KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. İRAN’DA SU SORUNUN SOSYO-POLİTİK SONUÇLARI

İRAN’DA SU SORUNUN SOSYO-POLİTİK SONUÇLARI

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
429 0


Urmiye Gölü Neden Kuruyor?
Dünyanın en büyük ikinci tuz gölü olan Urmiye Gölü, İran’ın Batı Azerbaycan ile Doğu Azerbaycan illeri (vilayetleri) arasında yer almaktadır. Ayrıca Van Gölü’ne 140 km mesafede bulunmaktadır. Günümüzde %90’lık bir bölümü kuruyan Urmiye Gölü, yaklaşık 10 milyar ton tuz barındırmaktadır ki asıl tehlike de buradadır. Çünkü gölün kuruması halinde, gelecekte yaşanacak her fırtınada bu milyarlarca tuz, yüzlerce kilometrekare alana yayılacak ve buraları tuz çölüne çevirerek yok edecektir. Aslında yıllar önce akademik çevreler ve çevreciler hükümetin su politikalarının yanlış olduğunu dile getirmişler ve bu politikaların devam etmesi durumunda gölün kuruyacağı uyarısında bulunmuşlardı. Fakat hükümet tüm uyarıları kulak ardı etmiş ve yanlış politikalarında ısrarcı olmaya devam etmiştir. Uyarılar bununla da kalmamış 15 sene önce bizzat dönemin cumhurbaşkanı yardımcısı İsa Kelenteri, cumhurbaşkanı Hatemi’ye hitaben gölün durumunun giderek kötüleştiğine dair bir mektup göndermiştir. Fakat hükümet bütün bu uyarılara kayıtsız kalmış ve gereken adımları atmamıştır. Hala da atmamağa devam etmektedir. Gölün kurumasını umursamayan hükümet, konuyu bir güvenlik meselesi haline getirmiş ve gölün durumunu protesto eden sivil ve çevreci aktivistlere de hapis cezası kesmiştir.
Urmiye Gölü’ne akan nehirlerin üzerine baraj inşa edilmesi, tarım arazilerinin genişletmesinin teşviki (3 katına çıkarılması), yasal veya yasa dışı yollarla yer altı sularının plansızca kullanılmasına kayıtsız kalınması, su akışının önünü kesecek şekilde gölü doldurarak yol yapılması gibi yanlış uygulamalar, gölün kurumasının ana sebepleri arasında yer almaktadır. Fakat hükümet kendi hatalarını ve kayıtsızlığını örtbas etmek için suçu halka ve iklim değişikliklerine yüklemektedir. Oysa Urmiye Gölü Canlandırma Komitesi Başkanı İsa Kelanteri, (Kalantari) gölün kurumasında iklim değişikliğinin payının %18, insan kaynaklı payın ise %82 olduğunu itiraf etmektedir. Hükümet, gölün çevresindeki tarım arazilerini mekanize ederek su tüketim miktarını ciddi bir şekilde azaltabilirdi. Faka sürekli bütçenin yetersiz olduğunu öne sürmektedir. Oysa ki bölgedeki niyabet savaşlarına yılda milyarlarca dolar para harcamaktadır.
Suların Azalmasının Ülke İçine ve Dışına Etkileri
Günümüzde İran genelinde büyük bir su sıkıntısı vardır. Birincisi ikilim kaynaklı yaşanan kuraklıklardır ki bilim insanlarının tahminlerine göre bu durum gelecek yıllarda kendini daha da şiddetli hissettirecektir. Dünya Bankası’nın 2014 verilerine göre İran kurak ülke kategorisinde yer almaktadır. İkinci sebep ise İran devletinin ülke genelindeki su kaynaklarının kullanımı ve korunması ile ilgili her hangi bir plan ve programının olmamasıdır. Hükümet dünyaya gövde gösterisi yapmak için, gıda konusunda kendi kendine yeten ülke politikasını gütmüş ve tarımda yeni teknolojik yöntemlere yatırım yapmaksızın, geleneksel tarımın gelişmesini teşvik etmiştir. Bunun sonucunda da ülke genelindeki yeraltı suları kontrolsüz bir şekilde tüketilmiştir/tüketilmektedir. Öyle ki dünya genelinde yenilenebilir su kaynaklarının %40’ını tüketen ülkeler, tehlike sınırına girmiş sayılırlar. Oysa ki İran bugün yenilenebilir su kaynaklarının %110’unu tüketmektedir.
Uzmanlar önümüzdeki yıllarda Orta Doğu’da su savaşları yaşanabileceğini öngörmektedirler. Aslında bunun belirtileri bugün bile İran’da kendini göstermeye başlamıştır. Mesela bu günlerde İsfahan vilayetindeki çiftçiler kendilerine düşen su payının Yezd Vilayeti’ne götürüldüğünü düşünerek sokaklarda protesto düzenlemektedirler. Diğer yanda ise Çaharmehal ve Bahtiyeri Vilayeti sakinleri kendi sularının İsfahan, Yezd ve Kirman Vilayetlerine götürülmesine karşı çıkmaktadırlar. Bunun iki önemli nedeni bulunmaktadır.
Yetkililerin beceriksizliği sonucu bugün İran genelinde su sorunları yaşanmaktadır. Bazı bölgelerde halk içme suyu bulmakta bile zorluk yaşamaktadır. İsfahan vilayetinde çiftçiler aylardır su sıkıntılarından dolayı sokaklarda hükümete karşı protesto düzenlemektedirler. Buna benzer pek çok olay ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşanmaktadır. Yetkililer İsfahan vilayetinde 5 milyondan fazla nüfusun önümüzdeki yaz aylarında içme suyunun temininde sıkıntı yaşayacağını söylemektedirler. Yine Sistan ve Beluçistan gibi ülkenin başka vilayetlerinde de aynı sorunlar yaşanmaktadır. Hatta bir millet vekili bu vilayette su sorunu ulusal güvenlik meselesi haline gelmiştir, şeklinde bir demeç vermiştir. Yine de Huzistan Vilayeti’nde göllerin kurutulması sebebiyle sürekli toz fırtınaları yaşanmaktadır. Huzistan Vilayeti Yönetim ve Planlama Başkanı Omid Haceti’nin söylediğine göre geçen yıl iklim koşulları nedeniyle 80 bin kişi bu ilden göç etmek zorunda kalmıştır. Bunlara benzer örnekler İran’ın diğer illerinde de yaşanmaktadır. Sorunların şu şekilde devam etmesi durumunda, yakın gelecekte İran içinde çeşitli kargaşalara şahit olacağız. Bunlara birde ekonomik sıkıntıları ve siyasal talepleri eklediğimizde önümüzdeki yıllarda iç açıcı bir tablo ile karşılaşmamaktayız. Ancak tüm bu sorunların üstesinden gelinmesi için İran hükümeti iç ve dış politikada ciddi değişikliklere yapması gerekmektedir.
Yukarıdaki tabloya Güney Azerbaycan bölgesinde yer alan Urmiye Gölü’nün dramatik durumunu da eklediğimizde ülkenin su sıkıntısının ne derece kritik olduğu gün yüzüne çıkmaktadır. Ülkenin kuzey batısında yer alan Güney Azerbaycan bölgesi, ülkenin merkez ve doğu bölgelerine göre kurak bir iklime sahip olmamasına rağmen böyle bir facia ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu gölün kuruması 15 milyon insanın bölgeyi terk etmesine sebep olacaktır. Ayrıca İsa Kelanteri’nin dediğine göre de, durumun böyle devam etmesi halinde yakın gelecekte ülke nüfusun 50 milyonu (İran yaklaşık 80 milyon nüfusa sahiptir.) ülke dışına göç etmek zorunda kalacaktır. Yani gölün çevresinde yaşayan halkın ülkenin diğer bölgelerine yerleşmesi dahi mümkün görülmemektedir. Zira ülkenin dört bir yanı su sıkıntısı ile karşı karşıyadır. Bu da bölge halkının mecburen ülke dışına çıkacağı anlamına gelmektedir. Yine bu göç edenler coğrafi konum ve etniksel gibi sebeplerle şüphesiz öncelikle Türkiye ve Azerbaycan’a yöneleceklerdir. Fakat bu türden yoğun bir göç dalgası elbette ülke içi ve dışında çeşitli siyasal ve toplumsal kargaşalara neden olacaktır.
Bunun dışında Urmiye Gölü’nün kuruması halinde, çıkacak tuz fırtınalarının etkisi İran ile sınırlı kalmayacak, komşu ülkeleri de etkisi altına alacaktır. Bu sebepten Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere diğer komşu ülkelerin bu konuda biran önce İran hükümetine baskı uygulamaları elzemdir. Çünkü krizin etkileri İran ile sınırlı kalmayacak ve bütün bölgeyi ve hatta dünyayı etkileyecektir. Nitekim bu konu artık iç mesele olmaktan çıkıp, uluslararası bir boyuta doğru gitmektedir.

Ghorban Azimy
Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktora Öğrencisi

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir