KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Küresel emperyalizmin Türkiye’de kâğıt operasyonu ve endüstriyel kendir çözümü!

Küresel emperyalizmin Türkiye’de kâğıt operasyonu ve endüstriyel kendir çözümü!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 6 dk okuma süresi
341 0

Emperyalizm, bir ülkenin başka bir ülkenin kaynaklarını sömürmesi gibi tanımlanabilir. Kültür emperyalizmi ise gelişmiş ülkelerin az gelişmiş diğer kültürleri özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzetmesidir. Benzetme ve benzeşme yani Kültür emperyalizmi, sömürgeciliği kolaylaştırır. Bu nedenle kitle iletişim araçlarının kolay erişebilirliği, ucuzluğu emperyalizmin için vazgeçilmez olmalı. Ama kültür emperyalizmine Türkiye gibi şerbetli ülkelerde bu taktikler işe yaramıyorsa bilakis anti-emperyalist kampanyalara dönüşe biliyorsa bunu engellemenin yolu sansürden, kitle iletişim araçlarına kolay erişebilirliğin kesintiye uğramasından geçebilir. İşte son günlerde kağıt fiyatlarındaki astronomik artışların böyle bir nedeni veya sonucu olabilir.

Kişi başı kağıt tüketimi; ülkeler için hem bir gelişmişlik hem de kâğıt sektörünün büyüme potansiyeli göstergesidir. Türkiye’de 2013’te kişi başı işlenmiş kağıt tüketimi 73,8 kg tespit edilmişti. Ancak bu işlenmiş kağıt tüketiminde basılı ve matbaa işlemi görmüş, kitap, dergi, broşür, gazete vb. Ürünlerin oranı ne yazıkki belirlenememiştir. Kâğıt çok fazla kullanım alanına sahip, çok yönlü bir malzeme olmasına karşın, Türkiye yıllık 2,5 milyon ton kâğıt ve karton üretimiyle 25. sırada bulunuyor. Kağıt ve basım sanayi dışa bağımlı bir sektör. Stratejik bir üretim alanı olan matbaacılık, insanların en temel gelişim unsurlarından biri.

İkinci Dünya Savaşının sürdüğü günlerde Ankara’da güçlü bir Alman lobisi mevcut. Franz Joseph Hermann Michael Maria von Papen, Adolf Hitler’in 1933 yılında iktidara gelmesinde önemli rol oynayan Alman devlet adamı ve diplomat. 1939–1944 yılları boyunca Türkiye’deki Alman büyükelçisi. Türkiye’nin tarafsızlığının önemini Hitler’e anlatabildiğinden, Almanya ile Türkiye arasında saldırmazlık antlaşması imzalanmıştı.

Türkiye’deki Alman hayranlığının resmi kurum ve gayri resmi alanlarda kökleşmesi için hiçbir özveriden kaçınmıyor, emekli askerden ve diplomatlardan oluşan Türk heyetlerine savaş meydanlarında turlar düzenliyor, Alman ordusunun efsanevi harp kazanma kudretinden Türkiye kamuoyunun emin olmasını istiyordu. Onun bu faaliyetleri diğer ülke gizli servislerinin gözüne batınca, Von Papen’e bombalı suikast dahi düzenlenmiş, ihale Rusya’nın üzerinde kalmıştı. Türkiye’nin dengeleri bozabilecek bir gücü olduğundan, kamuoyunu Almanya’nın yanında yer almasına ikna etmek için paralar havada uçuşuyor, Ankara ve İstanbul matbuat âleminde ‘Hitler medyası’ teşkil ediliyordu. Bu bağlamda Yunus Nadi’nin sahibi olduğu Cumhuriyet gazetesinin matbaası da Almanya’dan getirtilmiş ve Nazi Almanya’sını destekleyen yayınından dolayı Yunus Nadi’ye Von Papen tarafından hediye edilmişti. Hitler alo dediğinde Cumhuriyet gazetesi için ‘yaşasın Führer’ manşetleri atmak sorun değildi. Şimdilerde yaşasın Trump manşetleri attıracak medya organı, gazete dergi bulamadıkları için Türk toplumunu, kitaptan uzak tutmanın peşindeler.

Kâğıt sektörünün gelişimi için endüstriyel ormancılığın daha fazla gündeme gelmesini önerenler nedense çevre ve sağlık dostu ürün kavramı üzerinde düşünmüyorlar. Bakalım zarardan dönmeyi akledenler olacak mı?

Türkiye’deki beyaz kağıt sektörünün yurt dışından selüloz alımına bağımlı olduğu ortada. Dünyadaki selüloz fiyatları da zaten Türklerin kontrolünde değil. Her yıl kağıt fiyatları kartellerin istediği şekilde artıp iniyor. Kâğıt borsasını karteller belirliyor. Selülozun yerli olarak üretilmesi için ağaç haricinde malzeme kullanılması gerekiyor. Allah’tan bu konuya eğilen ve araştırma yapan, gündem oluşturan vatanseverler çıkıyorda çözüm üretiyor. Hürriyette gazetecilik mesleğinin duayenlerinden Yalçın Bayer bugünkü yazısında ASAM Kendir Enstitüsü Başkanı Erdem Ulaş’ın Kâğıt darboğazına acil çözüm önerisine yer verdi. Gerçekten Türkiye bir çok alanda olduğu gibi küresel emperyalizmin kuşatmasını yarmak istiyorsa alternatif ürünler de yoğunlaşmalı. Bu nedenle kendirden selüloz hammaddesi elde edilmesi ve kâğıt sektöründe bir an önce kullanılması gerekiyor. Çünkü Ağaç %60 selüloz, Kenevir sapı %77- 85 selüloz ihtiva eder. Bu çok çeşitli endüstriyel kullanımda çok kaliteli ham madde demektir. Bu sebeple kendir yani kenevir yüksek selüloz miktarı ve kısa yetiştirilme döngüsü ile kağıt yapımında en ideal kaynaktır. Türkiye’de özelleştirme furyasıyla kağıt fabrikası SEKA’nın kapanması ile yerli üretim yapılamadığından yaklaşık 3.1 Milyar Dolarlık kağıt ve ürünleri ithalatıyla paramız yurtdışına çıkıyor. Dünya pazarlarında Çin başta olmak üzere kenevirden endüstriyel kullanımla kağıt yapımında her geçen gün yeni tesisler açılırken Türkiye’nin bu sektörde nal toplamasını anlamak mümkün mü?

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir