KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. kalkan-böğür-tepe-ciğer delen topraklar

kalkan-böğür-tepe-ciğer delen topraklar

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 7 dk okuma süresi
350 0

avrupa’da evlad-fatihandan yadigar kalıp da şimdi öksüz, boynu bükük bir halde küffar elinde kalan daha da var mı bilmem ama adı “delen” ile biten 5 tane osmanlı şehri/kal’asi tespit ettim.
hepsini bir gün iştiyakla görmeyi murat ettiğim beş gönül “delen” şehir veya palanka/ kal’a…
kalkandelen sehri…
tepedelen şehri …
tepedelen palankası
cigerdelen palankası
böğürdelen kal’ası….

kalkandelen… yahya kemal’in “üsküp ki şar dağında devamıydı bursa’nın” dediği üsküp’ün 50 kilometre batısında makedonya ile kosova’yı ayıran şar dağlarının eteklerinde pena nehrinin kıyısında yer alan günümüz makedonya’sında makedonların tetova dedikleri güzel bir şehir…
şar dağının bir eteğinde bugünkü kosova sınırları içinde yer alan prizren, bir eteğinde ise makedonya sınırları içinde yer alan kalkandelen ve hatta biraz ötesinde de üsküp…
kalkandelen; osmanlıdan önce hristiyanların çok önemli bir merkezi idi ve burada bir çok kilise ve manastır bulunmaktaydı. bunları korumak için slav orduları bütün güçlerini kullanmışlardı, fakat osmanlı ordusunu durdurabilecek güçte değillerdi. burada yapılan şiddetli savaşlar ve slavların zorlu savunmasından dolayı osmanlı akıncılarının tetova’ya “kalkandelen” adını verdikleri rivayet edilir. bir rivayet de eteklerine kurulduğu şar dağlarının zirvelerinin sivri olduğu için kalkandelen isminin verildiği.. osman gazi’nin yoldaşlarından aygut alp’in torunu ve yıldırım bayezıt’ın kumandanı üsküp fatihi timurtaş paşa tarafindan 1390’larda fethedilen kalkandelen, 1912 tarihinde gönlümüzü “delen” bir bakışta gizli ve mahcup bir hüzünle veda etti bize…

tepedelen şehri…
1492’de arnavut asilerle çarpışırken ikinci beyazıt han’ın tesis ettiği güney arnavutluk’un anayol güzergahına hakim bir mevkide ergiri kasrı, avlonya ve yanya’nın ortasında yer alan stratejik öneme sahip küçük mü küçük bir şehir. belki de ününü ayrılıkçı arnavutlar için bir kahraman olan ama aslında arnavut olmayıp kütahyaya uzanan bir türk kökenine sahip olan asi paşa tepedelenli ali paşa’dan alır. 1912 balkan savaşları sonucunda arnavutluk ile kaybettiğimiz tepedelen müslümanları iki cihan harbinde de ata yadigarı devletten ayrılığın karşılığını ölüm ve zulümlerle ziyadesiyle görmüş ve osmanlı barışı zamanlarına feryad-ü figan göndermiştir.

böğürdelen kala’sı…sava nehrinin tuna nehrine karıştığı yerdeki belgrad’ın batı bölümünde ve sava nehrinin tuna nehri’ne olan hasretinin bitmesine dakikalar kala bir mesafede o tarihte belgrad’ın böğrünü delecek bir yerde olan sava’nın üzerinde fatih sultan mehmet’in yaptırdığı osmanlı serhat kalesi…sırpların sabać dediği böğürdelen, belgrad’ın böğrünü topla döve döve fatih sultan mehmet’in ordusuna belgrad’ı hediye etti.
belgrad ki beyaz şehir…
begrad ki sava ve tuna nehrinin aşkına, hasretine ve kavuşmasına şahit şehir.
böğürdelen kala’sının düşmesi ile osmanlıya teslim olmuş kaç yüz yıl tam bir osmanlı olmuş şehir …
iste bu belgrad’ın böğrünü delen şanlı kal’a böğürdelen’in ilk hikayesi, ilk anlamı buymuş… sadece bir hikayesi, bir anlamı mı var böğürdelen’in….değil tabii…
şöyle ki böğürdelen kala’sı 1467’de hungaryus’a (macar’a) esir düşüyor ve sonra ta 1520 yılında kanunî sultan süleyman’ın tahta çıkışına kadar türk ‘e hasret çekerken türk’ün böğrünü deliyor 45 sene.
“evvel aldığım kal’a’dir abad ola”
diyor kanunî. çünkü, tahta çıktıktan sonra 1521’de ilk çıktığı seferde aldığı ilk kal’adır böğürdelen muhteşem padişahın…
“abad ola” diyor “harap ola” yerine… osmanlı harap etmek için değil abad etmek icin savaşıyor hep çünkü…abad yani bayındır etmek, şehir yapıp iskan edip güzelleştirmek… abad etmek için savaşıyor çünkü osmanlı yakıp yıkmak, harap edip virana çevirmek için değil… işte osmanlı medeniyetinin büyüklüğü, güzelliği de bu. böğürdelen’in fethi ile böğrü delinen “beyaz şehir” belgrad, kanunî tarafindan kısa bir süre sonra feth ediliyor. 1867 de belgrad’la beraber özerk sırbistan prensliğine devredilirken 1878 berlin antlaşmasıyla böğrümüzü “delen” bir veda ile elimizden tamamen çıkıp gidiyor böğürdelen…

estergon kal’asi su başı durak…
kanuni sultan süleyman han’ın 1543’de fethettiği ve 1595’de tekrar nemçelilerin (avusturyalıların) eline geçince padişahın “ya estergona gireceksiniz ya da cennete” dediği estergon kal’ası. düştükten sonra tekrar 1605’te osmanlıya yar olan estergon’a tepedelen ve ciğerdelen palankaları 1543’ü takip eden zaman içinde yapılmıştır. tepedelen ve ciğerdelen palankaları estergon kal’ası gibi tarihimize hem nice kahramanlıkları hem de derin keder ve hüzünleri serpiştirmiştir.
bir tarafta tuna’nın karşı kıyısında, hendeklerine nehirden su doldurulan, toprak duvarlı ciğerdelen(śtúrovo) palankası….
diger tarafta estergon kal’asının arka cephesinde, szent tamashegy denilen yüksekçe yere kondurulan tepedelen palankası…
palanka deyince tahta veya topraktan mamul kale yani…işte bu iki palanka, müteâkib târihlerde talihlerini hep estergon’la birlikte yaşayacak ve paylaşacaklardır. estergon hakkında kötü düşüncelere kapılanların “tepe”leri ve “ciğer”leri, bu iki mevkiden yönelecek türk bakışlarına muhatap olacak ve ihtimal “delinecek”tir.
ve türk ardarda gelen yenilgilerle “cigerdelen” bir gam ve kederle anadoluya kadar çekilecektir.
ufuk doruk

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir