Türkiye’nin Geleceği İçin Acem ve Bizans Oyunlarına ve İçimizdeki Truvalılara Dikkat Etmeliyiz.
Selçuklu ve Osmanlı mirasçısı olan Türkiye coğrafi konum olarak tarih boyunca bir çok entrikalarla mücadele etmiş ve galip gelmiştir. Bunların en önemlisi ve en zorlu olanı, hatta tarih boyunca sık sık karşılaşılan 3 entrika örneği vardır.
Birincisi ‘Acem Oyunları’ olarak ele alınır. Acem olarak İranlıların Müslüman bir toplum olarak görülmelerine rağmen daima İslam Devletleri ile mücadele içinde olduğu görülmüştür. Son olarak yakın tarihte Ermenistan ve Azerbaycan arasında Şuşa, Karabağ ve Zengazur özgürlük mücadelesinde İran, Azerbaycan değil Ermenistan safında yer almıştır. Tarihte bu örneğin yansıması çoktur.
İkinci olarak ‘Bizans Oyunu’ önem teşkil eden ve tarih boyunca çok sık karşılaştığımız ve mücadele ettiğimiz dalavere, entrika ve yanıltma oyunları olarak ön plana çıkmıştır.
Üçüncü örnek olarak ‘İçimizdeki Truvalılar’ olarak ele almalıyız. Bu grubu izah ederken bizim gibi görünen, bizimle birlikte yol yürüyen, bizimle birlikte mücadele ettiğini düşündüğümüz ama gerçekte oryantalist bir düşünceye sahip olan, dışı bize benzeyen ama içi bizden farklı olanların olduğu grubu yansıtmaktadır.
Tarihin derinliklerine baktığımızda Selçuklu, Osmanlı ve son asırda Türkiye her üç zorlukla mücadele etmiştir.
Fakat günümüzde dikkat etmemiz gereken çok önemli bir ayrıntı mevcuttur. O da 21. Yüzyıl ‘Türkiye Yüzyılı’ olduğu tüm dünya tarafından bilinen bir gerçektir. Nitekim bu hakikatin farkında olan düşman unsurları ve müttefik görünümlü gizli düşmanlar Türkiye’nin yeniden küresel ölçekte nizam ve adaleti temin eden bir güce sahip olmasını engellemek istiyorlar.
Türkiye’nin jeo-stratejik konumu gereği maruz kaldığı kara propaganda metotları hız kazanmış durumda. Günümüzde Acem Oyunları, Bizans Oyunları ve İçimizdeki Truvalıların entrikaları bütünlük içerisinde bir konsensüs eşliğinde uygulamaya alınmış durumda.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde PKK,KCK,PYD,YPG vb. terör örgütleriyle mücadeleyi önlemek için Kürt sorunu yalanı hem Acem, hem Bizans hem de İçimizdeki Truvalıların birlikte ele aldığı bir entrikadır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun haddini aşarak YSK hakimlerine hakaret davasına henüz daha netleşmemiş cezayı bahane ederek 6’li grubun da desteği ile mağdur edebiyatı ile Türk halkını yanıltmaya çalışması hem Acem, hem Bizans hem de İçimizdeki Truvalıların ortaya koyduğu bir entrikadır.
Türkiye’nin geleceğini düşünmemiz var olan mevcut sorunları çözümü için hep birlikte milli bir şuur içerisinde görüş ve düşünce farklılıklarını bitarafa bırakıp söz konusu vatansa gerisi teferruattır dememiz gereken bir zaman evresinde gidip ülkemizi, devletimizi, vatanımızı ve meşru hükûmeti destekleyen vatandaşlarımızı yabancı ülkelere şikayet edenlerin ortaya koyduğu entrika modeli hem Acem, hem Bizans hem de içimizdeki Truvalıların ortaya koyduğu eylemdir.
Kendimize sormamız gereken asıl soru tüm bu gurupları ve entrika planlayanları hangi sebep ve güç odağı bir araya getirdi olmalıdır.
Bu sorunun cevabında, Türkiye’nin özgür, güçlü, müreffeh ve dünya siyasetinde öncü olmasını istemeyenler olduğu gerçeğini göreceğiz.
Ekrem İmamoğlu’nun Kemal Kılıçdaroglu tarafından 18 milyonun temsilcisi demesi, Meral Akşener’in 85 milyonun temsilcisi demesi, diğer unsurların alkışları ile bu gerçek dışı övgüleri istemeyerekten de olsa desteklemesi büyük bir entrika ve drama odaklı bir olaydır. Oysa Ekrem İmamoğlu yerel yönetimler seçimlerinde 18 milyon vatandaşımızın oyunu almadı. Ülke genelinde 85 milyon yurttaşımız da Ekrem İmamoğlu’nu desteklemedi.
Peki bu tiyatronun amacı nedir?
Cumhurbaşkanlığı hükümet Sistemi’ni eleştirip tek adam rejimi diye kara propaganda yapanlar güçlendirilmiş parlamenter sistem diye kendi egosunu tatmin edecek metotlar ortaya atarken aziz Türk milletini saf yerine koyma gafletine düşüyorlar.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem derken bir aday cumhurbaşkanı olacak ve 6 başkandan icazet alarak devleti yönetecek. Bu Türkiye’yi 6 parçaya bölme planından ibarettir. Nitekim 6’lı grubun görünmez üyesi olan HDP’yi de ele alacak olursak 7 parçaya bölünme hedefi ortaya çıkıyor.
Tüm bu gelişmeler eşliğinde kamu sistemini zayıflatan, fahiş fiyat artışlarını tetikleyenler, sokak röportajları ile kamuoyunu kışkırtmak isteyen, yerli ve milli sanayi, savunma sanayi, sınır güvenliği, sınır ötesi operasyonlar, kaçakçılık, organize suçlarla mücadele ve narkotik operasyonlarından hiç bahsedilmemesi gözden kaçmayan hususlar arasında yer almaktadır.
Nitekim kom, narkotik, terörle mücadele ve sınır ötesi operasyonlarda elde edilen başarılar yalnızca düşman unsurlarını rahatsız etmiyor anlaşılan.
AK Parti ve MHP öncülüğünde Cumhur İttifakı olarak ülkemizin geleceği, milletimizin selameti ve devletimizin bekası için gayretler devam ederken 21. Yüzyılın ‘Türkiye Yüzyılı’ ilan edilerek Cumhuriyetin 100. Yılında 2023 vizyonunu ‘Tam Bağımsız Türkiye’ olarak ele alırken ana muhalefet ve destekçilerinin ‘Cumhuriyetin 2. Yüzyılı’ diyerek farklı hedefler peşinde koşması gözden kaçmıyor.
Nitekim Musul ve Kerkük’ten vaz geçen, İtalya’nın Türkiye’nin katılmadığı bir anlaşma ile kuşattığı Ege adalarını Yunanistan’a vermesini makul gören, Ayasofya’yı müze olarak kabul eden, Mavi Vatan stratejisini gereksiz gören, Karabağ’ı kuşatan Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki mücadeleye maalesef Türkiye Azerbaycan’a yardım etti diyen, sömürge valisinden talimat alır gibi kıtalar ötesinden yabancı danışmanlardan online emir alan kişi ve kişilerin ortaya koyduğu eylemler Türkiye’nin ve Türk milletinin menfaatine çalışmıyorlar.
Asil nihai hedefleri 1960 darbesi, 1980 darbesi, 28 Şubat darbesi hedeflerindeki gibi 15 Temmuz darbe girişiminde elde edilemeyen başarıyı 2023 seçimlerini sabote ederek gerçekleştirmek isteyenlerin ortaya koyduğu entrikadır.
Tüm bu planlı uygulamaları Acem, Bizans ve İçimizdeki Truvalıların birlikte oynadığı bir tiyatro olarak ele almalıyız.
Memleket meselelerini düşünenler ortak çözüm ve uyum esasları ile yol alır.
Memleket meselelerini düşünmeyenler de entrikalarla bölünmeyi ve ayrışmayı hedefler.
Tüm bu reel gerçeklerden yola çıkarak 2023 seçimlerinin altında Türkiye’nin kaderi olduğu gerçeğini bilmemiz gerekiyor. Herkesin bilmesi gereken bir gerçek vardır. O da Türk milleti bu oyunlara gelmez.
MAHMUT SAMİ MALLI
Siyaset Bilimci