KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Kenan Hasip: BATI BALKANLARIN AVRUPA BİRLİĞİ RÜYASI..!

Kenan Hasip: BATI BALKANLARIN AVRUPA BİRLİĞİ RÜYASI..!

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 11 dk okuma süresi
398 0

Avrupa bir anda veya tek bir plan üzerinde değil, somut kazanımlar ve dayanışma ile yaratılacaktır. (Robert Schuman)

Saygı değer dostlarım, Aziz kardeşlerim.

Bu makalemle Batı Balkanlar’ın özellikle Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği perspektifi ile ilgili yanılgı duygularımı sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle şunu vurgulamak istiyorum; Tarihi açıdan bu bölgeler her zaman “Balkanlar” ismiyle adlandırılmıştır. Ancak 21.yy başında Avrupa Birliği tarafından Sırbistanı, Bosna Herseği, Kosovayı, Kuzey Makedonyayı, Karadağı ve Arnavutluğu kapsayan bölge (Hırvatistan ve Türkiye hariç) “Batı Balkanlar” olarak adlandırılmıştır.
Bugünkü perspektiften baktığımda bunun bir tesadüf olmadığını ve bu kavramın arkasında bölgeyle ilgili AB dışında alternatif planların olduğunu düşündüğümü açıkça belirtmek istiyorum.

Makedonya Cumhuriyeti Meclisinde milletvekilli olarak iki dönem Makedonya Cumhuriyeti “AB Parlamentosu Karma Komisyonu” Eşbaşkanlık görevi gururuna sahiptim. Bu görevde iken Avrupa Birliği yetkilileri tarafından “Batı Balkanlar” ve özellikle Kuzey Makedonya’nın Avrupa perspektifi ile ilgili güzel söylemleri devamlı olarak kulaklarımı çınlattı. Başta şunu ifade etmeliyim ki arkasında yeterli ölçüde icraat ve dayanışma olmayan bu nezaket övgülerini duyduğumda Avrupa rüyamızın uzun süreceği hissine kapılmıştım. Elbette üzerimde taşıdığım sorumluluktan dolayı bu duyguları diplomatik davranış kurallarına dayanarak bastırmak zorunda kaldım.
İtiraf etmeliyim ki o dönemde Yunanistanla ilgili isim sorunumuz hala çözülmemiş iken Bulgaristanla ki sorunlarımız Bulgaristan Avrupa Parlamenterleri’nin özellikle Cambaski ve Kovaçev’in milliyetçi çıkışlarına rağmen hala gündeme gelmemişti. Ancak Avrupa Komisyon’un olumlu raporlarına rağmen muzakere tarihinin alma şerefine nail olamadık.

Yunanistanla ki isim sorununu bahane göstererek AB yetkilileri yirmi yıla aşkın bizleri siyasi oyunlarına tabi tuttular. Ancak bunun doğru olmadığını sorunun çözulmesinden sonra müzakere tarihini alamadığmızda anlamış olduk. Böylece Türkiyeden sonra Avrupa Birliği kapılarında en uzun süre bekleyen ülke olduk. Bugün ise Batı Balkanlardaki durum daha karmaşık, AB yolu ise daha da uzak görulmekte. Makedonya ve Yunanistan arasındaki sorunların çözüldüğü ve Makedonya ile Karadağ’ın NATO ittifakının tam üyeleri oldukları bir dönemde Avrupa Birliği perspektifi açısından müzakerelerin başlamaması tarihi bir hatanın kurbanı olarak kabullenmiştik.
Referandumun olumsuz neticelerine rağmen, mümkün olan tüm siyasi yöntemleri kullanarak, Anayasa değişiklikleri ile birlikte “Kuzey Makedonya” ismini kabul etmiş olduk. Ancak müzakere tarihini alamadıkça küresel güçlerin jeostratejik çekişmelerinin içinde olduğumuzu farkına vardık. Böylece “Batı Balkanlar” için AB rüyası bitmeyecek kadar uzak görünmekte.

Bölgede ki durumun nekadar hassas olduğunu anlamak için, ABD eski dışişleri Bakani John Kerry’nin çarpıcı bir ifadesine değinmek istiyorum; ABD senatörü tarafından Rusya’nın Avrupadaki artan rolü sorulduğunda ABD eski Dışişleri Bakanı John Kerry şöyle yanıtlamış; Sırbistan, Kosova, Karadağ, Makedonya, Gürcistan, Moldova v.b. söz konusu olduğunda onlar ateş hattındalar. Elbette ki ateş hattında olan ülkeler küresel güçlerin ilgi alanında olmaları gayet doğaldır, ancak Kuzey Makedonya Dışişlerı Bakanlığı yetkilileri bu gibi demeçleri iyi değerlendirmemeleri dikkat çekicidir.

Peki Avrupa Birliği’nin Batı Balkanlara yönelik yetersiz politikalarının göstergeleri nelerdir ?

1. Avrupa Birliği’nin genişlemesiyle ilgili tereddütleri, hatta bazı AB ülkeleri’nin AB genişlemesine son verilmesi tutumları (2019’da Macron’un Avrupa Birliği genişleme sürecini yeniden tanımlama önerisi ve Bulgaristan’ın Kuzey Makedonya’nın müzakere tarihinin veto etmesi),

2. Bosna Herseğin işlevsizliği ve Sırp Cumhuriyeti’nin Federasyondan ayrılma girişimleri üzerinde siyasi gerilimler;

3. Sırbistan’ın “Sırp Dünyası” adı altında gizli yürütülen projesi ile gerginliği teşvik etmesi.;

4. “Küçük Shengen” (“Open Balkan”) olarak adlandırılan bölgesel işbirliği projesi ve bazı ülkelerin (Bosna Hersek, Karadağ, Kosova gibi) bu projenin arkasında eski Yugoslavya gibi Sırbistan hegemonyasına dayanan yeni bir oluşumun kurulmasından endişeleri.

5. Karadağda ki “Sırp Ortodoks Kilisesinin” Mitropolit Yoanikiye’nin tahta getirilmesi ile büyüyen sırp milliyetçiliğin ardından ki siyasi gerilimler;

6. Sırbistan ile Kosova arasındaki müzakerelerin çıkmaza girmesi;

7. “Batı Balkanlarda” ki yeni sınırların çizilmesi ile ilgili ortaya çıkan “Non Peiper’ler” (“Non Peiper” lerle) ilgili Slovenya Başbakanı Yanez Yanşa’nın isminin geçmesi ve bazı AB ulkeleri’nin işin içinde olmaları?);

8. Rusya’nın Sırbistanda ki ve özellikle Sırp Cumhuriyeti’nde ki etkisinin artmasıyla birlikte bölgede ki gizli servislerin etkinliğinin artması;

9. Bölgede ki organize suç ve yolsuzluk faaliyetleri’nin artması ve bu olaylara karşı yargı sistemlerinin yetersiz kalmaları;

10. Bölgede ki tüm Barış Anlaşmaların garantörü olan ABD’nin ağır diplomasisi’nin buralarda gerektiği zaman olmamaları veya gereken önlemleri almamaları; Ve en önemlisi;

11. Ukrayna-Rus krizinin artması ile birlikte küresel güçlerin oralara yönelmesiyle “Batı Balkanları” ihmal etmeleri pahalıya mal olabilme olasılığın artması.

Bütün bunlar, Covid 19 pandemisinden kaynaklanan ekonomik krizi, enerji krizi ile birlikte “Batı Balkanlarda” olumsuz değişmelere neden olabilir. Kuzey Makedonyada ki olumsuz gelişmeler ve yerel seçimlerde ki başarısızlık Zoran Zaev’i Parti Başkanlığından ve Başbakanlık görevinden ayrılmasını zorladı.

Yakın zamanda Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç’in Parti Başkanlıķ görevinden ayrılması beklenmekte. Bosna Hersekte ki siyasi krizin, 2022 yılında hangi yönde gelişecegini kimse tahmin edemez.

Hiç olmazsa bir “Batı Balkanlar baharı” beklenmektedir. Batı Balkanlarda ki esen rüzgarlar hiçbir zaman iyilik getirmemiştir.
Bu gibi durumlarda Batı Balkanlarda ki müslüman halkını ilgilendiren AB’nin tutumu değil, ABD ve Türkiye’nin tutumudur. Çünkü yakın tarih böyle karmaşık durumlarda Avrupa Birliği kapasitesinin büyük ölçekli çatışmaları önleme gücünün yetmediğini göstermiştir. Türkiye’nin tüm sıkıntılarına rağmen Balkanları ihmal etme lüksü yoktur. Bu santraç oyununu oynamak zorundadır.
Ancak başarılı olmak için “Yumuşak Güç” adı altında yürütmüş olduğu dış politikalarında yeni bir yol haritası çizmek bence kaçınılmazdır. Bunun başında komşu ülkelerle ve ABD ile bir an evvel ilişkilerinin düzelmesidir ki son dönemde bu tür girişimlere şahit olmuştuk.
Zaten içerden ve dıştan enflasyonu alevlendirmeye ve Türk lirasının değerini düşürmeye yönelik tüm girişimlerin amacı Recep Tayyip Erdoğan’ın devirmenin yanısıra yakın gelecekte ki kriz bolgelerinde ki (“Batı Balkanlar” dahil) çözüm girişimlerinde ve küresel güçlerin “jeostratejik oyunlarından” hızlı büyüyen ve bölgesel güç mahiyetinde olanTürkiye’yi mümkün olduğu kadarıyla uzak tutmaktır.

Türk halkı bu oyunlara düşmemelidir çünkü siyasi mevduat büyüktür. Bu ara ABD’nin stratejik ortaklığı sayesinde Yunanistan’ın “Batı Balkanlardaki” rolü günden güne artmaktadır. Kuzey Makedonya ile isim sorunu çözüldükten sonra NATO bünyesinde Kuzey Makedonya’nın hava sahasının savunmasını Yunanistan üstlenmiştir. Olayların bu yönde gelişeceğine Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın Makedonya isim sorunu ile müzakereleri esnasında vermiş olduğu şu demecinde görülmektedir; “Türkiye’nin etkisine girmiş bir FYROM (Eski Yugoslavya Makedonya Cumhuriyeti) mı istiyoruz, yoksa bizimle dostane ilişkileri olan bir FYROM mu istiyoruz ? Aceleci davranıp davranmadığımız değil bu sorunun cevabını vermeliyiz”. Çok açık ve net bir mesaj !

Bu nedenle Turkiyenin ABD ile ilişkilerinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin bu gelişmeleri yakından takip ettiğini ve gereken stratejileri uygulayacağına yürekten inanıyorum.
Yazıma son verirken “Batı Balkanlar” dahil kriz bölgelerinde savaş rüzgarlarının estiği bir dönemde genişlemeyle ilgili AB’nin dayanışmasını beklemek “siyasi mantığa aykırı” olduğunu bir daha vurgulamak istiyorum !
Bu nedenlerden dolayı başta söylediğim gibi Kuzey Makedonya’nın ve Batı Balkanların AB rüyası oldukça uzun sürecektir !

Bir sonraki yazıma kadar hepinizi saygı, sevgi ve hürmetle selamlıyorum.
Kenan Hasip

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir