KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. MAKEDONYA’DA İSİM TARTIŞMASI VE ARNAVUTLARIN YAKLAŞIMI

MAKEDONYA’DA İSİM TARTIŞMASI VE ARNAVUTLARIN YAKLAŞIMI

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 19 dk okuma süresi
342 0

Makedonya Cumhuriyeti’nde 2001 yılında Makedon ve Arnavutlar arasında yaklaşık 8 ay süren çatışmalar yaşanmıştır. Bu çatışmalar sonrasında 2 hafta süren müzakere süreci neticesinde 13 Ağustos 2001 tarihinde Ohrid Çerçeve Anlaşması (OÇA) imzalanmıştır. Söz konusu anlaşma Makedonya’nın siyasi yapısı ile birlikte demokratikleşme sürecinin de etkilenmesinde büyük rol oynamıştır. Yaşanan tüm zorluklara rağmen Ohrid sonrası süreç azınlık hakları konusunda önemli adımların atıldığı, etnik temsile ilişkin sorunların ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bu alanlarda ciddi gelişmelerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Her ne kadar bir takım olumlu gelişmeler kaydedilmişse de OÇA sonrası süreçte amaçlanan düzenlemeler tam olarak hayata geçirilememiş olmasından kaynaklı olarak tarafların konu ile ilgili hoşnutsuzluğu varlığını devam ettirdiği gözlenmektedir.
Makedonya Cumhuriyeti’nin kurulması ve bağımsızlığını elde etmesi süreci dünya tarihinde bir devletin uluslararası alanda bir tanınma mücadelesi olarak kabul edilmiştir. YSFC’nin dağılması karşısında Makedon siyasi liderleri her ne kadar hazırlıksız kalmışsa da içinde bulunulan zorlukların üstesinden gelmeye gayret göstermişlerdir. Yugoslavya’nın dağılmasının sonrasında 1991 yılında Makedonya ‘Makedonya Cumhuriyeti’ ismiyle bağımsızlığını ilan etmiş fakat Yunanistan kendi sınırlarındaki Makedonya isimli bölgede ileride hak iddia edeceği tereddütünden dolayı Makedonya‘nın bu ismi kullanmasına karşı çıkmıştır.
8 Eylül 1991’de gerçekleşen referandum sonrasında alınan bağımsızlık kararı ile birlikte Makedonya Cumhuriyeti17 Eylül 1991’de Parlamento kararıyla bağımsızlığını ilan etmiştir. Söz konusu tarihten itibaren Yunanistan ile isim konusunda yaşamış olduğu problem ile birlikte ülke içinde siyasi istikrarı sağlama, ekonomiye hayat verme ve uluslararası toplumla beraber olma yolunda gayret göstermektedir.
Soğuk savaşın ardından Makedonya’da, Yugoslavya’yı oluşturan diğer federe devletler gibi bağımsızlığını ilan ederek 1991 yılında da bağımsızlık sonrası Anayasasını onaylamıştır. Anayasa çerççevesinde bir takım problemler meydana gelmiş ve söz konusu problemler gün geçtikçe ülke içerisinde çatışmaların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ortaya çıkan çatışmalar neticesinde AB, ABD, AGİT gibi güçler devreye girmesiyle taraflar arasında Ohrid Çerçeve Anlaşması (OÇA) kabul edilmiş ve bir düzen kurulmaya çalışılmıştır. Fakat söz konusu anlaşma sonrasında da anayasa ve anayasaya çerçevesinde yapılması gereken düzenlemelerde ortaya çıkan problemlerin aşılamadığı görülmüştür.
Diğer taraftan Makedonya bağımsızlığını ilan ettiği tarihten itibaren Yunanistan arasında isim konusunda sürekli olarak bir sorun yaşamıştır. Söz konusu aşamada Makedonya sürekli olarak önüne engel konulan, taviz istenen ve rahatsız olan taraf konumunda olmuş iken diğer taraftan Yunanistan engelleyen, talep eden ve rahat bir konumda olmuştur. Bu çerçevede Yunanistan, Makedonya’nın Avrupa Birliği (AB) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO – North Atlantic Treaty Organization) üye olma dolayısıyla ulusal bütünlüğünü sağlama hedefini engellemekteydi ve Makedonya bu durumdan sürekli olarak rahatsızdı. Bu hedefin gerçekleşmesi sadece ismin değiştirilmesi hususuna bağlıydı. Makedonya, Uluslararası güçlerin olaya el atması ve Yunanistan’ın ısrarlı talebi sonucunda adının başına “Kuzey” sözcüğünü ilave etmek zorunda kalmıştır.
Makedonya’da Kimlik Tartışması
Kimlik benimseme hususunda Makedonya’nın kendine özgü bir biçimi mevcuttur. Öncelikle Bulgarlık iddiası ile Türk yönetimine karşı isyanı benimsemiş, sonrasında Tito zamanında Makedon kimliğini özümsemiş ve neticesinde ulusal dil meydana getirilerek söz konusu kimlik tercih edilmiştir. (Arman, 2007: 56).
Makedonya’nın bağımsızlığını ilan etmesinden itibaren 2001 yılına kadar başlıca sorunu Makedonya’da yaşayan Arnavutlar olmuştur. Makedonya’da yaşayan Arnavutlar, Balkan coğrafyasında tek bir ulusa ait en büyük azınlık nüfusuna sahiptirler. Makedonlar ile birlikte kurucu ulus sayılmak ve birlikte eşit hak ve özgürlüklerden faydalanmak istemişlerdir. Bunun neticesinde 1991 anayasasında yer alan Makedonya Cumhuriyeti’nin Makedonların ulus devleti olduğu şeklindeki ifadenin değiştirilmesini talep etmişlerdir. Arnavutlar azınlık statülerini hoş karşılamamaktadırlar. Bu yönde gelen talepler neticesinde 2001 yılında anayasada bir takım değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede yapılan yeni düzenlemeler arasında ise azınlık terimi yerine “topluluklar” kavramının kullanılmış olması ve Makedonya Cumhuriyeti’ni, Makedonya’da yaşayan bütün toplulukların devleti olarak tanımlanmış olması hususu sayılabilir. Ohri Çerçeve Anlaşması, uluslararası toplum baskısıyla imzalanmış, Makedon ve Arnavutlar‘ın arasındaki etnik çatışmaların durdurulmasının amaçlandığı ve karşılıklı olarak tavizlerin verilmiş olduğu bir anlaşmadır. Makedonya Cumhuriyeti söz konusu anlaşma doğrultusunda resmi anlamda iki uluslu bir devlet halini almıştır. “UÇK Kosova kurtulus ordusu; amaclari bugunku arnavutluk, kosova, makedonya ve karadag’in arnavut nufusunun yasadigi bolgeleri kapsayan “buyuk arnavut devleti” ni kurmak.” Bununla birlikte Arnavut militanlarda silah bırakmayı kabul etmişlerdir. (Pars, 2013:303-307).
Makedonya Arnavutları Sorunu ve Ohrid Süreci
Makedonya’nın Arnavut Sorunu
Makedonlar ve Arnavutlar arasındaki sorunlar Makedonya’nın bağımsızlığını ilan etmesi ile ortaya çıkmıştır. Osmanlı dönemi ile birlikte Arnavutlara bir takım haklar verilmiştir. (Mandacı, 2008: 47). Aynı zamanda Yugoslavya döneminde de Arnavutlar bir takım ayrıcalıklardan ve özerkliklerden faydalanmışlardır. Buna rağmen Arnavutlar, Makedon devleti içerisinde eşit haklardan faydalanmayacaklarından endişe etmişlerdir. (Zhariadis, 2003: 268).
Tetova,Şar dağları eteklerinde, Vardar ovası üzerine kurulu bir kent.Bu nedenle yol boyunca dağların arasından ilerlenir.
Tetovo‟da izinsiz kurulan Arnavut üniversitesi ve 1993‟te „İlirida‟ bölgesinin özerkliğinin istenmesi Makedon ve Arnavutlar arasındaki gerilimin zamanla artmasına neden olmuştur. (Adamson, Dejan: 293). Diğer taraftan etnik Makedon cumhurbaşkanı adayı Boris Trajkovski‟nin seçim kampanyası sürecinde Arnavutların desteklediği Demokratik Parti, etnik Makedonların desteklediği IMRO-DPMNU’nun yapmış olduğu işbirliği neticesinde Trajkovski cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Yapılan bu işbirliği Arnavutların toplumsal işbirliği ve sivil katılıma karşı pozitif bir duruşunun olduğunu ortaya koymuştur. Buna rağmen radaki ilişkiler herhangi bir şekilde gelişmemiş aksine daha da artarak ülkenin kuzey batı bölgesinde silahlı bir ayaklanmanın ortaya çıkmıştır. (İmogen, 2003: 51).
Uluslararası toplum, daha öncesinde Balkanlarda meydana gelen olayların da etkisiyle Makedonya’da gelişen olaylara hassasiyetle yaklamıştır. İllegal Arnavut örgütü tarafından Üsküp‟ün batısında bir bölgenin işgal edilmesi sonucunda ortaya çıkan sorunu çözmek adına ABD ve AB arabulucularını devreye soktu. Uluslararası baskı neticesinde her iki tarafın müzakere masasına oturmaları sağlandı ve Ohrid Anlaşmasının imzalanması ile taraflar arasındaki sekiz aylık çatışma süreci sona ermiş oldu.
Ohrid Süreci
Arnavutların da taleplerinde süreç içerisinde bir takım değişiklikler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu değişimin altında yatan başlıca unsur ise Makedonya’da Makedonların kurucu unsur olarak görülmesi ile birlikte Makedon kültür ve dilinin yaygınlaşmaya başlamış olmasıdır. Makedonya’da gerçekleştirilen referandum aşamasında Arnavutların büyük bir kesimi Makedonya’dan özerklik yönünde talepte bulunmuştur. Hem ortak bir lider bulamamış olmaları hem de Arnavutluk’tan destek alamamış olmaları 1993 yılında Makedonya Arnavutlarının İlirida Özerk Cumhuriyeti’ni ilan etmeleri yönündeki girişimlerini sonuçsuz bırakmıştır. Bunun nedeni ise Arnavutluk‘un, Makedonya’da gerçekleştirilecek olan özerklik girişimi neticesinde ortaya çıkacak olan çatışmaya Sırbistan’ın sadece taraf olması değil bununla birlikte işgale yönelebileceği yönündeki endişe duyuyor olmasıdır. Dolayısıyla bu şekilde bir özerk cumhuriyeti kabul etmediklerini beyan etmişlerdir. (Biberaj, 1998: 45).
