KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Mahmut Sami Mallı: AFAD: Afet Sürecinde Tüm Sivil Toplum Kuruluşları ile İş Birliği Stratejisini Yürüten Kurumdur

Mahmut Sami Mallı: AFAD: Afet Sürecinde Tüm Sivil Toplum Kuruluşları ile İş Birliği Stratejisini Yürüten Kurumdur

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
284 0

Devlet ve millet olarak ülkemizde yaşanan asrın en büyük afetinin yaralarını sarmak için hızla çalışmalar özverili bir şekilde devam ederken, tüm ülke vatandaşlarımızın hüzün ile birlikte gayretleri ile, yardımlaşma ve dayanışma sürecine yönelik adımlar artarken bazı aklı evvel kişi ve gruplar bu ülkeye fikir ve düşünceleri ile zarar vermektedir.

Vatandaş gözü ile konuya baktığımızda iktidar olgusunu sevmeyebilirsiniz, muhalif düşünebilirsiniz, projeleri veya politikaları makul şekilde eleştirebilirsiniz, tüm bunlar demokrasinin bir gereği olarak kabul görebilir. Fakat bu denli büyük bir afet yaşanmışken siz kalkıp; devletin gayretine gölge düşürmek, vatandaşın umudunu kırmak, mağdur olan bölgelerde yürütülen afet çalışmasına leke sürmek isterseniz bilin ki bu, vatana ve millete en büyük saygısızlıktır.

Öncelikle muhalif kesim açısından sırf iktidarı yıpratmak için “devlet nerede” demek büyük bir gaflettir. Halbuki demokrasi gereği devlet milletin kendisidir. Devlet, kanun ve yönetmelik esaslarına dayanarak hukuk ilkelerine bağlı olarak hareket eden ve bu hareketi sağlamanın da vatandaşı olduğu bir olgudur.
11 ili kapsayan büyük bir afet sürecinden geçiyoruz. Bu afet sürecinde askerimiz, polisimiz, itfayecimiz, öğretmenimiz, doktorumuz, imamımız, çiftçimiz, esnafımız, fabrikatörümüz, işçimiz ayırt etmeksizin hepimiz yaralandık.

Bir odun ateşi etrafında birbiri ile bağlantılı olmayan, belki hiç tanışmayan farklı sektörlerden insanlar aynı ilke ekseninde buluştu, taziyelerini sundu, hüznünü paylaştı ve dua ile kaynaştı.

Bu afet öyle büyük ki, yalnızca binalar değil şehre giriş ve şehir içinde bağlantı sağlayan yollar köprüler dahi zarar gördü. Nitekim güçlü yapısı ile devletimiz milletimiz ile bütünlük kurarak sahada kurtarma çalışmaları için hareket etti.

Şehre girişte uzunca görülen yardım malzemesi getiren kamyonlar, arama kurtarma çalışmaları için seferber olan insanların kalabalığını görmezden gelenler, devletin nerede olduğunu göremezler. Çünkü onlar kendilerini aristokrat görüp devleti millet ile bütünlük içerisinde göremeyecek kadar kör ve zihinsel cahildirler. Çünkü akılları kendilerine hitap etmeyen doğruları kabul etmezler.

Türkiye sahip olduğu tektonik, sismik, topografik ve iklimsel yapısı gereği doğal afetlerle sıklıkla karşı karşıya kalan bir ülkedir, bu gerçeği hepimiz yaşadığımız coğrafyanın koşulları gereği biliyoruz. Su baskını, sel, çığ, heyelan, yangın ama en önemlisi deprem afetine karşı her zaman hazırlıklı olmalıyız düsturu ile kurulan AFAD kurumsal bir kimliğe sahiptir.

Ülkemiz depremlerde insan kaybı açısından dünyada üçüncü, etkilenen insan sayısı açısından sekizinci sırada yer alan jeo-stratejik bir konumda yer almaktadır. Ortalama olarak her yıl büyüklüğü 5 ile 6 arasında değişen en az bir deprem yaşanmaktadır. Fakat bu afet eşi benzeri görülmemiş bir tahribat ortaya koymuştur.

Tüm bu gelişmeleri kontrol etmek üzere güçlü bir kurum olan AFAD valilik, sivil toplum kuruluşları, ordu ve vatandaş olarak tek vücut halinde kriz yönetimi açısından çalışmalara hız veriyor.
Kendisini üstün ırk gören bazı aklı evveller AFAD çalışmalarını gölgelemek için “AFAD mi, yoksa AHBAP mı?” şeklinde bilgi kirliliği oluşturmaya gayret ediyorlar.

Oysa AHBAP bir sivil toplum kuruluşu olarak köklü ve güçlü bir kamu kurumu olan AFAD’ın iş birliği protokolü ile yardım kampanyalarında yer verdiği diğer sivil toplum kuruluşlarından birisidir.

Eğer paydaş olarak çalışmalara destek veren sivil toplum kuruluşları ana konsept ve stratejiye yön veren kurum olan AFAD’dan daha üstün gösterilmeye çalışılıyorsa, emin olun burada bir provokatörlük var demektir.

Buna vesile olan muhalif düşünce katmanlarının; iktidar otoritesine leke sürmeyi, afet ile mücadele içinde olduğumuz kriz sureci yönetiminde zafiyet olduğu düşüncesini halk kitlesine empoze etmeye çalıştıkları gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Nitekim bu zararlı eylem kesinlikle devletimizin sistemler işleyişine ve afet politikasında gereğince başarı elde edilmesine engel olmaya çalıştığı tezini ön plana çıkarıyor demektir.
Böyle bir günde tek vücut olmak, birlik ve dirlik içinde Türk bayrağı altında buluşmak ve yaraları paylaşmak için adım atmalıyız.

Muhalif bir millet vekilinin sosyal medya aracılığı ile “burada yardım yok, çadır yok, devlet yok” söyleminde bulunması büyük bir ayıptır.

Halbuki “Devlet millettir” derken bunu dile getiren milletin bir ferdi olan muhalif milletvekili, o an devletin bir parçasıdır. Çözüm için gayret edilmeli ve sulh ekseninde afet bölgesinde kurtarma çalışmalarına yoğunluk verilmelidir.
Gün birlik günüdür. Gün dirlik günüdür. Gün yaraları sarmak ve acıyı paylaşma günüdür. Kimse bu güzide gayretlerin bozulmasına teşebbüs etmemelidir.

Yeltenen de afet sürecinde provokatif eylemlerle toplumu kışkırtma eyleminden dolayı gerekli incelemeler ile takip edilmelidir. Bugün hepimiz acıları paylaşmak ve yaraları sarmak için bir arada olmalıyız.

Mahmut Sami Mallı
Siyaset Bilimci

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir