KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Körfez ülkelerinin Esad ve pkk terör örgütü İle ortak zeminde Türkiye’ye karşı hareket etmesi

Körfez ülkelerinin Esad ve pkk terör örgütü İle ortak zeminde Türkiye’ye karşı hareket etmesi

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 14 dk okuma süresi
322 0

2015’in ortalarından itibaren savaş boyunca Muhalifler’i desteklemiş olan ülkeler birer birer Muhalifler’e olan desteklerini kesip sahadan çekilmeye başlamış, Muhalifler’i çöküşe ve yalnızlığa itmişti.
Siyasi, ekonomik, askeri destekler ve sahada yapılacak hamleler konusundaki tüm destekler kısa süre içerisinde kesilmiş ve Muhalifler yavaş yavaş çöküşe itilmişti.
Bu süreçte Muhalifler’i destekleyen kesimdeki tüm ülkeler belirli bir eksene toplanırken Katar ve Türkiye dışarıda tutulmuş ve başta Suriye olmak üzere pek çok alanda ortak iş yaptıkları ülkelerle kısa sürede gerçek birer hasım haline geldi. Katar yüksek petrol geliri, ABD’ye olan bağlılığı ve en ufak sorunda haraç verir gibi onlarca milyar dolarlık sipariş edip ABD’nin Ortadoğudaki en önemli harekat üssü olan el Udeyd Üssünü sunması gibi ve sürekli bağlılığını göstermesi sayesinde hasım oldukları Suudi Arabistan ve müttefiklerinin hanedan değişikliği konusundaki ısrarcı tutumundan kurtulmayı şimdilik başardı.
Türkiye ise hem Suriye konusunda hem de ekonomik, askeri ve siyasi alanlarda Katar hariç bütün ABD eksenindeki bölge ülkeleri ile karşı karşıya geldi.
Özellikle güneydeki Muhalifler’i satan bu ülkeler buraların savaşı bırakıp İdlib’e toplanması ve savaşın tüm yükünün nihayetinde Türkiye’nin üzerine yığılması için çabaladı.
Şu an iç savaştan geriye kalan her şey Kuzey Suriye’ye yığıldı. Esad’ın eski azılı düşmanları şimdi savaşı kazananın yanında olmak ve yeni Suriye ile ilişkiler geliştirip tekrar inşa olacak Suriye’den büyük paylar kapma derdinde ve savaşın yükünü üstlerinden atarak tek bir ülkeye yıkma derdindeler o ülke de Türkiye.
Hali hazırda son birkaç senede Suriye’deki tüm rüzgar tersine döndü. Tüm oklar Esad’ın üzerindeyken Esad’ın azılı rakipleri bile bunu yukarıdaki sebeplerden ötürü bıraktı ve ilgilerini tamamen pkk terör örgütünü güçlendirmeye ve Türkiye’ye karşı tutum almaya çevirdiler.
Doğu Akdeniz petrolü ve doğalgazı meselesi ile şu an adı konmamış Dörtlü İttifak (Yunanistan-Mısır-İsrail-GKRK) oluştu ve bunların nasıl bizi tehdit ettiğini ve hemen her ay tatbikatlar yaptıklarını sık sık paylaşıyoruz.
Bunun dışında ise Allah’ın Cezayir’inden tutun BAE’ye kadar ABD güdümündekilerin siyasi, ekonomik ve istihbari açıdan bizi çevrelemesi ve aleyhimizde tutumlar alması ile karşı karşıyayız.
Şu an Suriye kuzeyinde yaşananlar da bunun bir belirtisi eski düşmanların tekrar Esad’a yaklaşması Mısır’ın Türkiye’ye karşı pkk terör örgütü ile Esad’ın ortak tutum alabilmesi için çalışmalar yapması bunun en büyük örneği.
2016’dan beri Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın ypg-sdf-pkk terör örgütü ile açık temaslarının olduğunu, onlara her türlü destek sözü verdiklerini ve bu konuda da el altından çalıştıklarını biliyoruz.
Öyle yada böyle bu ülkeler Suriye’de bir işe girişti ve başarısız oldu. Artık bu işten tamamen sıyrılma ve yaşananları kazanca dönüştürme ve artık hedeflerindeki ülkeler arasında net şekilde İran’dan sonra Türkiye de girdi.
İran’ın aşırı dinci milisleri ve bunların Muhalifler’in tahliye ettiği yerlere yerleştirilmeleri İran’ın, laik Suriye yönetimi ve bunun kitlesi ile tamamen ters dini ve sosyal politikaları hali hazırda Esad’ı rahatsız ediyor.
Körfez ülkeleri Esad’ın bu rahatsızlığından ve ekonomik sorunlarından faydalanarak Suriye’ye yanaştığı açıkça görülüyor.
Böylelikle hem başarısız iç savaş kazanca dönüştürülecek hem de askeri yollarla kırılamayan İran etkisi siyasi ve ekonomik yollarla kırılmaya yada azaltılmaya çalışılacak.
Bu esnada Suriye ve pkk terör örgütünü ortak noktada birleştirebilmek hem Rusya hem ABD ekseninin ana hedefi bu gerçekleşirse Türkiye’nin Suriye kuzeyinde daha fazla ilerlemesinin önüne geçilecek, sayısı 90 bini geçen pkk terör örgütü iki tarafın da gözetimi altında serpilip gelişecek ve yakın gelecekte hem Türkiye’ye hem İran’a karşı kullanılabilecek. Türkiye’nin bunca hazırlığın ardından kısıtlı bir harekat düzenlemesi yada hiç düzenlememesinin büyük itibar kaybı yaratacağı ve ileride buraların ve bu terör ordusunun temizlenememiş olmasının yaratacağı çok daha büyük sorunlar ülkeyi uğraştıracağından her iki tarafından işine yarayacak bir durum oluyor.
Türkiye ile Suriye arasında pkk üzerinden bir savaş hali yaşanırsa ve bunu büyük güçler önleyemezse bunun yıpratıcı olacağını ve bunun üzerinden Türkiye’yi siyasi, ekonomik alanlardan baskılayabilmeyi de tasarlamaktalar.
Afrin’e gelen birkaç yüz kişilik NDF milisi olayı ile şu an Menbic güneyine ve batısına gelen Suriye birliklerinin durumu aynı görülmemeli. Çünkü Afrin Harekatı’ndan sonra Şam’ın tüm Kuzey Suriye’yi kapsayacak ve ülkenin en önemli tarım, petrol, su, elektrik merkezlerinin Türkiye destekli güçlere kaptırılması ve bunu geri alamama korkusuna sahip olduğu ortaya çıkmıştı. Bu yüzdendir ki bu hatlara doğrudan doğruya cumhuriyet muhafızlarından ve özel kuvvetlerden binlerce asker yolladılar.
Biz ise sadece son günlerde yayınlanan yığınağa ve takviye konvoylarına bakarak en az 600 zırhlı aracın ve bir tümenden fazla bir gücün sadece Menbic ve Tel Rıfat hatlarıan gittiğini tahmin edebilmekteyiz. Kaldı ki daha 1 hafta önce muhtemelen buralarda birkaç yüz asker ya vardı ya yoktu ancak bu giden takviyeler bize şunu gösteriyor, bölgede doğrudan doğruya Suriye Ordusu ile çığırından çıkabilecek bir çatışma ihtimali var.
Bunun yaşanmasının önüne geçebilmek için gözdağı veriliyor yaşanırsa da tedbirsiz yakalanmamak için büyük miktarda güç bölgeye yığılmış halde.
Önümüzdeki süreçte bölgede yaşanacaklar iç savaşın sonu ve Türkiye’nin terörle mücadele süreci ile ileride Suriye’deki terör örgütü pkk üzerinden yaşayabileceği sıkıntıları sona erdirebilmesi için çok kritik.
Herkes aradan sıyrılmanın ve bu süreçte de Türkiye’yi sıkıntılı bir durumun içine çekme derdinde. Bu durumdan kurtulmak için artık daha cesurca hamlelerde bulunup pkk terör örgütün tüm Kuzey Suriye’de 90 bini aşan teröristleri ile yok etmek gerekir yoksa bunlar Irak üzerinden yine bize musallat olur veya Suriye Hükümetinin koruması altında güçlenir ve onlar için yeni bir sığınak görevi gören bu bölge üzerinden faaliyetlerine arttırarak devam ederler.