Özerklik yönündeki talep ile birlikte Tetovo’da (Mala Recica kasabasında) izinsiz kurulan Arnavut üniversitesi gibi etkenlerin Makedon ve Arnavutlar arasındaki gerilimin zamanla tırmandırdığı yönünde önemli rol oynadığı görülmüştür.(Adamson, Jovic: 293). Gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Arnavutların desteklediği Demokrat Parti Makedonların desteklediği VMRO-DPMNE (İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedon Ulusal Demokratik Birliği) partisi işbirliğine gitmiş ve ve sonucunda Boris Trajkovski cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Bu şekilde Arnavutların Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinden de anlaşıldığı üzere, kurulan yeni anayasal düzende siyasi bakından sistemin dışına çıkarılmamış olup bununla birlikte kendileri Parlamentoda temsil hakkı elde etme imkanı bulmuşlardır. Fakat gün geçtikçe parlamento içerisinde Arnavut halkını temsil eden partilerin Arnavut halkının taleplerini yeterince savunamadıkları yönünde kanaat oluşmaya başlamıştır. Bu anlayış sonucunda Makedonya’da daha milliyetçi partiler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bununla birlikte Makedon siyasal kesimin Arnavutların taleplerini görmezden geliyor olmaları kendilerinin dışlandıklarına dönük düşüncelerinin artmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Karşılıklı ilişkilerin gerginleşmesinde Arnavutların kamum kurularında temsil oranının nüfuslarına kıyasla düşük olması, Arnavutça eğitim kurumlarına çok sınırlı bir seviyede müsade ediliyor olması, eğitim dilinin Arnavutça olan bir üniversitenin kurulmasına izin verilmemiş olması gibi nedenler önemli rol oynamış ve hatta ülkenin kuzeybatı bölgesinde silahlı çatışmaların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu şekilde ülkede etnik bir kargaşanın yaşanmaya başlandığı bir ortama girilmiştir. (Bell, 2003: 51; Emin, 2014: 29-30).
Makedonya’nın Yunanistan ile İsim Sorunu Tartışmaları
Makedonya ve Yunanistan arasındaki isim sorunu sadece bir isimlendirme sorunu olsaydı bu hususun çözümünü sadece bir isim değişikliği gerçekleştirerek çözüme kavuşturma yoluna giderlerdi. Makedonya açısından isim konusu tarih, kültür ve uluslaşma meselesidir. Aynı zamanda Makedonya yönüyle Makedon kimliğinden vazgeçme ve zihni anlamda bir yıkım gücüne sahip hayati öneme haiz bir etkendir. Buna rağmen Makedonya yapmış olduğu anlaşma ile birlikte yukarıda bahsedilen olumsuz sonuçları bir yandan da kabul etmiş konumdadır. Her ne kadar durum böyle olsa da bu husus “Makedon” sözcüğünün tutulmasıyla kısmi bir şekilde gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. (Ayhan, 2019: 224).
Makedonya, 17.9.1991 tarihinde bağımsızlığını “Makedonya Cumhuriyeti” adıyla elde etmiş ve bugün Türkiye dâhil 140’tan fazla ülke Makedonya’yı bu isimle tanımaktadır. Bağımsız olduğunda Bulgaristan’la dil, Yunanistan’la isim ve Sırbistan’la sınır gibi birçok dış siyaset sorunu olmasına rağmen bu sorunların zamanla çoğunu çözmüş, fakat Yunanistan ile arasında devam eden isim sorununa çeyrek yüzyıldır çözüm bulamamıştır. Her ne kadar başlangıç itibariyle bu sorun çok ciddi olarak kabul edilmese de daha sonrasında mevcut sorunlar arasında en ciddisi olarak kabul görmüştür. (Ayhan, 2019: 224).
Sonuç olarak, Makedonya Cumhuriyeti, her ne kadar bağımsızlığını kazanma yolunda herhangi bir kurtuluş savaşı vermemişse de bu yolda etnik temelli iç çatışmaların ortaya çıkmasına engel olamamıştır. Makedonya, etnik azınlıklardan oluşmuşsa da temel olarak etnik Makedonların devleti olarak kuruldu. Bununla birlikte barındırdığı nüfusunun dörtte biri kadarını oluşturan etnik Arnavutlar bir taraftan siyasi ve kültürel haklar talep etmekteyken diğer taraftan cumhuriyetin kurucu unsuru olma yönünde iddiaları mevcuttu.
