KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Kafkasya’daki küçük savaş ABD ve Rusya için büyük dersler içeriyor

Kafkasya’daki küçük savaş ABD ve Rusya için büyük dersler içeriyor

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
338 0

Küçük savaşlar size günün en büyük jeopolitik ve askeri meseleleri hakkında çok şey söyleyebilir. Dağlık Karabağ için Azerbaycan ve Ermenistan arasında süren çatışmaya bakalım. Amerikalıların çoğu muhtemelen Kafkasya’daki tartışmalı bölgeyi hiç duymamıştır. Ancak oradaki çatışma gittikçe bozulan küresel ortamdaki önemli fay hatlarını ortaya çıkarıyor ve modern savaşın evrimindeki kritik yönelimlerin altını çiziyor.

Bazı açılardan, Azerbaycan sınırları içindeki bir etnik Ermeni yerleşim bölgesi olan Dağlık Karabağ’da olanlarda yeni bir şey yok. Bölgeyle ilgili çatışma, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla geride kalan çok sayıda “dondurulmuş çatışma”dan biri. Ermeni kuvvetleri, Sovyetlerin çöküşünden sonra Dağlık Karabağ’ı 1994’te sona eren acımasız bir savaşta işgal etti. Çatışma on binlerce kişinin ölümüne neden oldu; savaşa katılmayan kişilerin katledilmesi ve belki yüz binlerce Azerinin ülkeden kovulması ya da kaçması da buna dahildi.

Şaşırtıcı olmayan biçimde, savaşı sona erdiren ateşkesin her zaman kırılgan olduğu kanıtlandı. Bu yüzden, Azerbaycan kuvvetlerinin Dağlık Karabağ’ın kontrolünü (Azerbaycan’ın iddia ettiği üzere Ermenistan’ın provokasyonlarına karşı) yeniden ele geçirmeye çalışmasıyla eylülün sonlarında başlayan bu seferki çatışma, sadece uzun süredir devam eden mücadeledeki en son parlama.

Ancak iki nedenden dolayı savaşı önemsizleştirmek hata olur. Birincisi, savaşın uluslararası sistemde ortaya çıkardığı kargaşa. Amerika’nın NATO müttefiki Türkiye’nin Azerbaycan’ı desteklemesine karşın Ermenistan’ın Moskova’yla yakın bağları olduğunu düşündüğümüzde çatışmayı bir ABD-Rusya vekalet savaşı olarak görmek cazip geliyor. (Rusya’nın aynı zamanda Azerbaycan’la da iyi ilişkileri var, ancak Kremlin liderliğindeki Avrasya Ekonomik Birliği üyesi Ermenistan’la ilişkileri daha dostane.)

Daha da önemlisi, savaşın Batı dünyasında öne çıkardığı gerilimler.

Azerbaycan sadece Türkiye’nin bir kuklası değil ancak çatışmada Ankara’nın açık desteğini aldı. Doğrusu, Türkiye’nin uzun süreli düşmanına karşı çatışmaların yeniden başlaması, bu savaşın Türkiye’nin kendi jeopolitik bölgesini etkilemek için sürdürdüğü daha büyük bir iktidar oyununun parçası olduğuna işaret ediyor. Bu çaba son yıllarda Suriye ve Libya’daki müdahaleleri de içeriyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu çabada kesinlikle Washington’ın isteğiyle hareket etmiyor. Erdoğan hükümeti, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı Amerika’da etkili bir diasporası olan ve savaşın sonlanması için ABD’den yardım isteyen Ermenistan’dan geri almasına yardım etmeye “tamamen hazır” olduğunu açıkladı.

İddialar doğrulanmasa da Erdoğan’ın ABD tarafından sağlanan F-16’ları ve Suriyeli paralı askerleri Ermenistan’a karşı kullandığı iddiası basında yer aldı. İddia doğrulanmasa bile Erdoğan’ın politikası, hükümetinin çatışmada Türkiye destekli herhangi bir gerilimi “kabul etmeyeceği” uyarısında bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un sert tepkisine neden oldu.

Fransa ve Türkiye Libya’nın iç savaşında da karşıt tarafları destekliyor ve bu durum haziranda bir Türk donanma gemisinin ateş kontrol radarıyla bir Fransız gemisini hedef aldığı iddiasına yol açtı. Fransa-Türkiye anlaşmazlığı, yapıcı bir ABD liderliğinin yokluğunda halihazırda uyumunu sürdürmeye çalışan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) içinde keskin bir bölünmeye dönüştü.

Eğer Dağlık Karabağ çatışması jeopolitik entrikaların ve çatışan çıkarların karmaşasıysa, Avrupa’da barışı onlarca yıldır koruyan ittifaktaki karmaşa da giderek artmaktadır. Azerbaycan’ın Ermenistan’ı askeri bir yenilgiye uğratması durumunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin mevcut krizi “kaybedebilir”, ancak daha büyük pay halihazırda bölünmüş transatlantik topluluğu zayıflatmaksa hâlâ kazanabilir.

Bu çatışmayı ciddiye almamızı gerektiren ikinci bir nedense küçük savaşların tarihsel olarak büyük savaşların provası olarak hizmet etmesidir, çünkü yeni çıkan konseptler ve kabiliyetler için bir test alanı sunarlar. İspanya İç Savaşı, faşist güçlerin sivillere yönelik terör bombardımanı denemelerine olanak sağlamıştı. Almanya’ya zırhlı savaş hakkında önemli dersler verdi. Aynı şekilde, Kafkasya’daki savaş bir sonraki büyük güç çatışmasının nasıl sonuçlanacağına dair ipuçları veren son dönemdeki bir dizi savaştan biri.

Rusya’nın 2014’te Ukrayna’ya müdahalesi muhtemelen ilk uyarıydı. Bu çatışma, Amerika’nın yeniden dirilen rakibinin artık siber saldırıları kinetik saldırılarla birleştirdiğini, düşman kuvvetlerini tespit etmek ve yönünü şaşırtmak için birinci sınıf elektronik savaş yetenekleri kullandığını ve Ukrayna savunmasına zarar vermek için insansız hava araçları, hassas güdümlü ağır silahlar ve diğer gelişmiş saldırı kabiliyetlerini kullandığını gösterdi.

Benzer şekilde, Suriye iç savaşı Beşşar Esad rejiminin uyguladığı ilkel gaddarlıklardan dolayı değil, Moskova’nın Suriye muhalefetini hedef almak için hassas vuruş yeteneklerini ve Amerika’nın hareket özgürlüğünü sınırlamak için gelişmiş hava savunma sistemini etkili kullanması nedeniyle dikkate değerdi. Her iki çatışma da ABD’nin Rusya’yla bir çatışmada karşılaşabileceği durumu, yani görece gelişmiş Amerikan yeteneklerinin bile hayatta kalmak için mücadele edeceği inanılmaz derecede ölümcül bir savaş alanında yaşanan çarpışmayı önceden gösterdi.

Ne Ermenistan ne de Azerbaycan özellikle gelişmiş bir orduya sahip ancak aralarındaki çatışma çarpıcı. Yerleşim alanlarına yönelik füze saldırıları, Amerika’nın büyük güç sahibi düşmanlarının, Washington’ın uzun zamandır güvenli olduğunu düşündüğü geri bölgeleri ve lojistik merkez noktalarını (örneğin Orta Avrupa’da) hedef alabileceğini hatırlatıyor. Tankları ve zırhlı araçları yok eden insansız hava araçlarının görüntüleri, gelişmiş sensörler tarafından tespit edildiğinde ve hassas mühimmatlarla hedef alındığında mekanize kuvvetlerin ne kadar savunmasız olabileceğini ortaya koyuyor.

Zırhın uzun zamandır hava saldırısına karşı savunmasız olduğu doğru ve mekanize kuvvetlerin mevcut savaşta sıkıntı yaşamasının nedenlerinden biri de kötü taktiklerin ve eski ekipmanların kullanılması. Tankların modası geçmiyor ve ABD kuvvetlerinin, Baltık ülkelerinde bir Rus saldırısına karşı koyabilmek için ağır zırhlara ihtiyacı olacak. Yine de modern savaş alanında, muhtemelen ABD’nin Rusya’yla bir çatışmanın ilk aşamalarında sahip olmayacağı hava üstünlüğünün yokluğunda ya da karmaşık ve isabetli saldırılar karşısında tanklar gibi ekipmanları korumak yine de zor olacaktır.

Bu, ABD’nin muharebe gücünü son derece savunmasız oluşumlarda güç toplamadan ayakta tutmanın yollarını geliştirme ihtiyacının yanı sıra büyük bir güce karşı savaşın Amerikan ordusunun Vietnam’dan beri deneyimlediklerinden çok daha ölümcül olacağı gerçeğini pekiştiriyor.

Dağlık Karabağ için süren çatışma, dünyanın tanıdık olmayan bir bölgesinde Sovyet geçmişinin bir kalıntısı gibi görülebilir. Yine de orada devam eden şiddetli çatışmalar aslında geleceğin bir ön izlemesi olabilir.

* Bloomberg köşe yazarı Hal Brands, aynı zamanda Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Araştırmalar Okulu’nda profesördür.


Hal Brands

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

japantimes.co.jp/opinion

Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Sait Akçay

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir