Bahreyn, Arap baharı olarak tanımlanan dönüşüm sürecinin başlangıcından itibaren, İran’ın bölgesel stratejisinin en iyi biçimde gözlemlenebileceği prototip niteliğine sahip bir saha olarak önemli bir yere sahip olmuştur. Arap baharı sürecinin başlangıcı ile birlikte, kitlesel hareketler, rejim muhalifi gösteriler gibi protesto dalgaları yaşayan Bahreyn, bu süreçten geçen bir çok ülke gibi siyasal ve sosyolojik açıdan kaotik bir dönem geçirmiştir. İran’ın, bölgesel düzeyde nüfuz kazanmaya yönelik stratejisi bağlamında Bahreyn bir laboratuar işlevine sahip olmuştur. Nüfusunun büyük bölümünü oluşturan Şii toplum, rejime yönelik “baskıcılığa karşı özgürlük” mottolu toplumsal hareketler ve gruplaşmalar Bahreyn’i, İran stratejisi açısından merkezi bir konumda kılmıştır.
Söz konusu stratejinin iki ayağından bir tanesi olan kültüre/mezhepsel ve ideolojik propaganda faaliyetlerine yoğunluk veren İran, bu aşamada, Bahreyn Şii toplumunun rejim tarafından kısıtlamalara maruz bırakıldığı, toplum önderlerinin rejim tarafından baskı altında tutulduğu, rejim muhalifi grupların sistematik biçimde susturulmaya çalışıldığı ve Bahreyn rejiminin Suudi Arabistan ile bu süreçte ittifak içerisinde olduğu yönündeki argümanlar ile toplumsal algı bağlamında “Bahreyn Şiilerinin koruyucusu” sıfatına meşruiyet kazandırma arayışını ortaya koymuştur. Bu sosyo-psikolojik meşruiyet zemini, İran’ın, Bahreyn’in siyasal ve sosyal atmosferine dahil olmasının ve bu konuları “iç meselesi” olarak görmesinin meşruluğunu beraberinde getirmiştir. Diğer yandan, Bahreyn içerisinde faaliyet gösteren silahlı muhalif gruplar ile, istihbarat organları ve Devrim Muhafızlarına bağlı organlar aracılığıyla temas kuran İran, sosyo-psikolojik zemin kazanmasını sağlayan propaganda faaliyetlerinin yanında paramiliter yapılarla kurduğu ilişki dolayısıyla fiziki açıdan da Bahreyn’de etkili bir konumdadır. Bahreyn İç İşleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda, rejim muhalifi silahlı grup militanlarının, Devrim Muhafızlarına bağlı kişiler ile temasta oldukları ve bu kişilerden askeri eğitim başta olmak üzere destek gördüklerinin tespit edildiği vurgulanmıştır. Bu durum İran’ın, bir ülke örnekleminde, sosyolojik ve fiziki etkinlik kazandığı, toplumsal ve siyasal süreçleri etkileyebilme kapasitesine sahip olduğu bir tabloyu karşımıza çıkarmaktadır. Bahreyn, İran’ın bölgesel nüfuz arayışının temel kodlarını ortaya koyması ve bölgenin geleceği anlamında bu açıdan sahip olduğu hassas nitelik sebebiyle dikkatle gözlemlenmelidir.
Çağatay BALCI/kafkassam
İran’ın Bahreyn Stratejisi
493 0

Etiketlerİran’ın Bahreyn Stratejisi
Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.