Makedonya’da krizin sonlanması dış güçlerin müdahalesi neticesinde gerçekleşti. ABD ve AB çatışmanın çözümlenmesi yönünde diplomatik müdahalede bulunarak Balkanlarda bir etnik çatışma daha olmasına izin vermemişlerdir. Gerçekleştirilen arabuluculuk ile Ohrid anlaşması imza altına alındı ve böylece anayasada bir takım değişikliklerin yapılması kabul edilmiş oldu. Söz konusu değişiklikler içerisinde; etnik çatışmalara bölgesel bir çözüm getirmenin önüne geçilerek ülkenin bölünmesine yol açacak gelişmelerin bertaraf edilmesi ve devleti Makedon ve Arnavutların ortak olduğu bir kimliğe çevirmesi yer alır. Yapılan bu değişiklikler neticesinde Arnavutların ve tüm azınlıkların hakları genişlemiştir.
Makedonya EYC, , Yunanistan’ı tatmin etmek adına kabul edilmiş geçici bir çözümden ibarettir. Bazı devletlerin ve AB, AGİT, Avrupa Konseyi gibi bazı uluslararası örgütlerin de bu ismi kabul etmiş olması bundan sonra her kesimde bu ismin Makedonya’nın adı şeklinde bir algı meydana gelmiştir. Genel itibariyle bu algı Yunanistan’a karşı olmak istemeyenler ile Yunanistan yanlısı olanlar arasında oluşmuştur. Buna rağmen “Makedonya Cumhuriyeti” devletin resmî adı olmuş, uluslararası toplumun büyük bir kesimi bu ismi kabul etmiştir. Sadece, ülkenin anayasal ismi bu olduğu için, bu isimle tanıyanlar, genellikle sorunda taraf olma, yani Makedonya’nın tarafında veya Yunanistan’ın karşısında yer alma saikiyle davranmışlardır. Genel itibariyle isim problemi Yunanistan özelinde ve uluslararası örgütlerde yaşanmaktadır. Böyle bir sorun devletler açısından söz konusu değildir.
Her ne kadar bir isim anlaşması imzalanmış, yürürlüğe girmiş ve çözüme varılmışsa da, ülkenin ismi olan “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti (Republika Severna Makedonija)” dan ne Makedonya ne de Yunanistan bu isimden mutlak memnundur. Müzakerelerin sonunda, her iki taraf da ulusal tutumlarından bir takım tavizler vererek orta halli bir çözümü kabul etmek durumunda kalmışlardır. Makedonya adına “Kuzey” sıfatını eklemek suretiyle Makedon ekininin tekelini terk etmek durumunda kalırken Yunanistan‘da “Makedonya” sözcüğünün kalmasını kabullenmek durumunda kalmıştır. Bu tür çözümler, tatmin durumu düşük olup, uluslararası ilişkilerin yapısının bir sonucudur. Uluslararası alanda, küçük devletler, sorunlarına ya kendileri çözüm bulurlar ya da büyük devletler tarafından kendilerine sunulan çözümü kabul etmek durumunda kalırlar.
Ulaşılan sonuç şudur ki, Ohrid Anlaşması, her ne kadar arada sorunlar devam etse de, Makedonya‘daki etnik Makedonlar ve etnik Arnavutlar arasındaki krize bir çözüm olmuştur. Diğer taraftan Uluslararası örgütlerin yumuşak gücü ve genişleme ihtiyacından kaynaklı baskısı isim sorununun çözümünde ve sürecin ilerlemesinde etkili olmuştur.
Gülboy, G. Pınar (2012). “Makedonya’da Arnavut-Makedon Çatışması ve Ohrid Anlaşması”. Türkiye-Makedonya İlişkileri, Yeliz Okay, Tuncay Babalı (Eds.), İstanbul: Doğu Kitabevi, 101-116.
Koneska, Cvete (2014). “After Ethnic Conflict-Policy-making in Post Conflict Bosnia and Herzegovina and Macedonia”, Southeast Europen Studies, England.
Maliki, N. , “Balkanlar: Makedonya‟nin yeni duzeni: Ohri Cerceve Anlasmasi‟nin besinci yıldonumu”, Düşünce Gündem Dergisi, Sayı 30, 2006
İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans öğrencisi ve Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Stajyeri Elif Gök İlan

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir