KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. “KARA BAHÇE” (Karabağ)

“KARA BAHÇE” (Karabağ)

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 10 dk okuma süresi
305 0

Dr. Abdullah BUKSUR
Küçük Kafkas Dağları ile Kür ve Aras nehirleri arasında kalan bölgeye; Karabağ veya Azerbaycan Türkçesiyle “kara bahçe” diyoruz. Karabağ hep günümüzdeki Azerbaycan Cumhuriyeti`nin sınırları içinde yer almıştır.
Bölge kuzeyde Kafkas Dağlarından güneyde Aras Nehrine kadar uzamaktadır. Bu bölge 17. yüzyılda Arap istilasına uğradıktan sonra, halkın bir bölümü İslamı kabul ederken, önemli bir kısım Hıristiyan olarak yaşamaya devam etmiştir.
Bölgede bulunan Alban Kilisesi`nin dogmatik parçası olan Ermeni Kilisesi`nin yoğun çabaları sonucu Artsak ahalisinin büyük bir kısmı Grigoryanlaşmış, bu durum onları aynı zamanda Ermenileşmiştir.
XVIII. yüzyılda Nadir Şahın İran da iktidarını kaybetmesi sonucu, Azerbaycan coğrafyasında birden fazla hanlık kurulmuş ve bunlardan biri Karabağ Hanlığı olmuştur. 1750 yılında Karabağ Hanı Azerbaycan Türkü Penah Ali Han`ın Şuşa kalesini yaptırması ile Şuşa şehri Karabağ Hanlığı`nın başkenti olmuştur. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Şuşa`nın yöneticileri ve ahalisinin çoğunluğu Müslüman Azerbaycan Türkleri olmuştur.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındakı anlaşmazlık 1918 yılında demokratik laik cumhuriyet olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ile (1918–1920) Ermenistan (Ararat Cumhuriyeti) arasında başlamıştır. 15 Ocak 1919 yılında, Paris Barış Konferansı`ndan çözüm bulunuluncaya kadar, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti temsilcisi Hosrov Bey Sultanovu Karabağ`ın ve Zengezur`un Valisi olarak tayin etmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Müttefikleri Bakü`de temsil eden İngiliz General W. Thomson tarafından da muhatap alınmıştır. Ağustos 1919`ta Karabağ Ermenileri ile Azerbaycan Halk Cumhuriyeti arasında Ermenilerin yaşadığı Karabağ`ın dağlık kısmının Azerbaycan Halk Cumhuriyeti sınırları içinde yer aldığını öngören geçici anlaşma imzalanmıştır. Çözüm Karabağ`ın Ermeni nüfusunun “kültürel kendi kaderini tayin hakkı”nı tanıyan temele dayanmıştır. 6 Dönemin gazetesi olan Borba bu anlaşmayı, Karabağ`ın Müslüman ve Ermeni ahalisi arasındakı anlaşma somut bir gelişmedir. Şu anki durumda, biz Ermeni-Müslüman çatışmasının şiddet yoluyla değil, müzakereler yoluyla çözümü için ciddi bir adım görüyoruz”, diyerek değerlendirmişti.
1920`lerin başında Paris Barış konferansı Karabağ`ı Azerbaycan toprağı olarak tanımıştır. Bu SSCB tehdidine karşı Azerbaycan`a verilen bir ödül niteliğindeydi. 5 Temmuz 1921`de Rusya Komunist Partisi`nin Kafkas bölgesel komitesi, Kavbüro, bölgenin nihai statüsünü belirlemiştir. 5 Temmuz`da Ermeni asıllı Komunistler Orconikidze, yeniden yapılan oylamada önceki karar iptal ederek yeni bir karar alınmıştır : “Bölgenin Müslüman ve Ermeni halkı arasındakı milli barışın zorunluluğundan, dağlık ve aran Karabağ arasındaki ekonomik bağ ve bölgenin Azerbaycan`la bağını dikkate alarak Dağlık Karabağ`a yönetim merkezi Şuşa olmak kaydıyla Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti sınırları içinde geniş bölgesel özerklik statüsü (oblast) verilmiş”
7 Temmuz 1923`te Azerbaycan SSC Merkezi Yürütme Komitesi Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi`nin Kurulmasına ilişkin kararname yayınlanmış.
Kasım 1924`te Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi Azerbaycan SSC`nin bir parçası olarak onaylandı. 1920’li ve 1930`lu yıllar arasında Azerbaycan`ın diğer bölgelerinde yaşayan Ermeniler kendi talepleri üzerine Dağlık Karabağ`da yerleştirildi. Bu yer değişimi bölgenin tekrar etnik yapısının değişmesine neden oldu.
1917 yılında bölgede 97.800 Ermeni (%52.3), ve 85.800 (% 40.2) Azerbaycanlı yaşarken,16 1926 nüfus sayımına göre, bölgede yaşayan 116.274 kişinin 108.48?`si (% 93.3) Ermeni, 7.188`i (% 6.2) Azerbaycan Türkü ve 604`ü (% 0.5) ise diğer etnik gruplardan oluşmuştur. Bölgede Azerbaycan nüfusun sert şekilde azalmasının nedeni Karabağ’ın Ermeni yöneticilerin Bolşevizmi kullanarak kırsal alandaki ve Azerbaycan’ın çeşitli bölgesinden Dağlık Karabağa toplanmasından kaynaklanmaktadır.
O nedenle bu gün yaşananlar, savaş toprak anlaşmazlığından öte dil, din, millet ve kültür birlikteliği olan insanların Azerbaycan devletin sınırları içinde yer almasına rağmen, kendisini Ermenistan devletine bağlı hisseden onların kutsallarını paylaşan, bu nedenle Ermenistanla Dağlık Karabağ’ın birleşmesi fikrinin sahaya yansımış, çatışma halidir.
Bu çatışmanın ortaya çıkmasına ve bu noktaya gelmesinde birçok iç ve dış etkenin neden olduğu herkesin malumudur. Bu Azerbaycan ve Ermenistan devletlerinin bölgeyi kendi etki alanının bir parçası haline getirme gayretine göre pozisyon almalarına neden oluyor. Oyunda var olan ABD – AB ülkeleri, Rusya ve bölge ülkesi İran ve Türkiye karşıtlığı üzerinden diğer Arap ülkeleri, işgalci Ermenistan’a ve olayın mağduru toprakları işgal edilen Azerbaycan’la ilişkilerini; amaçları doğrultusunda etki etmeye biçiminde oluyor.
Ermenistan bütün bu saydığımız ülkelerle, çıkmaz sokak gibi kullandığı Minsk sürecine güvenerek, hoyratça işgal ettiği topraklarda varlığını devam ettiriyordu.
Ermenistan devleti, şu ana kadar tam destek gördüğü ve bölgede iyi organize olmuş, oyun kurucu Rusya Federasyonu’na ve ABD ve Fransa başta olmak üzere Batı`da bulunan Ermeni diasporasına, AGİT dâhil birçok uluslararası aktörün arabuluculuk çabalarında görünmez desteğine güvenerek, BM’nin; işgal ettiğiniz Azerbaycan topraklarından dört çekilin kararına rağmen, sorunun politik çözümüne Ermenistan yanaşmadı. O nedenle bu gün bunlar yaşanıyor.
Belirsizlik ve çözümsüzlük Ermenistan devletinin temel politikası haline getirilmiştir. Fiziki olarak çözümü zorlayan, işgal altındaki Azerbaycan topraklarının %20’sini yeniden kendi kontrolüne geçirmek için yapılmış bu “karşı taarruz” haklı ve uluslararası meşruiyete sahiptir.
Uluslararası İlişkiler tarihinin büyük bölümü, toprak hâkimiyet mücadelesi ile doludur. Siyasi anlaşmazlıklar ve çözüm bekleyen sorunlar, bu temelde vardır. Ülkeler daha büyük toprak elde etmenin ulusal tatmini veya kutsal toprakların kaybından doğan ulusal yoksunluk duygusu, milliyetçiliğin doğuşundan yapılan kanlı savaşlar gerekçe gösterilerek, daha çoğu talep edilmektedir.
Bölgesel yayılma hesapları olan dış ülkeler, Güney Kafkasya da ki bu durumu, Ermenistan Devleti’nin saldırgan davranışlarını yönlendirerek, kendi amaçlarını, Ermenistan için temel güdü haline getirdiklerini söylemek abartılı değildir.
İran, Ermenistan’ın yanında politikalardan vaz geçmelidir. Ermenistan PKK terör örgütüyle iş birliği yaparak işgali sürdüreceğine inanmaktan vaz geçmelidir.
Dağlık Karabağ sorunu Azerbaycan’a ve Ermenistan’a eski Sovyetler Birliği tarafından bırakılmıştır. Bu sorun SSCB tarafından coğrafyada adım, adım inşa edilmiştir. Tahminler her iki taraftan toplam sivil kayıpların sayısı 30 bini aşmıştır.
Sorunun çözümü; Azerbaycan Ermenilerce işgal altındaki toprakları geri alıncaya kadar savaşacaktır. Ya da Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilecektir.
Bu pozisyonda, Azerbaycan’ı, yeni ipek yolu nedeniyle Çin için vazgeçilmez durum da, İsrail için İran’a karşı kuzeyde müttefik arayışı, İngiltere için Londra Pekin ticaretinin kontrolü nedeniyle detekliyor. Türkiye ise öz kardeşlerinin vatan topraklarına kavuşması ve Nahçıvan – Bakü ile bağlantısı açılarak bu sorunun kalıcı olarak çözülmesini istiyor.
Geçmişte Ermenistan’ı destekleyen, yaptıkları askeri anlaşmalar nedeniyle sınırlarını koruyan Rusya ise şu anda Ermenistan Cumhurbaşkanı Nikol Paşinyan gidinciye kadar, Rusya dan Ermenistan’ı destekleyen tepkiyi göstermeyecektir.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir