KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Lozan Zirvesi Suriye için ne vaat ediyor?

Lozan Zirvesi Suriye için ne vaat ediyor?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 5 dk okuma süresi
403 0

8 Ekim 2016 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ‘Halep’ ile ilgili tasarının bir çözüme kavuşmaması ve BMGK üye ülkeleri arasında da krize yol açması, 15 Ekim’de İsviçre’nin Lozan kentinde Suriye krizinin çözümü için ABD Rusya, Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve Katar’ın da katılacağı toplantının bölgesel barış için önemini artırmaktadır.
Burada özellikle altı çizilmesi gereken unsur BMGK’nin Dünya Barışı için etkinliğinin kalmamış olmasıdır ve artık acilen yeniden yapılandırılması gerektiğidir. Diğer bir unsur 15 Ekim’deki toplantıda AB’li hiçbir ülkenin yer almaması ve Rusya’nın Türkiye ile birlikte stratejik ortaklığının, bölgesel güvenlik ve barış açısından da pekiştirilerek garantör ülke olarak gösterilmesidir. 8 Ekim 2016 tarihinde Halep tasarısı konusunda BMGK’daki veto krizi Fransa-Rusya arasında yaşanan diplomatik krizden sonra, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ,15 Ekim Lozan’da gerçekleşecek toplantıyla ilgili yaptığı açıklamada “Sahada olanlar üzerinde doğrudan nüfuzu bulunan ülkelerle bir toplantı yapmak istiyoruz” demiştir, bu da artık BMGK’nın uluslararası güvenlik ve barışın teminatı için etkin bir rol oynayamadığını gösteriyor. 1990 Irak Savaşıyla başlayıp, 11 Eylül ve sözde Arap Baharı ile Müslüman ülkeleri doğrudan hedef alan savaşlar ve çatışmaların çözümünde karar merkezi BMGK’da daimi üyeler arasında müslüman ülke olmaması kabul edilemez bir durumdur. Müslüman ülkelerin kaderi Müslüman olmayan 5 ülkenin kontrolünde, dünyanın 5’ten büyük olduğunu Türkiye’nin öncülügü ve kararlılığıyla göstermek gerekiyor.

Suriye’de ABD ve Rusya arasındaki 12 Eylül’de yürürlüge giren ateşkes ABD’nin Suriye’de Esad hükümetine ait güçleri bombalaması ve Rusya’nın Halep’te İnsani yardım konvoyunu hedef almasından sonra bozuldu. ABD Suriye ve Ortadoğu’daki stratejik başarısızlığının hazımsızlığıyla bölgeden kontrolünü yitirmemek için saldırılarını devam etmektedir. Bunun yanında, gerek ABD, gerekse AB ülkeleri “sözde insani yardım konvoylarıyla” PKK-YPG-PYD terörist gruplarına silah askeri mühimat temin etmektedirler. Türkiye’den geçen bu sözde insani yardım konvoylarının Türkiye’deki gümrüklerden çok yakından takip edilmesi gerekmektedir. Bölgedeki terörist grupların silahlandırılması doğrudan Türkiye’yi hedef almaktadır ve bölgesel istikrarsızlığın devam ederek Batılı ülkelerin bölgedeki nüfuslarını artırmaktadır.

Rusya ve Türkiye’nin yakınlaşması , Türk Akımı Projesi iki ülkenin stratejik işbirliği , ABD ve AB ülkelerini rahatsız eden bir durumdur. Her iki ülkenin provokatif eylemler karşısında temkinli olması gerekir. Örneğin, ABD’nin F/A-18 jetlerinin Rus jetlerinin rengine boyanarak Rus uçağı görünümünde olması, ya da ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) güçlerinin Rus güçlerine karşı kullanılıyor gibi gösterilmesi bu tür provokatif stratejik, manipulatif taktiklere karşı her iki ülkenin ishtibarat teşkilatlarının yakından çalışması gerekir.

Lozan’daki görüşmeler katılımcı ülkelerin niteliği açısından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden daha yapıcı kararlar çıkması muhakkaktır . Bu toplantıda Türkiye, Rusya ve İran ABD karşısında ortak hareket etmeli ve ortak kararlar almalıdır, aksi takdirde ABD Suriye’de ve bölgede kontrolünü muhafaza etmek için provokatif eylemlere devam edecek, Eylül ayında olduğu gibi ateşkes anlaşmasını ihlal edecektir. Doç. Dr. Naciye Selin Şenocak

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir