KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. İran’ın Irak’taki hesabı yanlış mı

İran’ın Irak’taki hesabı yanlış mı

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
290 0

Washington, Irak direniş grupları tarafından Kerkük’teki ABD üssüne gerçekleştirilen ve bir ABD’linin ölümü, diğer 4 kişinin de yaralanmasına neden olan saldırıya nefsi müdafaa gerekçesiyle aynı sertlikte karşılık verdi. Karşı saldırıyla verilen bu mesaj, ulaştığı kimseleri siyasi hesaplarını yeniden gözden geçirmeye zorluyor.

Washington her ne kadar şimdiye dek çatışma kurallarına bağlıymış gibi görünse de başka bir saldırıya daha maruz kalırsa daha sert bir şekilde karşılık vereceğine ilişkin açık uyarılarda bulunuyor. Böyle bir durum topun, olayların bu raddeye gelmesine sebep olan tarafın sahasına düşmesi anlamına gelir.

Diğer tarafın kriz, ‘cevap vermekten kaçındığı takdirde manevi bir çöküşe sürüklenmek’ ile ‘sonuçları pek hoş olmayacak orantısız bir savaşa girmenin tehlikeleriyle yüzleşmek’ arasında kararsız bir halde. En kötü durum, verilecek bir cevaba karşılık olarak alınacak tepkinin Irak’taki siyasi arenayla ve sahadaki durumla sınırlı kalmamasıdır.

ABD üssüne yönelik gerçekleştirilen saldırıdan sorumlu tutulan taraf, ideolojik, askeri ve mali olarak Kudüs Gücü’ne bağlı olan Irak’taki Hizbullah Tugayları’ydı. Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, halihazırda birtakım sebeplerden dolayı oldukça zor bir durumda. Zira General Süleymani, geçen ekim ayının başından bu yana Irak’taki otoritesine karşı Şiiler tarafından girişilen toplumsal bir isyan ile karşı karşıya. Halkın yanındaki meşruiyetini kaybeden bu otorite şu anda silah zoruyla siyasi meşruiyetini savunuyor. Milislerin silahları ve keskin nişancıları, Süleymani tarafından yürütülen siyasi sürecin tıkanıklıktan çıkmasında başarılı olamadılar. Irak’taki ABD hedeflerine bir yıl içerisinde 11 kez saldırı düzenlenmesi Washington’ın Tahran’a yönelik inşa ettiği koşullar duvarında bir delik açamadı.

Halihazırdaki tıkanıklık, ilgili tarafları zor tercihlerde bulunmak zorunda bırakıyor ve karar vericiler muhtemelen Washington’ın, ‘Irak’ta görevlendirilen kuvvetlerinin güvenliğini korumak için çıkarlarına yönelik herhangi bir saldırıya cevap verme konusundaki tereddüdü’ üzerine kartlarını oynuyor.

Diğer yandan söz konusu saldırının zamanlamasının ise ABD’de seçim kampanyasının başladığı tarihle ilişkili olması da muhtemel görünüyor. Bu durum da Beyaz Saray yönetiminin, gelecekte ABD seçmeninin kararlarını etkileyebilecek herhangi bir karar almak için acele etmemesini gerektiriyor. Bu, dahili ve harici bir dizi krizle karşı karşıya olan İran rejiminin yaklaşan ABD başkanlık seçimlerine sızma imkanını aralayarak manevi bir zafer elde etmesini sağlıyor.

Irak Hizbullah Tugayı’nın 45’inci kampına yapılan saldırı anına kadar, ABD’nin vereceği yanıtın önceki saldırılardan farklı olması beklenmiyordu. Ancak Tahran’ın aklına gelmeyen, yapılan bu saldırıda ABD’li kurbanların olmasının ABD kamuoyuna Tahran’ın cezalandırılması gerektiği düşüncesinin desteklenmesi gerektiği yönünde bir inancı da beraberinde taşıyacağıydı. Beyaz Saray yönetimi ise bu durumu tırmanışı artırmak ve daha fazla yaptırım uygulamak için kullanacak.

İran Devrim Muhafızları, ABD kuvvetlerinin Irak’tan çıkarılmasını talep etmekte gecikmedi. Nitekim yapılan açıklamada ‘bilge Irak halkının ve kahraman Haşdi Şabi’nin saldırı sonrasında intikam alma hakkına sahip olduğu’ ifadesine yer verildi. İran, Hükümet Sözcüsü Ali Rebii’nin açıklamasıyla Kerkük’teki ABD üssüne yapılan saldırı ile herhangi bir ilişkisi olmadığını duyurdu. İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Üyesi Haşmetullah Felahetpişe, ülkesinin bölgesel politikalarının dış güçleri hedef almayı temel almadığı değerlendirmesinde bulundu. Irak’ta ABD askerlerinin hedef alınmasının İran’a karşı kurulan bir tuzak olduğunu ifade eden Felahetpişe, NATO’nun Afganistan’a müdahalesinden ve ABD’nin Irak’a müdahalesinden bu yana İran’ın bölgede takip ettiği siyasetin yabancı güçlerle gerilim yaratmamak üzerine odaklandığını vurguladı.

Tahran’ın Irak’ın resmi olarak infialinden ve ABD kuvvetlerinin ülkeden çıkarılması yönündeki ulusal egemenlik sloganlarının yükselmesinden faydalanarak ABD tepkisine yatırım yapmak için çok ileri gittiği açıkça görünüyor. Bununla birlikte mevcut protestolar ve Irak egemenliğine saygı duyulmasını isteyen Necef’teki dini merciin pozisyonuna da uyumlu bir şekilde her türlü dış müdahalenin reddi, Irak’ın bölgesel ve uluslararası hesapların görüleceği bir arena olmasının önüne set çekiyor.

Diğer yandan Tahran, Yeşil Bölge’nin girişlerindeki kırmızı çizgilerini sildi ve ajanlarının destekçilerinin ABD Büyükelçiliği’ni kuşatmasına izin verdi. 40 yıl önce Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nin basılması olayı, İran’ın abluka altına alınmasına ve cezalandırılmasına sebep olmuştu. Bugün İran’ın istediği şey Irak’ın izole edilmesi ve kuşatılması için onu Washington ile bir çatışmaya sürüklemek mi? Yoksa Tahran’ın bu yanlış hesapları kendisine ağır bir bedel mi ödetecek?
Mustafa Fahs Şarkulavsat

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir