İktidarın insanları yozlaştırdığı doğru değil ! Gerçek şu ki aptallar iktidara gelirlerse iktidar yozlaşır ! (George Bernard Shaw)
Bu makalemi yazmamın gerekçesi, geçen yüzyılın doksanlı yıllarında benim de yer aldığım Makedonya Cumhuriyeti Parlamentosu heyetinin Birleşmiş Krallık (İngiltere) Parlamentosunu ziyaretimiz sırasında ki bir anekdottur.
Birleşmiş Krallık Parlamentosu Başkan Yardımcısı selamlama konuşmasını “Birleşmiş Krallığın en çok izlenen tiyatrosuna” hoş geldiniz…sözleriyle başlayarak (Birleşmiş Krallığın Parlamentosuna atıfta bulunarak) devamında, Birleşmiş Krallıkta ki en saygın mesleklerin sıralama listesini göstermesiyle devam etmişti. Gülümseyerek milletvekillerin ve bakanların listenin orta veya en alttaki bölümünde olmalarını belirtti !
En uzun demokrasi geleneğine sahip olan bir ülkede, politikacıların diğer mesleklere kıyasen (avukatlar, hakemler, doktorlar v.b.) saygınlığının daha düşük olması bizleri hakikaten şaşırtmıştı.
Uzun yıllar bu mesleği icra ettikten sonra, Komünizm sonrası ki ülkelerde (Kuzey Makedonya Cumhuriyeti de dahil) bu olgunun daha çarpıcı olduğu açıkça görülmektedir.
Peki, siyasilere yönelik bu güvensizlik duygusu nerden kaynaklanır ?
Bu durumlara nasıl gelindi diye sorabilirsiniz. Bu olgu çoğu bilim insanı, düşünür ve özellikle başarılı siyasiler tarafından araştırılmış ve konuyla ilgili yüzlerce sayfa yazılmıştır. Konuyla ilgili bir makalemde ünlü Antik Yunan felsefecileri Sokrates, Platon (Eflatun) ve Aristoteles’in eser ve görüşlerinden az da olsa bahsetmiştim.
Burada iken şunu söylemeliyim ki Platon (Eflatun) “Devlet” adlı eserinde devlet yöneticileri olarak felsefecileri ve ya bilge insanlarını tercih ederken, Aristoteles “Politika” adlı eserinde devlet yöneticileri orta sınıf insanlarını tercih etmektedir.
Bugün maalesef herkes her türlü göreve atanmış olur. Benim naçizane görüşüm olguyu iyi kavramak icin önce iktidarın olumsuz taraflarını ve onun nedenlerini araştırmak gerekir.
Bence bir iktidarın kötü isleyişinin üç temel nedeni vardır:
1. Birinci sebep iktidar yetkililerinin, adaleti ve iyi siyaseti ‘’ihmal etmeleri’’ yeteneksiz ve ‘’işine ehli olmayan’’ kadrolara yer vermelerine dayanmaktadır. Diğer sözlerle devlet işlerini kalitesiz ve uzmanlıktan yoksun kişilere devretmelerinden kaynaklanmaktadır.
2. İkinci sebep siyasilerin kibirli olmaları, milli meselelerde alimlerden ve bilge insanlardan istişare ve nasihat almaktan çekinmeleridir.
3. Üçüncü ve belki de en önemli sebeplerden biri yetkililerin açgözlülüğü, rüşvet, yolsuzluk ve organize suç eğilimidir !
Ancak makalemi ünlü felsefeci ve yazar, Nobel ödülü sahibi George Bernard Shaw’un sözleri ile başlamam tesadüf değildir.
Çünkü bu olguyu araştırdiğınızda en önemli şey, Suç kimdedir ? sorusu akıllara gelir.
Suç İktidarda mı yoksa insanlarda mı?.
Ve kim kimi yozlaştırır ? İktidar insanları mı, yoksa insanlar iktidarı mı?
Suç kimde konusuna gelince en azından Batı Balkanlar ve Kuzey Makedonya Cumhuriyetinde genel algı iktidarın yozlaşması, seçilmiş yozlaşmış popülistlerden kaynaklanmaktadır ! Peki bu nasıl olur ? diye sorduğunuzu işitir gibiyim.
Demokrasi kültürü gelişmemiş ülkelerde popülist yöntemiyle yozlaşmış popülistleri iktidara getirmek pek zor bir iş değildir.
Şunu unutmayalım ki Batı Balkanlarda popülizm ve demagoji çok yaygındır ve çoğu kez seçimlerde üstün başarılar kaydetmektedir.
Bu yöntemin nekadar başarılı kullanıldığını, eski Sovyetler Birliği Merkez Komitesi Genel Sekreteri Nikita Hruşçov şu tanınmış sözleri ile anlatıyor: “Popülistler aynıdır. Nehrin olmadığı yerde bile köpru kuracaklarını vaad ediyorlar”.
Her devlette olduğu gibi devlet yönetimi binlerce yönetici, yüzbinlerce bürokratlardan oluşmaktadır. Bunların büyük bir çoğu dürüst ve çalışkan insanlardır. Ancak sayısal küçük fakat onemli görevlerde bulunan ve ‘’çok etkili’’ bir kısım son derece yozlaşmış ve devletin demokratikleşmesinde önemli engel mahiyetindedir.
Bu nedenle önemli soru şudur; Suç kimdedir ? Kurumlarda mı, yoksa insanlarda mı? İktidarda mı yoksa, yozlaşmış siyasilerde mi?
Adil ve Demokratik seçimlerle iktidara gelmek asla suç olamaz ! Bu seçeneği yapan halkımızı da suçlamak asla doğru değildir ! Ancak yozlaşmış politikacıların, önemli pozisyonlara ve görevlere gelmelerinin nedeni; Seçim yolsuzlukları, siyasi kültürün yetersizliği ya da sistemin arızalı olduğu olabilir diye duşünüyorum.
Bu gibi sistemlerde kontrol mekanizmaları genelde işlevsizdir ! Bu işlevsizlik genelde kolluk kuvvetlerinde, teftişlerde ve adliyelerde görülmektedir !
Ancak bütün bu kurumların başında, siyasiler ya da siyasiler tarafından atanan kişiler bulunmaktadır.
Bunların büyük bir çoğunluğu, demokrasisi gelişmiş ülkelerde profesyonel ve apolitik kişilerden oluşmaktadır. Malesef Batı Balkanlarda gibi yeterince demokratikleşmemiş ülkelerde, devlet organlarının yandaşlığı, yargının işleyiş yetersizliği, yolsuzluk ve organize suç toplumunun demokratikleşmesinin önünde ki en büyük engel olmaya devam etmektedir ! Bu nedenle siyasilere güven, gün geçtikçe azalmaktadır !
Bunun en iyi göstergesi, her seçimde katılım oranı’nın azalmasıdır. Kuzey Makedonya Cumhuriyetinde son seçimlerde katılım ancak %50′ nin üzerindeydi. Cumhurbaşkanlık seçimlerinde düşük katılımdan dolayı barajı % 50′ den %40’e düşürmek zorunda kalmıştık ! Siyasi nedenlerden dolayı bürokrasinin bir kısmı pasifleşmiş diğeri ise iktidarın korkusu altında. Uzun süre azınlık mensuplarının bürokraside yer almamaları içler acısıydı. Ancak Ohri Çerçeve Anlaşmasından sonra ciddi bir kıpırdama oldu.
Makedonya Türklerine gelince, Türk Demokratik Partisi (TDP)’nin sağlıklı politikaları sayesinde ciddi bir artış oldu ancak gereken rakamdan hala uzakta olduğumuzu da belirtmek isterim. Yönetici kadrolarımızın dürüst, yozlaşmamış ve işini layıkıyla yapan kişilerden oluşması ise övünç kaynağımızdır.
Ancak tecrübeli ve kaliteli kadrolar yetiştirmekte elimizden geleni yapmak zorundayız.
Ve son olarak bütün bu anlattıklarımdan çıkan sonuç, sorun insanlarda ve kaliteli kadro politikasının uygulanmasında yatmaktadır ! Siyasileri sorumlu pozisyonlara veya görevlere atamalarında güçlü filtrelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Tüm bu filtreler güçlü ahlaki ve profesyonel sensörlere sahip olmalı. Öyle sensörler ki yozlaşmış, becereksiz, tutumsuz ve ‘’vizyonsuz siyasileri’’ vatandaşların menfaatleri doğrultusunda zamanında tespit edecek ve görevlerinden alınmalarını sağlayacaktır.
Bir sonraki yazıma kadar, hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Kenan Hasip kuzey Makedonya Kafkassam