BAE, Suriye büyükelçiliğini tekrar açtı. Mısır, Tunus, Kuveyt, Bahreyn ise önümüzdeki ay elçiliklerini tekrar açıyor. Suriye’nin tekrar Arap Birliğine alınması bekleniyor.
ABD-Suudi Arabistan eksenindeki tüm Arap ülkeleri birer birer Esad ile işleri düzeltmeye ve yeni Suriye’den pay kapmaya çalışıyor.
Bu konudaki önemli bir gelişme ise iç savaş öncesi Suriye’de önemli inşaat projelerine el atan ancak iç savaşla birlikte bunu kaybeden BAE’nin hem elçiliğini açması hem de tekrar inşa çalışmaları için temaslara geçmesidir.
Söylenene göre BAE ve muhtemelen pek çok Körfez ülkesi onlarca milyar dolarlık yeniden inşa sektöründe pay kapmak için Suriye Hükümeti ile temastaymış.
BAE’li el Futteym ve el İmar şirketleri Şam ile yoğun temaslar içerisindelermiş.
İç savaş başlamadan önce Halep’te yapmayı planladıkları kültür merkezi ve opera binası için tekrar temasa geçmişler.
Ayrıca iç savaş öncesi özellikle Şam’da planlanan yeni büyük kent yerleşimleri projelerinin tekrar uygulamaya sokulması için çabalıyorlarmış.
Yıkılan yerleşimlerin inşası ve bunların nasıl aralarında pay edileceği için görüşmeler yapılmaktaymış.
Rafineriler, sanayi tesisleri gibi bir çok mesele için de el altından özellikle Mısır sayesinde temasların olduğu iddia ediliyor.
Elçiliklerin tekrar açılması, ülkenin yeniden faaliyetler için daha birkaç sene öncenin azılı düşmanlarının birbirleriyle dostane temasları ve herkesin Suriye-pkk ikilisinin Türkiye’ye karşı yönlendirilmesi için ortaya koyduğu muazzam çaba Suriye meselesindeki yalnızlığımızı ve hemen herkesin artık açık açık niyetlerini bize karşı belli ettiğini, savaşın bütün sorunlarını ve suçunu bize yıkmak için uğraştığını, bizim de zamanla Suriye’dekine benzer karmaşık durumlara itilmemiz için açıkça ortak bir tutumun olduğunu göstermektedir.
Önümüzdeki dönemde Suriye’de bir şeyler başarabilmemiz için gerçekten gemileri yakmak gerekebilir.
Ne ABD’nin pkkyı bir yerlere sınırlandırarak Türkiye’nin hışmından koruma çabasına izin verilmeli ne de bu yaşanırken asıl hedefimizden sapıp İran ekseni ile ABD doğrultusunda bir yıpratma savaşına sürüklenmeli ne de Suriye Ordusu’nun pkk bölgelerine gelerek pkkyı koruması ve saf dışı kalmamız durumuna izin verilmeli. Yapmamız gereken hangi durum olursa olsun gerekirse İran ekseni ile de bir yıpratma savaşına girerek hatta Suriye ile mücadeleyi göze alarak ve ABD ile karşı karşıya gelerek pkk terör örgütünü bu bölgede yok etmeye bakmak ve önümüze çıkan tüm engelleri yerle yeksan etmektir.
Bugün bizi pkk terör örgütünün 90 bini aşan yapısını, büyük miktarda silah cephane gücünü yok etmemizden alıkoyacak herhangi bir devletin bize açıkça savaş ilan etmiş bir ülkeden farkı yoktur ve buna göre davranılmalıdır.
Bugün bu uygun ortamda yaşanacak herhangi bir tereddüt, eksik yada yetersiz çaba bizi uzun vadede büyük sorunlara sevk edecektir.
Şu an bataklığı ve içindeki tüm haşeratı yok etmemiz için çok önemli ve belki de önümüzdeki uzun yıllara göre en elverişli dönemdeyiz.
Artık her ne olursa olsun harekete geçmeli ve nihai zafere ulaşmamız gerekli.
Yoksa ileride Suriye bize karşı uygulanacak her türlü askeri, ekonomik ve sosyal saldırı için en önemli koz ve fitne kaynağı haline gelecektir.
İnşallah harekatlar gerçekleşir ve hem teröristlere hem onların yanında olanlara karşı her ne pahasına olursa olsun kesin bir zafer elde edebiliriz.
Çağdaş Gündem

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir