Rusya’daki Ermeni lobisi son iki haftadır çok aktif hale geldi. Pek çok güç, hem kırk dört günlük savaş sırasında hem de sonrasında, yoğunlaşan Türkiye-Azerbaycan ilişkileri ve Türkiye’nin bölgede artan nüfuzundan şimdiden endişe duymakta. Rusya’da yaşayan gazeteci, ‘‘Özgür Kurdistan’’ gazetesinin yazı işleri müdürü ve Kürt Bölgesel Barış ve Uzlaşma Örgütü başkanı Işhan Miroyev, FETÖ Terör Örgütü’ne üye olduğu gerekçesiyle 15 Temmuz 2016’da ülkeden kaçarak Avrupa’ya sığınmış gazeteci Ergun Balahan’ın yazı işleri müdürü olduğu artigercek.com haber sitesinde Türkiye Rusya ilişkilerine zarar vermek için elinden geleni yapıyor. Rusyanlısı gibi görünen ve Türkiye’ye iftira atmaktan çekinmeyen İşhan Miroyev, Türkiye’yi Rusya’nın düşmanı olarak göstermekte ve bölgede Erdoğan karşıtı bir birlik oluşturmak için çaba harcamaktadır. Üç ülkenin yakın temas halinde olacağından korkarak, bölgedeki çıkarları olan diğer güçlerin de emriyle Türkiye, Rusya ve Azerbaycan arasında çeşitli şekillerde bir düşmanlık imajı yaratmaya çalışıyor. Ancak bölgedeki tüm olayların Rusya, Türkiye ve Azerbaycan üçgeninin temelini oluşturduğunu ve bu üç ülkenin her birinin kendi bağımsız iç ve dış politikasına sahip olduğunun farkında değil. İşhan Miroyev’in imzası, Türkiye’deki daha sol marjinal ve FETÖ gruplarının medyasında, özellikle de Ermeniyanlısı haber sitesi olan artigercek.com’da yer alıyor. Artigercek.com haber sitesinin Türkiye’deki etnik azınlıkların (özellikle Ermeniler ve Kürtler) hak ve özgürlükleri konusunu sürekli manipüle ettiği ve yalan söylediği kimseye sır değil. Ayrıca Alin Ozinian, Aris Nalcı, Ragıp Zarakolu gibi Ermeni yanlısı güçlerin düzenli olarak bu sitede köşe yazarlığı yapması ve sitenin özellikle sözde Ermeni Soykırımı gününde, 24 Nisan günü ciddi bir şekilde aktifleşmesi de işin zaten ortada olan kısmı.
Peki, kimdir bu İşhan Miroyev?
İşhan Miroyev 1955 yılında Tiflis’te doğdu. Tiflis Devlet Üniversitesi gazetecilik bölümünden mezun oldu. “Gürcistan gençleri”, “Doğu’nun şafağı” gazetelerinde çalıştı. Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Rusya’ya taşındı. Novaya gazeta(Yeni gazete) ve Rossiyskaya gazeta gazetelerinde çalıştı. 2000 yılından bu yana Özgür Kürdistan gazetesi yazı işleri müdürü olarak görev yapmaktadır. Rusya Gazeteciler Birliği üyesidir. Ayrıca, İşhan Miroyev’in hangi güçlere hizmet ettiğini de bilmemizde de fayda var. Bu nedenle Rusya Federasyonu, Moskova şehri, Sulh Caddesi 36/1 adresinde bulunan Miroyev’in başkanlığındaki Kürt haklarının korunmasına yönelik “Barış ve Uzlaşma” Kürt bölgesel örgütü isimli sivil toplum örgütü aslında ilginç bir yönetim kuruluna sahiptir. Şöyle ki, Rafik Rashoyan, Aziz Mamoyan, Karina ve İşhan Miroyev, Irina Aristova, Rudolf Avanesov tarafından kurulan bu örgütün zaten neye hizmet edeceğini önceden bilmemek saflık olur. Kendisini her zaman Kürt halkının haklarının savunucusu olarak sunan Miroyev’in, Ermeni mezarlıklarının ve kiliselerinin yıkımı hakkında Türk devletini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve diğer Türk devlet yetkililerini suçlayan bir sitede yazması da doğaldır. Şimdi İşhan Miroyev’in artigercek.com haber sitesinde Türkiye devleti, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer yetkilileri hakkında söylediklerine bir göz atalım ve bu iddiaların ne kadar doğru olduğunu görelim:
İddia 1: Türkiye ve onun Cumhurbaşkanı Arap ülkelerinde sevilmiyor. Çünkü Türkiye bu ülkelerdeki İslami kuruluşları destekliyor…
Yalan: Temmuz ayında, İşhan Miroyev artigercek.com’da yazdığı “Ankara kendi çıkarlarını zorluyor” isimli yazısında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Erdoğan, sadece NATO müttefikleriyle değil, en yakın komşularıyla da gergin ilişkileri olan bir devlet başkanı olduğunu iddia etti. Miroyev’in bahanesi, Türkiye’nin radikal İslami hareketleri destekleyerek bu ülkelerde acilen panik yaratma girişimleri nedeniyle Arap dünyasının büyük bir bölümünün Türkiye’yi açıkça sevmemesidir. Ancak İşhan Miroyev’in bir olayı hatırlaması sanırım yeterli olacaktır: İki yıl önce dünyanın en büyük medya kuruluşlarından olan BBC, üç dünya liderinin popülaritesini belirlemek için ‘‘Arab Barometer’’ adlı bir şirket aracılığıyla Arap dünyasında bir kamuoyu araştırması yaptı. (Trumph, Putin ve Erdoğan). Ankete göre, Erdoğan’ın yaklaşık on ülke ve Filistin topraklarındaki güvenoyu yaklaşık %51. 10 ülkenin yedisinde Erdoğan’ın faaliyetleri nüfusun %75’inden fazlası tarafından destekleniyor. Erdoğan Arap dünyasında nefret ve kınama ile karşılansaydı, eski Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el-Haşimi 2021 yılının Nisan ayında Erdoğan’dan bahsettiğinde “Bu lider tüm övgü ve saygıyı hak ediyor” demezdi. Aynı zamanda bölgedeki tüm ülkeler gibi Arap ülkeleri de Türkiye’nin tam demokrasiye geçiş sürecini yakından takip ediyor. Laiklik, askeri ve sivil ilişkiler, Ergenekon süreci, Kürt sorunu, AB ile ilişkiler ve en önemlisi “muhafazakar modernleşme” gibi konular Arap dünyası için kritik öneme sahip ve Erdoğan’ın çabaları Arap uzmanlar tarafından övgüyle karşılanıyor. Bu nedenle Al-Sharqul-Evsat gazetesinin yazarı Abdulmunim Said, Türkiye’nin demokratikleşme sürecini Arap ülkeleri için bir model olarak görmektedir. Arap dünyasında İslam dünyasının çarpık modernleşme tarihi, Türkiye’nin demokrasi mücadelesi bağlamında ele alınmakta, resmi Ankara’nın bölgenin yükselen yıldızı olduğunun ve onunla birlikte olmanın kendi çıkarlarına olduğunu biliyorlar. Demek ki, İşhan Miroyev’in Arap dünyasının büyük bir bölümünün Türkiye’yi açıkça sevmediği ve bunun nedeninin Türkiye’nin bu ülkelerdeki radikal İslami hareketleri hemen desteklediği ve bu ülkelerde panik yaratmaya çalıştığı şeklindeki iddiaları tamamen yanlıştır.
İddia 2: Türkiye, Orta Asya’ya yönelik politikasını değiştirmezse, giderek Moskova için istenmeyen bir komşu haline gelecektir.
Yalan: Türk medyasında kendisini Rus gazetecisi olarak tanımlayan İşhan Miroyev, daha sonraki yazılarından birinde şu iddiada bulundu: Türkiye, Orta Asya politikasını değiştirmezse, yavaş yavaş Moskova için istenmeyen bir komşu haline gelecektir . Bölgedeki jeopolitik süreçleri ve Türkiye’nin Orta Asya’ya karşı tutumunu bilen herkes, siyasi ve ekonomik istikrara sahip bağımsız bir devlet olarak Türkiye’nin kendi aralarında ve komşularıyla işbirliği yaptığını, uluslararası toplumla bütünleştiğini ve demokratik değerleri benimsediğini biliyor. İzlenen bu politika sayesinde Türkiye bölgenin önemli bir aktöre haline gelmiştir. Elbette bu ülkelerin aynı soya, millî ve manevi değerlere sahip olması, ayrıca Tacikistan dışında Türkçe konuşan ülkelerin temsil ettiği uluslararası kuruluşlarla Türkiye ile aynı statüye sahip olmaları, bu ülkeyi ve Orta Asya’yı birer stratejik müttefik devlet haline getirmiştir. Elbette Türkiye’nin Orta Asya yakasının dış politikası çok güçlü, ama bu konunun Rusya ile ilişkilerle hiçbir ilgisi yok. Aksine Sayın Miroyev olayları biraz daha derinlemesine analiz edip tarafsız olmaya çalışsaydı, Türkiye Rusya ilişkilerinin Orta Asya ve Güney Kafkasya’da stratejik işbirliğine dayalı olduğunu ve rekabet ve mücadelenin olamayacağını görürdü. Rusya, Türkiye olmadan Çin, İran ve bölgedeki çıkarları olan diğer güçlere karşı oyunda tek başına rol alamayacağının farkındadır. Ayrıca tarihi bağların kadimliği, iki halkın kültürlerinin ve yaşam tarzlarının karşılıklı ortak noktaları, Türklerin Rusya’nın demografisindeki yeri ve önemi gibi etkenler, Rusya’nın bu ülkelerde Türkiye’yi hiçbir zaman istenmeyen bir komşu olarak göremeyeceğini söylememize olanak sağlamaktadır. Türkiye ayrıca bölgede Rusya ile askeri ve güvenlik konularında işbirliği yapma eğilimindedir. İşhan Miroyev’in söylediklerinin tersine, Türkiye, Rusya’nın Orta Asya’daki etkisini hiçbir zaman azaltmaya çalışmamış ve Orta Asya cumhuriyetlerine baskı uygulamamıştır, çünkü bu ülkeler 30 yıldır bağımsızdırlar ve politikalarını kimlerle izleyeceklerini çok iyi bilirler. Kanaatimizce her makalenin Türkiye’nin radikal dini örgütlere desteği konusunu gündeme getirmesi sayın Miroev’in düşüncelerinin doğru olduğu anlamına gelmez, zira bir iddia ortaya atılırsa ispatlanması gerekmektedir.
Görünen o ki, İşhan Miroyev’in “Türkiye, Orta Asya’ya yönelik politikasını değiştirmezse, giderek Moskova için istenmeyen bir komşu olacak” iddiası saçmalıktan başka birşey değildir.
İddia 3: Azerbaycan artık çok taraflı bir yaklaşımdan uzaklaşmış görünse de, bu başarı yakında sona erecek ve Rusya’yı Türkiye’ye tercih etmesi gerektiğini anlayacaktır.
Türkiye ve Azerbaycan Cumhurbaşkanlarının ortak katılımıyla gerçekleşen Zafer Geçit Töreni’nden yaklaşık on gün sonra, İşhan Miroyev tekrar artigercek.com sitesinde “Kafkaslar için mücadele” yazısını yazarak yine taraflı olduğunu ortaya koydu. Bay Miroev, makalesinde, diğer Ermeni yanlısı yazarlar gibi, Azerbaycan’ın kırk dört günlük savaştaki başarısını gölgede bırakmaya çalışmaktaydı. İşhan Miroyev’in iddialarına yanıt olarak, öncelikle Azerbaycan ile Rusya arasındaki ilişkilerin uzun bir tarihi dönemi, asırları kapsadığını belirtmeliyiz. Bu konuya ciddiyetle yaklaşan uzmanların belirttiği husus şudur ki, her iki ülke, Azerbaycan ve Rusya sadece sınırlarla değil, aynı zamanda tarihi, siyasi, kültürel ve sosyal bağlarla da birbirine bağlıdır. Rusya, Azerbaycan’ın Güney Kafkasya’daki önemini artık biliyor ve bölgedeki bu aktif aktörünü asla kaybetmek istemeyecektir. Komşularıyla normal ilişkiler, Azerbaycan’ın dış politikasında her zaman bir önceliktir. Ama bir de AGİT Minsk Grubu’nun eşbaşkanlarından birinin Rusya olduğu ve bu örgütün hareketsizliğiyle süslenen Azerbaycan’ın işgal ettiği toprakları işgalden kurtarması meselesi var. Bazı güçler bunu Azerbaycan-Rusya ilişkilerini germek için kullansa da resmi Bakü, 10 Kasım’da imzalanan deklarasyon uyarınca Rusya’nın arabuluculuk çabalarını hızlandırmasını sabırla bekliyor. Azerbaycan’ın Türkiye ile ilişkileriyse oldukça farklıdır. Zira, Azerbaycan’ın Rusya ile ilişkileri yakın komşuluk ilişkilerine dayanırken, Türkiye ile ilişkiler “tek millet iki devlet” ilkesine dayanmaktadır. Kırk dört günlük Vatan Savaşı boyunca Azerbaycan tarafı her zaman olduğu gibi resmi Ankara’nın ciddi manevi desteğini gördü. Miroyev, Azerbaycan’ı Türkiyeyle, sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yüz yüze getirmeye çalışıyor, ancak başarılı olamayacak. Yani bu iddia, Azerbaycan’ın Rusya ile Türkiye arasında kalacağı ve tarafını belirlemek zorunda kalacağı gerçeğini haklı çıkarmayacaktır. Azerbaycan doğru dış politika izleyen bir ülkedir ve bunu defalarca kanıtlamıştır.
Bu iddialardan yola çıkarak varılacak sonuç şudur: İşhan Miroyev Türkiye’ye karşı çok önyargılı davranıyor ve yazdığı yazılarda öne sürdüğü iddialarsa asılsız iddiadan başka bir şey değildir.
faktyoxla.az