İsrail’in Suriye’deki Saldırıları ve Rusya’nın Sessizliği
Rusya’nın bu tutumunun üç nedene dayandığı söylenebilir. İlk olarak Rusya, İran’ın Şam yönetiminin de göz yummasıyla İsrail’in güvenliğini tehdit edecek bir adım atması karşısında İsrail’in meşru müdafaa hakkını kullandığını düşünmektedir. Bu anlayışa göre, İsrail’e ait savaş uçağının düşürülmesi çatışmayı daha da tırmandırmıştır. İkincisi, Rusya’nın Suriye ve İran’la klasik anlamda bir askeri ittifak ilişkisinin olmaması nedeniyle bu iki ülkeye karşı yapılan herhangi bir saldırı Moskova açısından bir bağlayıcılık taşımamaktadır. Zira Rusya’nın sadece Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü üyesi ülkelere karşı böyle bir yükümlülüğü bulunmaktadır. Rusya’nın bu olay karşısındaki cılız tepkinin üçüncü nedeni ise Mart 2016’da imzalanan ve Suriye sahasında Rusya-İsrail güvenlik ilişkilerini şekillendiren gizli anlaşmadır. Rus-İsrail savaş uçaklarının karşı karşıya gelmesini önlemeyi amaçlayan bu anlaşma, Rusya’nın Suriye hava operasyonlarında İsrail’in tarafsız kalmasını ve bunun karşılığında Rus savaş uçaklarının İsrail hava sahasını geçmesi durumunda takip edilmemesini öngörmektedir. Yine anlaşmaya göre, Suriye topraklarında İsrail’in ulusal güvenliğine yönelik bir tehdidin ortaya çıkması durumunda ve İran ile Hizbullah arasında yapılan silah sevkiyatlarını önlemek amacıyla, İsrail savaş uçaklarının Suriye topraklarında hava operasyonları düzenlemesi durumunda Rusya tarafsız kalacaktır.
Bunlara ilaveten, Rusya’nın Suriye’de bulundurduğu S-300 ve S-400 hava savunma sistemleri Şam yönetimini üçüncü ülkelerden korumak için değil, Suriye’deki Rus askeri üslerinin ve askeri personelinin güvenliğini sağlanmaya yöneliktir. Ayrıca, Moskova, Tel Aviv’le yapmış olduğu anlaşmayı bozma niyetinde de değildir. Bunun için de bölgede Suriye krizinin dışında başka bir güvenlik krizinin ortaya çıkmasını engellemeye çalışmaktadır. Suriye’deki operasyonlarının üçüncü bir ülkeyle savaşa dönüşmesini çıkarlarına aykırı bulan Rusya, bu ülkede yürüttüğü operasyonları ülke hudutlarıyla sınırlı tutmaya özen göstermektedir. Rusya özellikle de İsrail gibi bölgenin en güçlü hava kuvvetlerinden birine ve nükleer silahlara sahip ülkesiyle sıcak çatışmaya girmemeye özen göstermektedir. Tartus deniz üssü ve Lazkiye’deki Hmeymim Hava Üssüyle Akdeniz’de kalıcı olmaya çalışan Rusya, bölgedeki askeri varlığının İsrail tarafından bir tehdit olarak algılamasını da istememektedir.
Diğer yandan, Moskova’nın sessizliği İsrail’in Suriye hükümet güçlerine karşı sınırsız güç kullanmasına göz yumacağı anlamına gelmemektedir. Moskova, ayakta kalması için önemli yatırımlar yaptığı Suriye hükümetinin İsrail tarafından yıpratılmasına kolayca müsaade etmeyecekse de olası bir çatışmanın kapsamlı bir savaşa dönüşmesi durumunda bu savaşı önleyebilecek herhangi bir mekanizmaya da sahip değildir. Dolayısıyla İsrail, hava operasyonlarını sınırlı tuttuğu sürece Moskova sessizliğini sürdürecektir.
Sabir Askeroglu
https://iramcenter.org/israilin-suriyedeki-saldirilari-ve-rusyanin-sessizligi/
Share this content:
Yorum gönder