşenler Türkiye’ye karşı duydukları kinlerini dile getirerek seçmen kazanmaya çalışıyorken artık Türkiye karşıtı olan bu tarz isim ve sesler neredeyse hiç yok… Türkiye aleyhine konuşuyorlarsa da sessiz konuşup söylediklerini kimseye duyurmazlar pek…
Biz tüm bunlara alışığız alışık olmasına ama bu seçimler bizi epey şaşırtıyor…
Bu seçimlerde önceki seçimlerden farklı olarak neredeyse her partide İslam dinine yakın isimler de yer alıyor. İktidar parti Sosyalist Parti’nin şemsiyesi altında yer alan Ali Hallaçi gibi isimler mesela buna örnek gösterilebilir. Diğer yandan ‘Atdheu’ (Vatan) Partisi’ni de anlayışla karşılıyoruz, sonuçta kendini ilk ilan ettiğinden beri aynı çizgiyi muhafaza etmeye devam ediyor ama bu seçimlerde Türkiye’ye olan bakışıyla bizi şaşırtan bir başka parti daha var. Elbette bu bakışın bu yönde olması partinin ülke siyasetindeki rolünden mi yoksa partiye bağlı adayların etkisinden mi kaynaklandığı bilinmez. Ama bunu açığa çıkarabilmek için biraz daha detaya inelim.
Arnavutluk’un eski ana muhalefet liderlerinden Lulzim Basha daha önce bağlı olduğu partinin içindeki kargaşadan kendini sıyırarak “Avrupa-Atlantik Demokratları” adında yepyeni bir parti kurdu ve bir koalisyonun parçası olarak da 11 Mayıs seçimlerine katılıyor. Bu seçimlerin sürprizi bu söz konusu koalisyon olmayabilir belki ama seçim tarihinde derin bir anlam katacağı ve iz bırakacağı kesin.
Partinin dikkat çeken yönü tahmin edilebileceği gibi oy oranı değil, tam tersi, kendisini temsil eden milletvekili adaylarıdır. İşte bu partinin adayları arasında yer alan Pellumb Seferi adlı milletvekili adayı da ‘Bu isim de nereden çıktı’ dedirten bir isim. Muhafazakâr kimliği ile öne çıkan Seferi yerli seçmenin sevgisini ve saygısını kazanmış olmanın yanı sıra Türkiye’ye olan sevdası ve bağlılığıyla biliniyor, ki zaten bu sevdayı da her fırsatta dile getiriyor. En son yaşanan İstanbul depreminin ardından taziye mesajı yayınlayan tek milletvekili adayı olduğunu diyebileceğimiz Seferi, kendisiyle yaptığımız hasbihalde “Arnavutluk’un geleceği geleneksel dostları ve Türkiye gibi stratejik partnerlerle ilişkileri muhafaza etmekten geçer” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Bu ifadeye pek şaşırmamak lazım, zira Seferi’yi tanıyan herkes onun dindar bir Müslüman olduğu, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ı da çok sevdiğini gayet net bir şekilde bilirler.
Aynı partinin içindeki şaşırtan isimler bu kadarla bitmiyor. Zira Hüseyin (Hysejin) Xhura en az Seferi kadar bir başka ilgi çeken bir aday. Türkiye’de geniş bir kesimden tanınan ve saygıyla anılan UKİD’in (Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği) Balkan Koordinatörü olan Abdullah Tatlıcı’nın aile dostu olan bu isim de Arnavut milliyetçisi, muhafazakâr ve tam bir Türkiye aşığıdır…
Basha’nın partisi dahilinde bulunup da adaylığını açıklayan, bu çerçevede dikkat çeken bir başka isim de Egert Haxhiu. Türkiye mezunun olan Haxhiu aynı zamanda Türkiye Mezunları Derneği’nin Arnavutluk başkanlığını üstlenen, ülkede FETÖ karşıtı ve Filistin’e yönelik destek protesto ve çeşitli organizasyonların öncüsü olarak bilinen bir isim. Bu yönden milletvekili adayı konumunda genel seçimlere katılarak Arnavutluk-Türkiye ilişkileri tarihinde isminin yer alması kuvvetle muhtemeldir.
Genel seçimler dediğimiz süreç bir yazıda özetlenebilecek bir süreç değil. Fakat bir takım noktaların altını çizmekte yarar var diye düşündüm. Bu yazımın sonunda bir şeyi belirtmeden de geçmeyeyim. Herhangi bir siyasî partiyi desteklemek benim misyonum ve vizyonumun bir parçası değildir. Ancak şüphesiz bu seçimin siyasî sürprizi Basha’nın partisi olacak. Seçimleri hangi parti ve kimler kazanır kestiremem, ama yazımda sıraladığım sürprizler ve önceki seçimlere kıyasen farklı aday seçimleri bu seçimlerin bambaşka olacağı ve akılda kalacağına işaret ettiği kesin.
Malik Hasa

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir