KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Kenan Hasip: SİYASET VE AHLAK…

Kenan Hasip: SİYASET VE AHLAK…

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
353 0

Saygı değer dostlarım. Aziz kardeşlerim.

Öncelikle çoğu vatandaşımız arasında hakim olan görüşün, “siyaset” aslında “ahlaksız” bir meslektir algısını ortadan kaldırmaya yönelik bu girişimimden dolayı beni yanlış bir “konuma” getirebileceğini farkında olduğumu daha baştan belirtmek isterim. Ancak buna rağmen, kalemi elime alıp bu konuyu incelemeye gayret gösterdim.

“Siyaset” kavram olarak “ideal anlamda devlet” yani “genel kamu yararı” ve çıkarı olduğu kabul edilirse, otomatik olarak “ahlaki” bir boyutu olması gerektiği anlamına gelir. Ancak bu fenomeni analiz ederken bir sistem ve ya bir meslek olarak “Siyasetin ahlakı” ve politikacıların (siyasetle uğraşan kişilerin) ahlakı arasında bir ayırım yapmamız kaçınılmazdır. Başka bir deyişle “Siyasetin ahlakı” siyasetin bir yapıcı unsur olarak ve bunun pratikteki ki kaymaları arasında bir ayırım yapma gerektiğini belirtmek isterim.

Siyasetteki ahlakın gerçekte ne olması gerektiğini “Beşeri bilimlerde” hatta eski Yunan felsefecileri Platon ve Aristoteles’ten bu yana yüzyıllardır konuşulmuştur.
Örneğin Platon siyasetten bahsederken bir eserinde : “Güç insanı yozlaştırır ve onu bizden daha kötü yapar” diyecektir ve devamında: Bize güç verselerdi başımıza daha iyisi gelirdi.
Ve insanın güce ihtiyacı olduğunu kim icat etti ve belirledi? Muhtemelen hükumetin ta kendisi !

Aristoteles’e gelince kendisi bu konuda Platon ‘dan farklı olarak daha objektifdir ve “Politika” adlı eserinde “İnsanın siyasi bir yaratık (zoon politikon) olduğunu işaret ederken şöyle der: “İnsan yaratılış fıtratını bir toplulukta değil ancak bir devlette gösterebilen bir varlıktır.” Kendi kendine yeterli olan, bir topluluğa ya da devlete ihtiyacı olmayan bir insan aslında insan değil, bir “canavar” ya da bir “tanrıdır”.

Demek Platon için siyaset her nekadar “kirli bir iş” ise Aristoteles’e göre “insan siyasal bir varlıktır” ve siyasetin ya da devletin dışında bir “canavar” ya da bir “tanrıdır”.

Konuyla ilgili İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerinden olan Niccolo Machiavelli, “Prens” adlı eserinde insan doğasını ve ahlak konularını ele almıştır. “Realizm” teorisi’nin kurucusu olan Machiavelli’ye göre insan doğası İdealist veya Liberallerin söylediği kadar iyi değildir. Aksine insanlar “bencildir” ve “çıkarlarını” takip eden varlıklardır.
Siyasette çıkarlar sabit ve değişmez iken, ahlak ve etik değerlerin siyasetle hiçbir ilgisi yoktur.

Siyasal sistemlerin tarihi yönetici sınıflarının etik eksikliğinin örnekleriyle doludur ve günümüze kadar uzanmaktadır. Ancak uzun bir geleneğe sahip “demokratik sistemlerde” hukukun işleyişini sağlayan belirli kurallar ve ahlaki normları içeren ” Etik kodeks” adı altında, yasal mekanizmalar oluşturulmuştur.
Bu ahlaki normlardan hareketle üst düzey yetkililerin ve politikacıların, ülkeleri’nin yasalarını ihlal etmemelerine rağmen, sık sık istifa etmelerine tanık oluyoruz. Bu sayede siyasi kültürün geliştirilmesi ve hukuk devletinin işleyişi sağlanmaktadır !

Ne yazık ki bu topraklarda ki politikacılar ve makam sahipleri için bunu söylemek mümkün değildir. İstisnalar haricinde bir çoğu ahlaki sorumluluktan çekinmiyor ! Hakaretler, aşağılamalar, çirkin saldırılar olağandır. Vaatlere ve herkezin önünde konuşulan sözlere saygı gösterilmez. Argümanların yokluğunda kişisel diskalifiyelere, ağır aile hakaretlerine, uydurma ve yalanlara başvurulur ! Yasaları saygılamamak ve “dokunulmazmış” gibi davranmak bir yönetme modeli görünüyor gibi. Bütün bunlar az ya da daha çok tüm hükümetlere geçerlidir.

Türk Demokratik Partisine (TDP) gelince, uzun yıllar hükümette yer alma ve iktidardaki partilerle sorumluluğu paylaşma onuruna sahiptik. Partimizde yetkilileri göreve getirirken “etik normları” saygılamaya çalıştık. Bu konuda nekadar başarılı olduğumuzu halkımızın takdirine bırakıyoruz, ancak bugüne kadar hiçbir görevlimiz kanun önünde sorumlu tutulmadı !
Bu demek ki başta dediğimiz gibi siyaset de “ahlaki” bir şekilde yapılabilir. Her nekadar siyaset “çirkin” bir meslekmiş gibi gözükse de onun “dürüstçe” ve “ahlaki normlarına” uygun bir şekilde yapılması mümkündür !

Buna rağmen görevlilerimiz ve bendeniz şiddetli eleştirilere, hakaretlere, aşağılanmalara, töremize ve kültürümüze yakışmayan vicdansız yalanlara maruz kaldık ! Zamanla bunun kamu işlevinin ayrılmaz bir parçası olduğunu ve onu önemsememiz gerektiğini anladık.
Oyları ile bize güvenen vatandaşların menfaatı için işimizi “onurlu” ve “dürüst” bir şekilde yapmamız daha önemliydi !

İşte bu nedenden dolayı bütün siyasileri aynı kefeye koymak doğru değildir ! İşini dürüst ve ahlaki kurallara göre yapan ve yapmayan ya da yapamayanlar aynı kefeye koyulamaz ! Koyulmamalı !

Mevzuatın Avrupa Birliği mevzuatıyla uyumlu hale getirilmesi, uzun bir Demokratik geleneğe sahip ülkelerin etik standartları’nın benimsenmesi, siyasi kültürün geliştirilmesiyle birlikte tüm görevlilerin siyasi sorumluluğunun artmasına yol açmış olacaktır. Yıllardır siyasi parti olarak üzerimize düşen bu görevi başarıyla sürdürmeyi başardık, günümüzde aynı şekilde yolumuza devam ediyoruz.

John Morley’in dediği gibi: “Siyasetle ahlakı ayıranlar, ikisinden de bir şey anlamamışlar demektir”.

Bir sonraki yazıma kadar hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Kenan Hasip
Makedonya TDP onursal genel başkanı

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir