KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Kudüs Tugayı Yeni Komutanı Hazırda mı Bekletiliyordu?

Kudüs Tugayı Yeni Komutanı Hazırda mı Bekletiliyordu?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 5 dk okuma süresi
319 0

İran Devrim Muhafızları içinde en önemli ve bir o kadar da bağımsız hareket eden Kudüs Tugayı komutanının Bağdat’ta öldürülmesinin ardından tüm Ortadoğu bölgesi özellikle bu tugayın halen fiili olarak iç işlerine müdahil olduğu Suriye ve Irak’ta dengelerin değişmesi kuşkusuz söz konusudur.
İran dini ve siyasi lideri Hamenei tarafından Süleymani sonrasında üç günlük ulusal yas ilan edilmesi ve çeşitli resmilerin neredeyse bir birine benzer tehdit ve intikam içerikli açıklamalarının yanı sıra, oldukça hızlı bir şekilde sadece üç gün içinde iki resmi adım atıldı.

1
Süleymani’nin ölümünden sadece bir kaç saat geçmeden neredeyse jet hızıyla Hamenei tarafından Kudüs Tugayı komutanlığına atanan isim, İsmail GAANİ AKBARİ olarak açıklandı.
2
İkinci resmi adım ise İran İslam Cumhuriyetinin uluslararası nükleer anlaşmadan tamamen çekilmesidir.
Sondan başlayalım,
Aylarca temas ve görüşmelerin ardından, gelinen noktada çeşitli taraflarında müdahil olduğu –ABD, Avrupa ülkeleri, Rusya- uluslararası nükleer anlaşmanın gerçekleşmesi, İran iç kamuoyu tarafından bir nevi siyasi yumuşama ve halkın gözünde iş ve aş konusunda rahatlama olarak görülmüştü. Buna bakmayarak devletin çeşitli katmanlarında bulunan radikal grupları ikna etme yolunda gözler Hamenei’ye çevrildi.
Daha önceleri hatırlayalım. Ahmedinejad döneminde atılan fanatik sloganlar halen unutulmamış. Çoğunlukla milislerin ve radikal kesimin İran nükleer merkezleri çevresinde temsili korumak için oluşturulan insani zincir ve söz konusu kesim için anlamı, artık Hamenei’nin iki dudağı arasındaydı.
“KAHRAMANCA YUMUŞAMA”
Bu iki kelime Hamenei sayesinde siyasi literatüre kazandırılan bir kavram olarak, o zinciri bozdu. Radikaller ve şii fanatik kesimlerde böylece ikna oldu. Hem de o kadar ikna oldu ki bu kesim, anlaşma yapıldıktan sonra tatlılar dağıtıldı ve zafer şarkıları söylendi; diplomasi zaferi idi ya. Ta ki Trump ABD’de başkan seçilene kadar. ABD seçim sürecinin İran’da yankılarını tahmin etmek zor değildi.
Trump başkan seçildikten sonra söz verdiği gibi söz konusu anlaşmadan tek taraflı çekilme kararını açıkladı fakat İran tarafı “kahramanca yumuşama” politikasını 2020 yılının beşinci gününe kadar sürdürdü, ta ki Şii ve Pers yayılmacı politikalarının en önemli Enstrümanı olan Kudüs Tugayının komutanı, ABD tarafından öldürülmesine kadar. İran resmileri anlaşmadan çekildiklerini açıkladı. “istediğimiz şekilde ve sayıda Santrifüj kullanacağız ve uranyum zenginleştirme programımızı anlaşmadan önceki yol haritasına uygun olarak ileri götüreceğiz” diye kısa bir açıklamaya şahit olduk.
Bu geri çekilme kararının ani bir biçimde açıklanması içeride ve dışarda kamuoyu tarafından Süleymani’nin öldürülmesine bir tepki olarak değerlendiriliyor. Fakat bir taraftan Rusya’nın bu konuda aynı hızda İran’ı desteklemesi, diğer taraftan ise İran ve hatta anlaşmanın diğer tarafları için stratejik önem ve hatta uluslararası güvenlik ehemmiyet arz etmesi, tepkisel ve ani bir kararın olmaması yönünde derin kuşkular uyandırmıştır.
İlk konuya dönecek olursak Hamenei’nin jet hızıyla sanki hazırda bekletilirmişçesine Kudüs Tugayına yeni komutan ataması, yeni komutanında pek parlak olmayan niteliklerini –Süleymani ile mukayesede-, düşük Popülaritesi ve hatta geniş kesimler tarafında tanınmaması ister istemez, Devrim muhafızlarının bu biriminin yani Kudüs Tugayının kısmen de olsa etkisinin azaltılması mı amaçlanıyor? Diye akıllarda soru işaretleri yaranmıştır.

Celal RUŞEN

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir