ABD tarafından bu sabah Bağdat Havalimanı’nda gerçekleştirilen hava saldırısında beraberindeki çok sayıda Haşdi Şabi lideri ile birlikte öldürülen General Kasım Süleymani sadece İran’ın bölgedeki planının bir yüzü değildi. Aynı zamanda devlet tarafından hazırlıklarına geçen yıl başlanılan bir cumhurbaşkanı projesiydi. Bu proje yalnızca ABD Başkanı Donald Trump’ın vereceği öldürme emri ile durdurulabilirdi.
Süleymani, 1958 yılında İran’ın güneydoğusundaki Kirman şehrinin banliyölerinden birinde, orta gelirli bir ailede dünyaya geldi. Henüz çocuk yaştayken çiftçi olan babasının devlete olan borcunu ödeyebilmek için inşaatlarda çalışmaya başladı. 19 yaşındayken patlak veren İran-Irak savaşına Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) saflarında katıldı. Böylece bir inşaat işçisinden memleketindeki ilerleyen zaman içinde tugay ve daha sonra bir kolorduya dönüşecek olan Se’rullah adlı müfrezenin komutanına dönüştü.
1982 yılının nisan ayında meydana gelen, Maysan ilinin doğusundaki Süsengird ve el-Besitin savaşlarındaki rolüne rağmen diğer DMO komutanları gibi İran-Irak Savaşı’nın devam ettiği yıllar boyunca bilinmezliğini korumaya devam etti.
ABD’nin eski Bağdat Büyükelçisi Ryan Crocker’a göre savaş, Süleymani’nin Irak’a karşı tutumuna da yön verdi.
Crocker, daha önce New York Times gazetesine şu açıklamalarda bulunmuştu;
“General Kasım Süleymani’ye göre İran –Irak Savaşı henüz sona ermedi. Bir insanın Birinci Dünya Savaşı’na benzer bir savaş yaşayıp da etkilenmemiş olması mümkün değil. Stratejik bir hedef taşıyordu ve Irak’ta net bir zafer elde etmek istiyordu. Bu mümkün olmadığı takdirde Irak’ı zayıflatmayı ve üzerinde etki kurmayı hedefliyordu.”
Muhsin Rızai’nin görevden alınarak yerine Rahim Safavi’nin atanması ile DMO yeniden yapılandırıldı. Süleymani, 1980’lerde kurulan ve DMO Kara Kuvvetleri’nin gizli kollarından olan Kudüs Gücü Komutanı olarak görevlendirildi.
Kudüs Gücü, savaş yıllarında Irak sınırları içinde operasyonlar gerçekleştirmekle görevliydi. Süleymani, Bosna ve Afganistan savaşlarındaki faaliyetler konusunda tereddütleri olsa da Irak’ın 2003 yılında işgal edilmesinin ardından ön plana çıkmaya başladı. Suriye devriminin başlamasıyla büyük bir rol üstlendi.
Yumuşak hitap tonu olan Süleymani, İran Dini Lideri Ali Hamaney’den gördüğü destek nedeniyle büyük bir özgüvene sahipti. Süleymani, İran dış politikasındaki iki büyük girişimimin akıl hocasıydı: Irak iç politikalarına dayatılan ve genişleyen bir etki ve Suriye lideri Beşşar Esed yönetimine askeri destek vermek.
Bu rol onun Washington’ın müttefiki olan Irak’ın geleceğini güvence altına almak, Esed rejimini devirmek ve İran’ın bölgedeki artan etkisini sonlandırmak için çalışan ABD yönetimiyle karşı karşıya gelmesine neden oldu. ABD Hazine Bakanlığı, Süleymani’yi yaptırım listesine ekledi. Zira ABD’li yetkililer, Süleymani’nin Suudi Arabistan’ın Washington Büyükelçisi’ni hedef alan suikast planına karıştığını düşünüyordu.
Süleymani, 2003 yılında İran’ın Irak’taki nüfuzunu genişletme, ABD ordusunun ülkedeki rolünü azaltma ve en sonunda Irak’tan çıkışını sağlama görevini üstlendi. Ki bu durum bölgedeki ana güç olmayı isteyen İran hükümetinin en büyük hedefiydi. ABD varlığının İran’ın doğu ve batı sınırlarında genişlemesi, Tahran’ın kendisini tehdit altında hissetmesine neden oldu.
İran’ın bölgesel genişlemesini sahadan yöneten Kasım Süleymani, İran Cumhuriyeti’nin ana projesi olmak gibi daha büyük bir rol oynamak için Hamaney’i cezbetmeye yönelik sermaye kazanmaya çabalıyordu.
İran resmi devlet televizyonu geçen yıl ekim ayında, 1999 yılında Kudüs Gücü Komutanı olarak görevlendirilmesinden bu yana Süleymani ile ilk kez gerçekleştirilen uzun bir röportaj yayınlamıştı. Hamaney adına yayın yapan resmi internet sitesi de Al Masir dergisinin ilk sayısının yayınlanması dolayısıyla Süleymani ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ile bir röportaj gerçekleştirmişti.
Dergi ilk sayısının kapağında Süleymani ve Nasrallah’ın birlikte göründüğü bir fotoğrafı ‘Zafer Denklemi’ başlığıyla kullanmıştı. Hamaney’in resmi internet sitesi bu kapağı 2006 yılında Lübnan’daki savaşın bölgeye getirdiği yeni mühendislik üzerindeki etkisi olarak yorumlamıştı.
Süleymani söz konusu röportajda 2006 yılının temmuz ayında Lübnan’da meydana gelen, İsrail ve Hizbullah arasındaki savaşta saha komutanı olarak rol oynadığını ilk kez açıklamıştı. Bu savaşta Lübnan saflarından bin 200, İsrail askerlerinden de 160 kişi ölmüştü.
Bu açıklamaya bir de Süleymani’yi ön plana çıkarma kampanyası eşlik etti. Bu, gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı yarışı için bir erken seçim kampanyası olarak değerlendirilmişti. Ancak ABD tarafından gerçekleştirilen operasyon, bu kampanya ve cumhurbaşkanlığı projesine son verdi.
Süleymani birçok suikast girişiminden kurtulmayı başarmıştı. Hizbullah’a yakın medya araçları, Süleymani’nin 2018 yılının eylül ayında Irak’ta bir suikast girişimine maruz kaldığını duyurmuştu.
Yaklaşık iki ay önce ise DMO İstihbarat Başkanı Hüccetülislam Hüseyin Taib, Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’ye yönelik suikast planlandığı ancak istihbarat elemanlarının bunu önlediğini duyurmuştu.
Taib bunu İsrail ve Arap ülkelerinin istihbarat örgütlerinin planladığını belirttiği açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı;
“Suikastçılar İran’a sızarak 350-500 kilo patlayıcıyı kazdıkları bir kanalla, Muharrem ayının 9. ve 10. günlerinde (Tasua ve Aşura) Süleymani’nin her yıl halkla bir araya geldiği Hüseyniye’ye yerleştirmeyi planladı.”
Süleymani, geçen yıl da Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehditlerinin ardından İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Trump arasında gerçekleşen söz düellosuna dahil olmuştu. ABD’nin bölgedeki çıkarlarına yönelik orantısız bir savaş başlatma imasından bulunan Süleymani, Kızıldeniz’in artık ABD kuvvetleri için güvenilir olmadığını söylemişti.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, CIA Direktörü olarak görev yaptığı 2017 yılında Süleymani ve DMO komutanlarına Irak’taki ABD güçlerini hedef almamaları konusunda uyarıda bulunmuştu.
Pompeo, İranlı üst düzey komutan Kasım Süleymani’ye İran’ın Irak’ta artan etkinliği konusunda bir mektup yazdığını söylemişti. İran medyasında çıkan haberlere göre İran Rejim Lideri Ali Hamaney’in bir danışmanı, bir CIA görevlisinin Süleymani’ye Suriye’deyken mektubu vermeye çalıştığını ancak İranlı komutanın mektubu almayı ve okumayı reddettiğini bildirmişti.
Pompeo mektuba ilişkin şu açıklamada bulunmuştu;
“Mektupta kendisine ilettiğimiz şey, kontrolü altındaki güçlerin Irak’ta ABD çıkarlarına saldırması halinde bundan onu ve İran’ı sorumlu tutacağımızdı. Onun ve İran liderlerinin bunu en açık şekilde anladığından emin olmak istedik. Mektubu okumayı reddetti. Dürüst olmam gerekirse bu durum kalbimi kırmadı.”
Adil es-Salimi Şarkulavsat