Azerbaycan ile Ermenistan arasında devam eden Dağlık Karabağ savaşı üçüncü haftayı geride bırakıyor. Geçtiğimiz hafta sonu Kremlin’in arabuluculuğuyla ateşkes ilan edilse de çatışmaların durduğunu söylemek mümkün değil. Nitekim daha mutabakatın imzası kurumadan Ermenistan ordusunun doğrudan Azerbaycan topraklarındaki sivilleri hedef aldı. Kısacası ateşkes sözde var ama sahada yok. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan silahların susması için Azerbaycan’ı destekleyen “Türkiye’nin denklemden çıkarılmasını” şart koşuyor.
Her ne kadar “Türkiye masada neden yok?” diyenler olsa da sadece bu açıklama bile Ankara’nın tablodaki ülkelerden biri olduğunu gösteriyor. Rusya, Ermenistan, Azerbaycan, Türkiye çatışma denkleminde merkezde yer alıyor. İsrail, Fransa ve Avrupa Birliği de kıyısından köşesinden fotoğraf karesine dahil olmaya çabalıyor. Peki bu karede bir eksik yok mu? İran nerede?
Tahran yönetiminin Azerbaycan ile ilişkisi kendi rejimin kırılganlığı nedeniyle çekincelerin öne çıktığı bir bağlılık hikayesi. İran, 27 Eylül’de patlak veren Dağlık Karabağ savaşında ilk olarak tarafsız konumda durduğunu duyurdu ve tarafları diyalog kurmaya davet etti. Muhtemelen bu karar alınırken, ülkede yaşayan ikinci büyük etnik grup olan Azerilerin zihninde olası bir Karabağ zaferi üzerinden “Büyük Azerbaycan” hayali oluşmasından korkuluyordu. Ancak bu çekinceler içeride başka bir riski doğurdu.
1 Ekim’de başta Tebriz olmak üzere 15-30 milyon Azeri’nin yaşadığı büyük kentlerde Karabağ ve Azerbaycan’a destek gösterileri düzenlendi. Yaşanan duygu patlamasına bir de İran’ın Ermenistan’a silah yardımı yaptığı iddiaları eklenince, “Karabağ bizimdir! Yaşasın Azerbaycan!” sloganları atılan mitingler etnik gerilime yol açtı.
Bir gün sonra İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in 4 büyük Azeri yoğunluklu eyaletindeki (Erdebil, Zencan, Batı Azerbaycan ve Doğu Azerbaycan) temsilcileri acil durum toplantısı düzenleyerek yönetimin “tarafsızlığına” açıklık getirdi:
“Karabağ şüphesiz Azerbaycan toprağıdır. Azeri ordusunun yanındayız.”
Benzer bir tepki de Hamaney’in başdanışmanı Ali Ekber Velayeti’den geldi. Velayeti Kayhan gazetesiyle gerçekleştirdiği mülakatta Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini ve bu istikamette ilk olarak işgalci Ermeni askerlerin Karabağ’ı terk etmesinin hayati olduğunu söyledi.
Söz konusu iki açıklamaya bakıldığında İran’ın içerideki Azeri isyanının önünü kesmeyi arzu ettiği öne sürülebilir. Bu, kuvvetli bir ihtimal. Fakat Tahran’ın bir bütün olarak Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü ve Karabağ’ın selametini düşündüğünü söylemek güç. Zira özellikle Hamaney’e bağlı eyalet yöneticilerinin açıklamalarının ardından Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye desteğiyle bilinen Hemşehri gazetesi gibi reformist medya organları, deklarasyonun bölgede etnik provokasyonu tetikleyeceği eleştirisinde bulundu.
Dahası reformist medya süreç boyunca sık sık 1990’lı yıllarda İran’ın Karabağ’ın Ermenistan tarafından işgaliyle sonuçlanan savaşta tarafsız kaldığını hatırlattı. Hatta dönemin İran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani’nin Bakü’ye giderek Azeri liderleri Erivan ile görüşmeye teşvik ettiği aktarıldı.
Bugün İran’da Dağlık Karabağ savaşı çerçevesinde yüksek mevkilerde bir anlaşmazlık söz konusu. Dini lider Hamaney, Karabağ savaşında Azerbaycan’a destek verilmesini savunurken, Ruhani ile Dışişleri Bakanı Cevad Zarif “tarafsızlık politikasında” ısrarcı.
Elbette Ruhani-Zarif bloğunun çatışmada bu kadar geride durmasının ve Hamaney’in ağırlığını koymamasının sebepleri var. Her şeyden önce Tahran, Ermenistan’ı silahlandırarak Bakü’yü dengeleyen Moskova’yı kızdırmak istemiyor. Amerikan yaptırımlarıyla ekonomisi perişan olan İran, ağırlaşan koşullar karşısında BM Güvenlik Konseyi’nde ret oyuna sahip olan Rusya’ya muhtaç. İran açısından bir diğer sorun ise Bakü-Tel Aviv hattındaki sıcak ilişkiler.
Azeri ordusu halihazırdan cephede İsrail yapımı silahları kullanıyor. Tel Aviv yönetimi Karabağ savaşının Bakü lehine sonuçlanmasını arzuluyor. Eğer savaş bu şekilde seyreder ve Azerbaycan gücünü artırırsa, İsrail, milyonlarca Azeri vatandaşa sahip olan İran’ı kuzeyden de sıkıştırabilecek.
Sonuç olarak Dağlık Karabağ’da patlak veren çatışmalar sadece Kafkasya’yı değil Ortadoğu’yu da etkilemiş durumda. Azerbaycan Ermeni işgalcileri Karabağ’dan temizledikçe Tahran yönetimi biraz daha endişeye kapılıyor. Ancak içerideki milyonlarca Azeri’nin varlığı İran’ın güvenlik mekanizmasını felç ediyor.
Şerif Egemen Ahmet
Gazeteci
şarkulavsat