Ülkemiz asrın en büyük felaketi olan depremle mücadele içinde büyük gayretler sarf ediyor. Devlet, millet, ordu, sivil toplum kuruluşları vb. herkes birlik ve beraberlik içerisinde yaraların sarılması için mücadele veriyor.
Nitekim bu denli büyük bir mücadele sürecinin yanı sıra içinde bulunduğumuz zorlu koşulları kendi dünyalık hırs ve ihtiraslarıyla fırsata çevirmek isteyen insanların görülmesi bizler için büyük bir acıdır.
Bu hususta toplumsal olarak sinir refleksimizin korunması ve daha fazla yıpranmadan bu acılı süreçlerin telafi edilmesi için adım atmalıyız.
İçişleri Bakanlığı olarak bir genelge ile valiliklerin deprem bölgelerinde veya bu bölgelere giden şehirler arası yollarda gıda, temizlik, alet ve edevatların temin edildiği ticari işletmelerde sabit fiyat uygulama emri ile olası haksız kazanç elde edilmesini ve depremzede olan vatandaşlarımızın daha fazla üzülmesini önlemek için adım atmalıyız.
Nitekim bir pet bardağı çorba ve iki dilim ekmeğin fiyatını olmaz, aksine ikram edilerek yaraya merhem olmaya çalışılır.
Bazı işletmelerin vatandaşlık görevini hassas bir şekilde yerine getirmek için adım atması beklenirken mevcut fiyatın daha da üstünde bir fiyat ile ürünlerini pazarlaması milletimize yönelik saygısızlık olduğu kadar devlet otoritesine yönelik olarak da bir ayıptır.
Her kim bu süreçte elindeki ürünü koşullar her ne olursa olsun deprem bölgesinde ederinin üstünde bir fiyata satmaya kalkarsa karşısında devletin gücünü bulmalıdır. Devlet bu kişilere varlığını, birliğini ve dirliğini idari ve adli olarak hassas bir şekilde itina ile göstermelidir.
Ekmek üreten fırın, yemek üreten lokanta, içecek satan tesisler, eşya satan dükkanlar bugün sarf ettiğiniz eylemler emin olun hassas bir süzgeçten geçmektedir. Bugün en fazla 5 TL olması gereken 1 bardak çorbanın fiyatı 25 TL oluyorsa devlet bu zor günleri atlattıktan sonra emin olun 25 TL’lik fatura için kapınızı çalacak ve vefa beklerken sunduğunuz tutum için sizi ziyaret edecektir.
Hele böyle bir durumda deprem bölgesinde bütün şehirlerin hasarlarının telafi edilmesi sürecinde elinizdeki ürünü ederinin üstünde vermeyip ederi veya daha da altında vermeniz gerekirken, sizin de devlet koordinasyonuna katkı sunmanız beklenirken siz krizi fırsata çevirirseniz emin olun bu ayıp sizden mutlaka sorulacaktır.
Acının ne olduğunu yaşamayan bilemez; kaybın ne olduğunu yaşamayan bilemez, açlığın, susuzluğun, enkazın içinde mahsur kalmanın ne olduğunu dışarıda özgür olan bir insan gereğince bilemez. Siz koşulları, bu acıyı yaşayan insanlara yardımcı olmanız gerekirken daha da zorlaştırıyorsanız emin olun bu hatanızın bir dönüşü olacaktır.
Türkiye Selçuklu ve Osmanlı mirasçısı kadim bir devlettir. Türk milleti Selçuklu ve Osmanlı devletini ayakta tutan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bizatihi kendisidir. Bu yüzden gördüğü eksiklikleri, hata ve kasıtları yarına bırakır ama krizi fırsata çevirmek isteyen art niyetli kişi ve grupların yanına bırakmaz.
Deprem bölgesinde her valilik, kaymakamlık genel bir duyuru emri ile ürünlerin halka ulaşımını kolaylaştırmak ve tedarik aşamasında kolaylıklar sağlanması için gerekli tüm koordinasyonu yerine getirmek adına duyuru yapmalıdır.
Sivil toplum kuruluşları olarak dünyada eşi ve benzeri görülmemiş bir gayret sürecini ortaya koyduğumuz günümüzde olumsuz süreçlerin oluşması ve fırsatçılığın birer rant unsuru olmasına vesile olacak tüm yolların onu devletin gücü ile kesilip vatandaşın sosyolojik ve psikolojik açıdan rahatını güvence altına alması için daha çok gayret sarf edilmelidir.
Ayrıca İçişleri Bakanlığı emriyle valilik ve kaymakamlık nezdinde kontrolü sağlanan emniyet ile jandarma faaliyetlerinde ürünlerin denetim süreçlerinin yerine getirilip olası bir yanlış adımların önü kesilmelidir. Bu eyleme fırsat oluşturan kişi ve gruplar için adlı işlemin de cumhuriyet savcıları tarafından hassas bir şekilde ele alınmalıdır.
Devir birlik ve beraberliği artıracak hatta dirliği temin ederek sistemlerle seyir alınarak kazanım odaklı süreçlerin artması için gayret edeceğimiz bir devirdir. Kimse sükuneti bozmak ve krizi fırsata çevirmek için adım atmasın.
Mahmut Sami Mallı
