KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Kürdistan’ın Domino Taşları ve Türkiye

Kürdistan’ın Domino Taşları ve Türkiye

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 7 dk okuma süresi
441 0

Kürdistan’ın Domino Taşları ve Türkiye
emrah kaya
Çin’de Mao öncülüğünde komünist sistemin kurulması ve sistemin diğer bölge ülkelerine yayılması sonucu ABD bu gelişmeye karşı çeşitli önlemler almayı gerekli görmüştür. Bu olay uluslararası siyasette domino taşı etkisi ya da domino teorisi olarak adlandırılır ve teori bir sistemin veya unsurun beklenmedik bir şekilde bir bölgeye ya da uluslararası siyasette etkili olma durumudur. Örnek olarak Venezuela’da 1999 yılında iktidara gelen Hugo Chavez, bir domino etkisi yaratmış kısa sürede 14 Latin Amerika ülkesinde sol partilerin iktidara taşınmasında öncü adım olmuştur. Peki bu teorinin kurulması planlanan Kürdistan ile alakası nedir?

Terör örgütünün PKK’nın kurucusu terörist Abdullah Öcalan, Kürdistan’ın kurulması sürecinde İran, Irak, Suriye ve Türkiye’de bulunan Kürtlerin ilk olarak kültürel haklarını, daha sonra anayasal haklarını elde etmeleri, üçüncü olarak özerklik ve son olarak ise bu ülkelerde kurulan özerk bölgesel Kürt yönetimlerinin birleşerek bir devlet oluşturmaları gerektiğini yol haritası olarak sunmuştur.

Irak’ın ABD, tarafından işgal edilmesinden kısa bir süre önce CHP, MHP, TSK ve bazı AKP’li vekiller, 1 Mart Tezkeresinin TBMM’den geçmesine izin vermemiş ve ABD’nin Irak’ı işgal etmesine karşı çıkmıştır. Bu dönem AKP’li vekillerin çoğunluğu ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ise tezkerenin geçmesini istiyordu. Tezkerenin TBMM’den geçmemesi üzerine ABD, müttefiklik noktasında Türkiye’nin yerine Kürtleri ön plana çıkarmıştır. Bu süreçte yapılan pazarlıklarda ABD’nin Kürtlere bir özerk yönetim sözü verdiği hatta ileri dönemde bağımsız bir devlet kurmaları noktasında Kürtlere destekçi olacağına dair iddialar dolaşmaya başladı. Irak işgali sonrası, Barzani önderliğinde bölgede kurulan özerk Kürt yönetimi zamanla petrol gelirlerinin de etkisiyle güçlenmiştir. Bunun neticesinde ise Barzani defalarca Irak’ta uygulanan yönetim sisteminin başarısız olduğunu ve yakında bağımsızlık adımları atacaklarını dile getirdi. Bu gelişmeler Irak’ın er ya da geç bölüneceği anlamına gelmektedir.

Irak’tan Suriye’ye geçecek olursak ilk öncelikle PKK, 2003’te PYD’yi kurmuştur. Suriye’de iç savaşın başlaması sonucu Esad, ülkesinin Türkiye’ye sınır bölgesinden askerlerini çekmesi sonucu bölge PYD’nin ve DAEŞ’in eline geçmiştir. Zamanla Batı ülkelerinin de desteğiyle Suriye’nin güneyinde PYD güçlenmiş, bölgede Kürt koridorunun kurulması planlanmıştır. Lakin Türkiye, bunu savaş nedeni olarak sayacağını dile getirince PYD’nin koridor planı sekteye uğramıştır. Bölgede ABD’nin DAEŞ’e karşı PYD’yi desteklemesi Türkiye ile ABD arasında gerginliğe neden olmuştur. PYD, DAEŞ’e karşı ABD’nin kara askeri olma görevini üstlenirken aynı zamanda bölgede kendi yönetimini ilan etme hedefi taşımaktadır. Bu noktada ise Türkiye’nin bir Rus uçağını düşürmesi Türkiye’yi PYD’ye karşı operasyon yapamaz hale getirmiştir. Bu durumdan faydalanan PKK ise Türkiye’nin Kuzey Irak’a yaptığı askeri operasyonlar sonucu merkezini Suriye’ye taşımıştır.

Şu anda ise PYD’nin kontrolünde olan bölgede ABD’nin bir askeri üs kurma iddiaları dile getirilmektedir. ABD’nin bölgeden toprak aldığı iddiaları gerçekse bu adım en çok PYD’nin işine yarayacaktır. Ayrıca bu üs planı Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkisini azaltacak, Batı ülkeleri ise Türkiye’ye bağımlı olmadan daha rahat hareket edebileceklerdir. Bu gelişme PYD’yi güçlendirecektir ve Beril Dedeoğlu bu durumu “bir tür yeni Erbil Yönetimi” olarak tanımlamaktadır. Bu noktada eğer Barzani bağımsızlığını ilan ederse bir domino etkisi yaratabilir ve kısa zamanda Suriye’deki Kürtlerde bağımsızlık ilan edebilirler. Bu durum orta vade de ise Türkiye ve İran’da etkisini gösterme ihtimali yüksektir. Ayrıca Beril Dedeoğlu, riski avantaja dönüştürme noktasında yeni bir açılım ihtimalinden bahsetmektedir. AKP’de Çözüm Süreci ile ilgili farklı seslerin çıkması, Erdoğan’ın ABD ziyareti sonrası PYD politikasında yaşanan yumuşama ve ABD’nin PYD’yi desteklemesine rağmen Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun PYD için ABD’ye küsecek değiliz mealindeki açıklamaları bu ihtimali güçlendirmektedir.

Yaşanan bu gelişmeler ve tarihteki örnekler dikkate alındığında eğer ki Türkiye iç ve Ortadoğu siyasetinde böyle bir açılım yaparsa o vakit Kürdistan’ın kurulması sürecinde yaşanma ihtimali bulunan domino etkisi Türkiye’de daha sert bir şekilde hissedilecektir. Bu ise Dedeoğlu’nun dediği gibi riski avantaja çevirmeyecek tam tersi Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk Milletine ağır bir kayıp olarak geri dönecektir. Türkiye, hem Turgut Özal hem de AKP döneminde denenen Çözüm Sürecinden ders çıkararak ilk öncelikle bölgedeki PKK ve PYD terör örgütlerini bitirmelidir. Ayrıca Irak’ın toprak bütünlüğünü savunmalı, Barzani’nin bağımsızlık isteğine sert tepki göstermeli, ABD’ye PYD mevzusunda güvenilmemeli, Esad’ın gitmesinden önce Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması noktasında Batı ülkelerine baskı uygulamalıdır. Aksi takdirde Irak’ta devrilen Kürdistan domino taşı Suriye’deki domino taşını ve üçüncü olarak Türkiye’deki domino taşını devirecektir.

Amerika Araştırmaları ve Terör Uzmanı Emrah Kaya/ Kafkassam
Facebook- Twitter: @emrhky0407

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir