KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. İran’ın gelişmiş silahlara ihtiyacı var: Kim satıcı olacak?

İran’ın gelişmiş silahlara ihtiyacı var: Kim satıcı olacak?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
417 0

Birleşmiş Milletler’in (BM) İran’a yönelik silah ambargosunun süresi doldu. Bu, İslam Cumhuriyeti’nin artık askeri teçhizat ve teknoloji alıp satabileceği anlamına geliyor. Dolayısıyla İran, silahlı kuvvetlerini modernize edebilecek ve çokça ihtiyaç duyduğu para karşılığında silahlarını Amerikan karşıtı aktörlere ve bölgesel rakiplerine ihraç edebilecek. Ancak İran’ın alıcı veya tedarikçi olarak küresel silah pazarına erişmesini zorlaştıran bir dizi siyasi ve ekonomik faktör var. Bununla birlikte yine de bazı güçler onunla silah ticareti yapabilir. Bu, Ortadoğu’daki diplomatik ilişkileri önümüzdeki yıllarda etkileyecek olan bir durumdur.

BM -ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya ile imzalanan anlaşma ışığında- 2015 yılında 2231 sayılı karar uyarınca İran’a silah ambargosu uyguladı. Anlaşmada, uluslararası müfettişlerin nükleer silahların geliştirildiği tesislerin sökülmesini denetlemesinin ardından ekonomik yaptırımların kademeli olarak kaldırılması öngörüldü. Başkan Donald Trump 2018 yılında İran’ın nükleer hedeflerini tamamen engellemek için bunun yetersiz olduğunu düşünerek anlaşmadan çekildi ve ekonomik yaptırımları tekrar uyguladı. Bu, İran’ı koronavirüsü salgınıyla birlikte daha da kötüleşen bir ekonomik buhrana sürükledi. Öte taraftan yeni bir nükleer anlaşmaya doğru ilerleme kaydedilemedi. Ancak BM’nin silah ambargosu kararı sona erdi.

Teoride bu, İran’a silah sistemleri ve savunma teknolojisi alma ve satma özgürlüğü veriyor. ABD, İran’ın nükleer anlaşmayı ihlal etmesi halinde anlaşmaya eklenen snapback maddesi ile yaptırımların yeniden uygulanacağını söylüyor. Ancak diğer ülkeler, onun nükleer anlaşmadan çekilmesiyle birlikte snapback mekanizmasını harekete geçirme hakkından vazgeçtiğini gerekçe göstererek bunu reddediyor. ABD, her halükârda İran’ın silahlanma sektörüne tek taraflı kısıtlamalar getirecek ve bunlar BM’nin önlemlerinin yerini alacak. Dolayısıyla ABD tarafından kara listeye alınma korkusu çoğu ülkeyi ve silah şirketlerini İran’la iş yapmaktan caydırmak için yeterli olacaktır ama tüm ülkelerin bu şekilde caydırılması mümkün değil.

İran’ın modern silahlara çok ihtiyacı var. İran bir zamanlar Batı yanlısıydı, mollaların iktidara geldikleri 1979 devriminden bu yana silah ticareti kısıtlamalarına maruz kaldı. O zamandan beri herhangi bir Batılı silah veya teçhizata yasal olarak erişimi yok. Bugün, kronik yedek parça sorunu olan eski platformlara sahip. Cephaneliğinin geri kalanı ise eski Sovyet-Rus veya Çin silahlarından oluşuyor. İran ordusunun ekipmanlarını modernize etme ihtiyacı var. Ancak ambargoyu kaldırmak, tek başına bu gerekli askeri modernizasyonu gerçekleştirmesi için yeterli olmayacaktır. Öncelikle ABD’yi görmezden gelerek silah satmak isteyebilecek çok az ülke var. En bariz silah tedarikçileri Rusya ve Çin’dir. ABD yaptırımlarına dayanacak kadar güçlü olan bu iki ülke geçmişte İran’a askeri teçhizat verdi. Ayrıca ABD’nin iki büyük rakibi olmaları dolayısıyla İran’ın askeri yeteneklerini güçlendirmek hem stratejik konumdaki bu petrol zengini ülke üzerindeki nüfuzlarını artıracak hem de Washington’un stratejik hesaplarının karışmasından dolayı onları memnun edecektir.

Ancak İran için daha ciddi bir engel var ki o da petrol sektörüne uygulanan yaptırımlardan kaynaklanan likidite sıkıntısıdır. Yaptırımlar kaldırılıncaya kadar Tahran, Rusya veya Çin’den çokça ihtiyaç duyduğu silah sistemlerini satın alacak paraya sahip olmayacak. Çünkü T-90 tankları, S-400 füze savunma sistemi ve K-300P Bastion-P sistemleri oldukça pahalı. Beyaz Rusya ve Ukrayna gibi eski silah tedarikçilerinin ise sunabileceği pek bir şey yok. Ukrayna’nın, Donbass’taki Rusya destekli ayrılıkçılara karşı savaşında ABD’ye ihtiyacı var. Bundan dolayı İran’a silah satmak istemesi mümkün görünmüyor. Batılı bir kaynak ambargoyu kaldırmanın iki türlü olabileceğini söylüyor: İran’ın kendi askeri teçhizatını ihraç etmesi ve ihtiyaç duyduğu yabancı rezervleri elde etmesi. Ancak çok az potansiyel müşteri var ve bu, Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Husi milisleri, Irak’taki Şii milisler ve birtakım Afrikalı silahlı gruplar gibi devlet dışı aktörlere yönelik yasadışı tedariki içermiyor.

Geçmişte İran, Suriye, Sudan ve Venezuela’ya silah temin ediyordu. Bu ülkeler hala İran yapımı silahları ithal etmek için gerekli siyasi iradeye sahip olsalar da hepsi, iç krizleri ve çökmekte olan ekonomileriyle parçalanıyorlar. İran silahlarının tek iyi müşterisinin Katar olabileceği söyleniyor. Nitekim İran’a coğrafi ve siyasi olarak yakın ve zengin bir ülke. Ayrıca bölgedeki diğer ülkeler arasında düşmanlık var. Katar rejiminin İran silahlarını satın almak için gerekli araçları ve nedenleri var. Katar, diğer ülkelerden ‘daha pahalı ve teknolojik olarak daha gelişmiş sistemleri alma gücüne sahip olmasına rağmen’ gelecekte İran sistemlerini satın alabilir.

İran için müşteri ve tedarikçi olabilecek ya da her iki rolü birden oynayabilecek iki ülke daha var: Kuzey Kore ve Türkiye. Kuzey Kore İran’a geçmişte silah satmıştı. Bununla birlikte silah ambargosunun hedefi olan Pyongyang’ın Tahran’a yasal olarak herhangi bir silah satmasına izin verilmeyecek. Ancak yine de özellikle balistik füzeler ve nükleer silahlarla ilgili teknolojileri değiş tokuş gibi yasadışı anlaşmalar söz konusu olabilir ki zaten halihazırda bunu yapıyorlar. Türkiye’nin Rus S-400 füze sistemini satın alması, Washington’un öfkesi karşısında geri adım atmadığını gösteriyor. Fakat ekonomik krizlerle karşı karşıya olduğu için İran sorunu onun için acil bir gündem olmayabilir. Ayrıca Türkiye ve İran, Suudi Arabistan Krallığı ile olan anlaşmazlığında Katar’ı desteklediler. Ortadoğu’nun karmaşık jeopolitik dinamiğinde, her ikisi de Suudi Arabistan’a karşı çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye, İran’a zırhlı araçlar, tanklar, helikopterler ve hatta gemiler tedarik edebilir ve bunun karşılığında insansız hava araçları, küçük denizaltılar, deniz mayınları, uçaksavar ve uçaksavar füzeleri ve hatta balistik füzeler dahil olmak üzere İran endüstrisinin uzmanlaştığı sistemleri alabilir ve Doğu Akdeniz’deki hamlelerinde bunlardan faydalanabilir. İran’ın silah ihtiyacı nedeniyle, Suriye’de daha fazla manevra alanı karşılığında uygun bir fiyata bir silah anlaşması yapabilirler. Ancak burada gözlerini her iki ülkeye dikmiş olan Rusya var.

İran, silah ambargosunun sona ermesiyle küresel silah pazarına serbest erişim hakkı elde edemeyecek. Çünkü ABD’nin öfkesini üzerine çekmek isteyen hiçbir taraf olmadığı gibi satın alma gücü de buna izin vermiyor. Ayrıca İran, petrol sektörüne yönelik yaptırımlar yürürlükte kaldığı sürece, orduyu modernize edecek ve savunma sanayisini geliştirecek mali kaynaklardan yoksun olacak. Ancak İran’ın Türkiye ve Katar’la askeri anlaşmalar yapma ihtimali dikkate alınmalıdır. Bu durumda iki ülke İran’a yaklaşacak ve gerek bölge ülkeleri gerekse de ABD ile ilişkileri daha da kötüye gidecek.

Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
şarkulavsat

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir