KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Kenan Hasip: SOSYAL BUKALEMUNLAR (SİYASAL DÖNEKLER)!

Kenan Hasip: SOSYAL BUKALEMUNLAR (SİYASAL DÖNEKLER)!

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 11 dk okuma süresi
361 0

Vebal nedir biliyor musunuz? Hak etmeyenlere makam, mevki vermektir. (Fatih Sultan Mehmet)
Saygı değer dostlarım, Aziz kardeşlerim.
Bu makalemin amacı siyasette çok yaygın olan bir olgunun daha doğrusu koşullara göre değişen (inanç ve düşüncesini sık sık değiştiren, sözüne güvenilmeyen) bir insan kategorisini analize etmektir.
Muhtemelen ”birileri” bu yazıda tanınacak, birileri belki tepki gösterecek, ancak bazılarının vicdan rahatsızlığı hissetmeleri bu yazının hedefe ulaştığının en belirli kanıtı olacaktır.
Bu makalemin içeriğini daha iyi anlamak için önce ‘’Kertenkele’’ ailesinden küçük hayvanlar olan “Bukalemunlar” ile birilerinin ortamın ihtiyaçlarına göre şekilden şekile girme yeteneği olarak bilinen “Sosyal Bukalemunlar” ya da “Siyasi Dönekleri” ayırt etmemiz gerekmektedir. Sıradan “Bukalemunlar” biyolojik canlılar olarak kertenkele ailesine ait ortamın rengine göre (toprak, ağaç kabuğu, taşlar, v.s.) renk değiştirme yeteneğine sahiptirler. Bu nedenle onları ortamdan ayırt etmek bir hayli zordur. Biyolojide bu algıya “Mimikri” (Taklit) denir.
İnsanlara gelince bu özelliğe sahip olan kişilere “Sosyal Bukalemunlar” ya da “Siyasal Dönekler” adı verilir. Peki bu olgunun özellikleri nedir soracaksınız? Bu “Sosyal Bukalemunlar’’ ya da “Siyasal Dönekler” kimdir?
1. İnanç ve düşüncelerini sık sık değiştiren, sözüne güvenilmeyen insanlar;
2. Iyi bir izlenim bırakmaları için kendilerini devamlı ön plana çıkarmak isteyen kişiler;
3. Kendilerini başkalarına kabul ettirmek için kendi duygu ve düşüncelerini ustaca gizleyen insanlar;
4. Menfaat, çıkar, para, mevki, makam peşinde koşan kişiler;
5. Otorite sahiplerinin devamlı hizmetinde olan insanlar (her gelene “padişahım sen çok yaşa”, el- etek öpmek, her isteğe” evet efendim” demek).
6. Hedeflerine ulaştıklarında emeği geçenleri unutarak, çalıştıkları ortamlarda ki otoritelere yalakalık yapan kişiler,
7. İdeolojileri olmayan kişiler (milliyetçi olurlar, muhafazakar olurlar, dindar olurlar, sosyal demokrat olurlar, kısacası makam ve mevki için her şekle bürünürler).
Psikoanalistlere göre bu tip insanların bir çoğu son derece mutsuz kişilerdir. Günden güne farklı düşünmelerine ve hissetmelerine rağmen başka bir şey yapmak, diğerlerinin isteklerine göre yaşamak, iyi izlenim bırakmak için sürekli birilerinin hizmetinde bulunmak, zihinsel yorgunluğa yol açar. Sırf kendilerini başarılı göstermek ya da tanınmak için onur ve ilkelerini, ahlaki değerlerini kaybetmiş olurlar ! Bu yüzden gerçek yüzlerinin ‘’maskesiz’’ gösterdiklerinde hiç bir zaman gerçek ilişkiler ve kalıcı dostluklar kuramazlar.
Mevcut dostluklara bile hep şüpheyle bakıyorlar. Bu olgu yalınız bir millete, bir ırka ya da bir coğrafyaya ait değildir. Bu olgu her yerde mevcuttur, ancak sosyal ayırım yüksek, siyasi kültürün ve eğitim seviyesinin düşük olduğu ortamlarda bu durum daha da çarpıcıdır.
Üstelik bazı alanlarda (politikada, diplomaside, kültür kurumlarında, pazarlama dünyasında, v.s.) daha yaygın gözüküyor. Siyasete gelince bu olguyu Türk Demokratik Partisine indirgemek istiyorum. Elbette ki az da olsa bu tip insanlar diğer partilerde olduğu gibi TDP de zaman zaman boy göstermiş ve belirli dönemlerde iç sıkıntılara neden olmuşlardır.
Onlar şu beş (5) kategoride sınıflandırabilirler:
1. Parti üyeleri olarak sürekli “yalaka” taktiği ile ve çeşitli “entrikalarla” yüksek mevki ve makamlara ulaşmak isteyenler;
2. Mevki, makamlara ulaşınca çalıştığı kurumlarda süreklilik sağlamak için parti kurallarını ve etik normlarını ihmal edenler;
3. Yüksek mevki, makamlarda olmalarına rağmen bazı iç ve dış Kurum ve bireyler ile işbirliğinde bulunup kendi partilerinin yıpranmasına çalışanlar ;
4. Partide üye olmamalarına rağmen dıştan yüksek mevki, makamlara gelmek için partinin kadro politikalarına müdahale etmek isteyenler; ve
5. Kendilerini entelektüel ‘’elit kişi’’ görerek halk arasında ‘’kirli propagandalarda’’ bulunup parti yöneticilerini aşağılamak ve başarısız göstermek isteyenler.
Bunların bir kısmı yüksek mevki ve ya makamlara ulaşamayınca ya da daha kalabalık çevreler oluşturamayınca, partiden ayrılıp kendilerini diğer partilere ‘’transfer’’ etmişlerdir. Birileri ise STK’larda faaliyet gösterip, çeşitli nedenlerden dolayı kendilerini siyasilere rakip olarak gördükleri için devamlı siyasilerle çekişmelerde bulunmuşlardır.
Partimizde bunların sayısı ve yeteneği okadar düşüktü ki ellerinden gelen her şeyi yapmalarına rağmen partimizi yıpratmayı başaramadılar.
Bunlar bu şekilde ki karalamalarını sürdürürken bizim görevlilerimizin çoğu görevlerini profesyonelce, dürüst, etik kurallara uygun ve halkımızın çıkarları doğrultusunda yapmaları bizleri son derece mutlu kılmıştır. Allah onlardan razı olsun.
Bu konuyu gündeme getirmemin sebebi, yukarda bahsetmiş olduğum bu ‘’Bukalemunların’’ ortamda faaliyet göstermelerinin aslında küçümsenecek bir mesele olmadığının altını çizmek hatta bu tür olgulara karşı çıkılmasının öneminden bahsetmek ve toplumun demokratikleşmesine olumsuz etkisini önlemektir.
Peki bu “Sosyal Bukalemunların’’ ve ya “Siyasal Döneklerin” zaafları nelerdir?
En büyük zaafları parti yöneticilerimizin onların kiminle işbirliği yaptıklarını, kiminle ve ne planladıklarını ve amaçlarının ne olduğunu bilmediklerine inanmalarıdır. Halkımızın büyük bir hevesle kurulan bir siyasi örgütün sırf birilerinin kişisel çıkarları için temellerini kazımak ne kadar çirkin ve insan dışı bir davranış olduğunu anlatmama gerek yoktur. Gereken şey bunları gün ışığına çıkarmaktır çünkü bu partiyi ilelebet yaşatmalıyız. Titizlikle ve olağanüstü gayretlerle büyüttüğümüz bir partinin gücünü siyasi entrikalarla, “Siyasal Döneklerin” oyunları ile ve onların işbirlikçileri ile suya düşürmelerine asla izin vermeyeceğiz !
30 yıldır aktif siyaset yaparak bu halkın çıkarları için ve anavatanımızın imajı için birilerin kirli oyunlarını görmemize rağmen bilerek sustuk çünkü kimseyi zor duruma düşürmek istemedik. ‘’Dürüst insanlar her zaman gerçekleri konuşur ancak akıllı insanlar gerçekleri gerektiği zaman konuşur’’ ilkesiyle hareket ettik. Biz hem parti olarak hem de Türk milletinin kopmamış bir parçası olarak her zaman anavatanımızı yanımızda görmek istedik. Onların sayesinde ancak dimdik ayakta durabiliriz.
Ama birileri boş zamanları bol olduğu için her yere gidip, şahsi çıkarları için bize yönelik kara kampanyalar yürütüp dur deme zamanı geldi ! Vatan saydığımız bu ülkede dertlerimiz yetmemişçesine, üst düzey görevlere getirdiğimiz bazı ‘’zatların’’ da oyunlarına seyirci kalamayız ! Siyaset çok acımasız bir devlet işleyişi şeklidir.
Rakipler sizi güçsüz gördüklerinde, siyasi sahneden süpürüp götürürler. Birilerinin gayesi bu ise, çok yanlış yolda olduklarını belirtmek isterim. Halkımız buna asla izin vermeyecek ! Bu yazıyı yazdığımda 21 Aralık Türkçe Eğitim Bayramı kutlanmaktaydı.
Dönemin milletvekilleri olarak (Bendeniz ve eski Devlet Bakanı Sn. Hadi Nezir) böyle bir Bayramın kutlanmasına olağanüstü gayretler göstererek ve nihayet bu Bayramın kutlanmasını sağlayarak hatta birinci yıldönümünde MATUSİTEB’le birlikte kutlamamıza rağmen bugün oralarda davet edilmediysek eğer aslında bu bir ‘’ahlaki çöküşün’’ dibi olduğu açıkça ortadadır. Bu birilerinin egosu ile ilgili bir olay değil, bu formattaki kutlamalar söz konusu olduğunda bir protokol icabı olarak görülmelidir. Çünkü bir millet geçmişini unutursa o milletin aslında geleceği de yoktur !
Makedonya Türkleri bunu hak etmemiştir ! Bu tür Bayramlarda kimsenin gönlünü kırmamak lazım çünkü bu ‘’Kuzey Makedonya Türkeri’nin’’ Bayramıdır ve öyle kalacaktır ! Unutmayalım ki bu Bayram Kuzey Makedonya Türkleri tarafından kabul görmüş, merkezi törenlerin dışında Kuzey Makedonya’nın dört bir yanında hatta tüm okullarda görkemli bir şekilde kutlanmaktadır. Önümüzdeki yıl Allah nasip ederse bu tür aksaklıkları ve haksızlıkları önlemek için, tohumunu ektiğimiz bu Bayramın kutlamasını TDP’nin himayesinde gerçekleştireceğiz. Elbette ki diğer Türk Partilerini de davet edeceğiz. Anavatanımızı da yanımızda görmek isteyeceğiz. Nasıl ki zamanında bu kutlamaları kayıtsız şartsız MATUSITEB’e devretmeyi bildiysek aynı şekilde bu kutlamaları kendi başımıza devam ettirmeyi de biliriz. Bizim için Türkçe’nin ne kadar anlamlı olduğunu “Neden 21 Aralık Türkçe Eğitim Bayramı “adlı makalemde anlatmıştım.
Bu duygu ve düşüncelerle ‘’21 Aralık Türkçe Eğitim Bayramımızı’’ bir daha en içten dileklerimle kutlar, aziz Türk milletinin yücelmesini Cenab-ı Haktan niyaz eder, Hayırlı Cumalar dilerim.
Bir sonraki yazıma kadar hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Kenan Hasip

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir