Yeni dünya düzeni içerisinde yeni yol ve yöntemler hedefleniyor, demir ipek yolu ve bir kuşak bir yol projesi bunlardan bazıları. Öte yandan artan teknoloji ve dijital uygulamalar hayatı kolaylaştırırken imkanların artmasına neden oluyor.
Sürece olumsuz açıdan bakarsak artan ve ileriki zaman evresinde daha yüksek seviyeye ulaşacak olan işsizlik sorunu her ülkenin çözümü için gayret etmesi gereken önemli konular arasına giriyor.
Gelişen ve değişen süreçlere baktığımızda Türkiye’nin jeo-stratejik bir coğrafya da olması son derece önemli bir durumdur. Türkiye olarak içinde bulunduğumuz bu avantaj sürecini çok iyi bir şekilde kullanmalıyız. Bunun için geleceğe yönelik kazanım elde edeceğimiz projeler gerçekleştirmeliyiz.
Dünya genelinde Doğu’dan Batı’ya uzanan projeler yönelik başlatılan çalışmalar, hem güzergâh üzerindeki ülkelere sermaye akışı sağlamayı hem de bu ülkelerde istihdamı artırmayı hedefliyor. Söz hakimiyeti ve hareket kabiliyetinin kontrolünün bizde olduğu bir stratejik planlamaya ihtiyacımız var.
Kıtaların birleştiği veya kıtaların bulunduğu coğrafyada yer alan Türkiye gerçekleştireceği güçlü politikalar ile dünyanın merkezi ve dünya siyasetinin kalbi konumuna gelmelidir.
Orta Doğu’ dan Afrika’ya, Doğu Avrupa’dan Orta Asya’ ya varıncaya kadar değişen ve gelişen tüm süreçler ülkemizin hem dış hem de iç politikasını etkilemektedir.
Dış mihrakların ülkemizdeki iç uzantıları ile Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ a karşı artan kara propagandaların asıl amacı ülkemizi ve milletimizi stratejik konumda olması nedeni ile yeni dünya düzeninin güç elde etme politikalarından yıldırmak amaçlıdır.
İç siyasetteki çekişmelerin ülkemize, milletimize ve devletimize zarar vermesi her siyasi partinin asli politik görevi olmalıdır.
İktidar gücüne sahip olan partiyi kıskanıp ona kara propaganda ile hamle yapan muhalif partilerin öncelikli olarak bireysel bir şekilde kendi projelerini ortaya koyması gerekir. Eleştiriyi herkes yapar ama projeyi sadece çalışan beyinler meydana getirir.
Türkiye olarak güçlü bir şekilde dünya politikalarına yönelik tezler hazırlamalı ve projeler icra etmeliyiz.
Özellikle yerli ve milli sanayi, savunma ve havacılık politikaları yanı sıra gıda, tarım, hayvancılık, sağlık, kültür, turizm, ekonomi ve dış ticaret hamlelerini kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler ile hayata geçirmeliyiz.
Türkiye’nin 2053 hedefine giden yolda öncelikli olarak bu adımların hassas bir şekilde atılması lazımdır.
Afrika’dan Balkanlara, Orta Doğu’ dan Orta Asya’ ya can, kan, din ve gönül bağımız olan ülkeler ile ikili iş birliği süreçleri daha güçlü adımlar ile atılmalıdır.
Dış politikada Türkiye lobisi hızlı bir şekilde kurulmalıdır.
Yerli ve milli sanayi politikaları güçlü bir şekilde dost ve kardeş ülkeler ile paylaşılıp stratejik ortaklıklar daha da güçlü seviyeye çıkartılmalıdır.
Üretim politikalarında önem arz eden ara ürün ihtiyaçları dost ve akraba topluluklar arasında kurulan stratejik iş birlikleri ile tedarik edilmelidir.
Türkiye sahip olduğu bilgi, birikim ve elde ettiği deneyimleri kazanıma dönüştürmek için dost ve akraba topluluklara yönelik danışmanlık süreci ile öncü olmalıdır.
Çağın yükselen yıldızı Türkiye her açıdan güçlü olmak zorundadır. Bizlere düşen 2053’ e giden bu yolda doğru bir şekilde ilerleyerek hedefe ulaşmak olacaktır.
Mahmut Sami Mallı
Siyaset Bilimci
